FDA’daki ‘tatlı’ çocuklar

FDA’daki ‘tatlı’ çocuklar

Dünyada yılda, 1 milyar dolarlık Aspartam kullanıldığı sanılıyor ve zararları ortada. Ama ABD’nin şaibeli kuruluşu FDA, Aspartam’ın güvenli bir madde olduğu konusunda rapor verebiliyor. Hikâyenin gerisini Deccal Tabakta kitabından dinleyelim:

“FDA, Aspartam’ı onaylamadan önce Searle şirketinden rapor talep eder. Bir FDA raporuna göre Searle’nin; Aspartam ve başka ilaçlar için yaptığı araştırmalar ‘dikkatsizce hazırlanmış, yanlış analiz edilmiş veya yanlış raporlanmış’tır. Searle’in iki Aspartam araştırmasının eksik veya yanıltıcı olup olmadığının incelenmesi için, FDA’nın o zamanlardaki memurlarından Richard Merrill, 1977 yılında Illinois savcılarından Samuel K. Skinner’e 33 sayfalık bir mektup yazar. Mektupta, Aldakton isimli ilaç ve gıdalara konulan katkı maddesi Aspartam’ın, güvenilirliğini ölçmek için hayvanlarla yapılan deneylerde, ‘yanlış sonuçlar’çıkarıldığım ve ‘gerçeklerin saklandığını’ ifade eder. Fakat jüri hiçbir zaman toplanmaz.

Aspartam

Mektubun gönderilmesinden kısa bir süre sonra Skinner, Adalet Bakanlığından istifa edip, Sidley & Austin hukuk şirketinde çalışmaya başlar. Bu hukuk şirketi, Searle’nin avukatlığını da yapmaktadır. Şu anda, Sidley, Austin, Brown & Wood adını alan şirkette 12 yıl çalıştıktan sonra Skinner, başkan George H. W. Bush’un Ulaştırma Bakanlığı görevine terfi eder. Skinner’ın savcılıktan istifasından bir yıl sonra, 1978 de eski yardımcısı William F. Conlon da bakanlıktan istifa ederek, Sidley & Austin şirketine geçer. Searle’nin Aspartam’ın onaylanması için verdiği dilekçeden sonraki birkaç sene boyunca, FDAda anlaşmazlıklar yaşanır. Üç üyeli bir araştırma kurulu, Searle’nin çalışmalarında Aspartam’ın farelerde beyin tümörünü artırdığının görüldüğünü ifade eder. Kurul üyeleri, Aspartam hakkında daha fazla araştırma yapılıncaya kadar, onay işlemlerinin durdurulması yönünde oy verir.

Fakat Searle tarafından finanse edilmiş başka bir gözden geçirme kurulu, Aspartam’ın güvenli olduğunu ifade eder. 1981 de, Ronald Reagan’ın atadığı yeni bir FDA yöneticisi Arthur Hull Hayes işe başlar başlamaz, Aspartam’ı onaylar. Hayes de, komplo teorilerini doğrularcasına, Aspartam’ı onaylamasından bir yıl sonra FDA’dan ayrılarak, Burson-Marsteller şirketinde danışman olarak işe başlar. Bu şirket de, Searle’nin halkla ilişkiler ajansıdır. Aspartamı eleştiren uzmanlar ise, araştırmaların çoğunluğunu doğrudan veya dolaylı olarak Aspartam üreticilerinin finanse ettiğini ifade ediyorlar. Ayrıca söylediklerine göre, araştırma sonuçları parayı kimin verdiğine bağlı olarak değişiyor. Psikiyatri öğretim görevlisi Dr. Ralph G. Walton 1980-1985 yılları arasındaki tıp dergilerinden makaleyi inceler. Bu incelemede, Aspartam üreticilerinin finanse ettiği 74 çalışmadan hepsinin, tatlandırıcının güvenli olduğu sonucunu çıkarttığını görür. Aspartam endüstrisinin parası olmadan hazırlanan bağımsız 92 makaleden 84 u ise sağlığa zararlarından bahsediyordu.

O Aspartam, hâlâ 6 milyar insanın yiyecek ve içeceklerinde. Doktorlar hâlâ, şeker hastalarına tatlandırıcı olarak Aspartam öneriyor. Bu faturayı muhtemelen sosyal güvenlik kuruluşları ödüyor.”

Doktorların şeker hastalarına yazdıkları birçok ilaçta, Aspartam ve sakarin bulunur. GlaxoSmithKline ilaç firmasınca, 2006 yılında büyük bir reklâm kampanyasıyla piyasaya sunulan ve o yılki satışı 3.2 milyar dolar gibi dev bir rakama ulaşan diyabet ilacı Avandia ile ilgili araştırmalar, şeker hastalarının nasıl bir tehlike ile yüz yüze kaldığını gösteriyor.

Türkiye dâhil tüm dünyada şeker hastalarının sıklıkla kullandığı Avandia adlı ilacın, kalp krizi ve kalp yetmezliğine yol açtığı, ABD Senatosu Sağlık Komisyonunun gizli raporuyla ortaya çıktı. Amerika’nın ilaç otoritesi FDA’nm iki uzmanı tarafından hazırlanan senato raporuna göre 2009 yılının son 4 ayında, bu ilacı kullanan 309 kişi kalpten öldü. Cleveland Clinic’in kalp uzmanları tarafından 2007 yılında yapılan bir araştırmada, ilacın kalbe zarar verdiğinin belirlenmesinin ardından toplanan FDA, uyarılara rağmen ilacın piyasada kalmasını 7’ye karşı 8 oyla kabul etmiş. Bu durum dünyanın en tartışmalı ve güven duyulmaz kurumlarından olan FDA’nm yapısı hakkında ipuçları veriyor.

Şikâyetlerin artması üzerine, Amerikan Senatosu Sağlık Komisyonu ilacı incelemeye karar verir. İçinde Glaxo’nun şirket içi yazışmalarının da bulunduğu, tam 25 bin sayfalık dokümanın incelenmesi sırasında, söz konusu ilacın 2003-2004 yıllarında yapılan klinik testlerinde bu kalp problemlerine rastlandığı, ancak Glaxo tarafından bunların hasıraltı edildiği tespit edilir.109 ABD’den Türkiye’ye dönelim ve Prof. Ahmet Aydının görüşlerine yer verelim:

“Fruktoz, tüm şekerler arasında en hızlı yağa dönüşendir. Fazla fruktoz tüketiminin, hayvan modellerinde; diyabet, hipertrigliseridemi, koroner kalp rahatsızlığı, karaciğer yağlanması ve hipertansiyona yol açtığı görülmüştür. Mısır şurubu, şişmanlığın ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların bir salgın haline dönüşmesini kolaylaştırdı. As-partamın içerisinde; yüzde 40 oranında sinirsel bir uyarıcı olan aspartik asit, yüzde 50 oranından fazla alındığında beyin için zararlı fenilalanin1’0 ve yüzde 10 oranında metil alkol var. Evet yanlış duymadınız, metil alkol yani ispirto var. -Ki ispirto birçok zararı yanında, kanserojen formaldehide de dönüşüyor.- Aspartamın zararları saymakla bitmez. Bunlardan en ilgi çekicisi, sıfır kalorisi olan Aspartamın şişmanlığa yol açması. Aspartamlı bir gıdayı alır almaz, beyninize ‘şeker geldi’ emri veriliyor ve o anda insülin salgılanmasına yol açıyor. Ortamda şeker olmadığı için, insülin kanda açlık şekerini düşürüyor. Doğal olarak karnınız acıkıyor ve daha fazla yiyorsunuz.”

Türk Gıda Kodeksi Etiket Tebliğine göre, gıda maddesinin bileşiminde tatlandırıcı var ise ‘içinde tatlandırıcı vardır’ ifadesi, hem şeker hem tatlandırıcı var ise ‘içinde şeker ve tatlandırıcı vardır’ ifadesi, gıda maddesine yüzde 10 veya daha fazla şeker, alkol eklenmiş ise ‘aşırı tüketimi laksatif etkiye neden olabilir’ ifadesi, kullanılan tatlandırıcı içerisinde Aspartam var ise ‘fenilalanin içerir’ ifadelerinin yazılması zorunludur. Bütün bunlar, tüketicinin her şeyi bildiği farz edilerek yapılıyor olmalı. Acaba eğitimini almış kimseler dışında kaç kişi, laksatif etkinin ishale neden olduğunu bilir? Tüketici ve özellikle erişkin olmayan tüketiciler, Aspartam ve kisilitolun vücutlarında nasıl bir etkiye sahip olduğunu nasıl bileceklerdir? Acaba kaç çocuğun anne, babası veya öğretmeni bu tabirlerin anlamlarını bilmektedir ki, çocuğuna/öğrencisine aktarsın. Söz yine Ahmet Aydının: “Bazı doktorlar bile, belirli dozu geçmedikten sonra, Aspartamın zararsız olduğunu söylemektedirler. Bunlara dayanak olarak da, hayvanlar üzerinde yapılmış bazı deneyleri gösteriyorlar. Nedense; ilaç firmalarının sponsor olduğu araştırmaların yüzde 100’ünde, Aspartamın zararlı olmadığı sonucu alınıyor. Bağımsız araştırmaların yüzde 92’si ise, Aspartam zararlı diyor.’’Aspartam’m neden olduğu zararlar şu şekilde sıralanıyor: Migren, eklem ağrısı, şişmanlık, unutkanlık, bulantı, kusma, depresyon, yorgunluk, çarpıntı, döküntü, uyuşukluk, uyku sorunu, işitme ve görme kaybı, solunum yetmezliği, tat kaybı, kulak çınlaması, Parkinson hastalığı ve kanser gibi çok sayıda sorun…

Bir başka ayrıntı ise, üreticilerin ürün etiketlerine ve web sitelerine yazdıkları bilgilerde, glikoz ve fruktozu doğal gibi gösterdiklerini görürüz. Verdikleri bilgilerde, bunların elde edildikleri tarım ürününün, hiçbir kimyasal işlemden geçmediğini zannedersiniz. Hâlbuki baştan beri anlatmaya çalıştığımız; rafine etme süreci tümüyle kimyasal bir süreç olup, zararlı kimyasallar içerir. Elde edilen ürün doğal değil, sentetik glikoz ve fruktozdur ve bunların GDO’lu olmadıklarının hiçbir garantisi yoktur. Hatta, ezici çoğunlukla GDO’ludurlar. Çok sayıda mayonez, ketçap türü üründe ‘modifıye mısır nişastası’ ibaresinin yazıldığını görürüz. Modifıye demek, yapısı değişikliğe uğratılmış demektir. Üstelik bu ürünlere yüzde 100 doğal, saf, natürel, organik gibi ifadeler de ekleyerek, tüketiciye saf ve aptal muamelesi yapmaktalar. Meselâ 2008 yılında FDA, fruktoz şurubunun doğal olmadığını açıklar. Mısır Rafineri Derneği (Corn Refiners Association) CRA’ın öncülük ettiği sentetik fruktoz üreticilerinin baskılarına dayanamayan FDA, dört ay geçmeden bu görüşünden geri döner. Bu tür örnekler sayılamayacak kadar çoktur. Küresel deccalî güçler yaptıkları her türlü şerri; baskı, şantaj, tehdit ve rüşveti sürekli ‘güzel’ ve ‘iyi’ olarak sunarlar. Beslenmek veya hazzımızı tatmin için satın aldığımız kitlesel ölüm ajanları, midelerimizde tüketilmeyi bekliyor. Bir markete gidip raftaki ürünlerin etiketlerini, içindekiler bölümünü incelediğimizde, görebileceğimiz birkaç örneği dikkatinize sunalım. Ancak şunu da belirtelim ki, bu ürünlerdeki tek zararlı tatlandırıcılar değil elbette:




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir