Kola ve gazlı içecekler

Kola ve gazlı içecekler

Kola ve gazlı içecekler

Kola denilince, hiç kuşkusuz insanların aklına öncelikle CocaCola sonra da Pepsi gelir. Bu iki firma birbirlerine rakip gibi gözükürler. Ancak iki şirketi detaylı incelediğimizde, aslında öylesine girift ve iç içe oldukları görürüz. Ortada gözüken bir rekabet değil, kaçan balığı başka bir strateji ile avlamaktan ibarettir. Bu nedenle de, markalardan ziyade, ürünlerden söz edeceğiz. CocaCola’nın ilk üretimini 1886’ya kadar götürmek mümkündür. Bu yılda, ABD’de eczanelerde satılmak üzere CocaCola adlı bir ilaç geliştirilir. Bu ilaç 1895’de içeriği değiştirilerek, gizemli bir içeceğe dönüştürülür. 1898’de kurulan Pepsinin tarihi de, CocaCola kadar eskidir.

Kola ve gazlı içecekler

Bu ürünün detayını Deccal Tabakta adlı eserimizde ele aldığımız için ayrıntıya girmeyeceğiz. Ancak şu kadarını belirmeliyiz ki; yiyip içtikleri gıda ürünlerinin tüm içeriklerini bilmeleri temel insan haklarından biri olduğu halde tüketicilerin, CocaCola başta olmak üzere birçok ürünün içeriğinde ne olduğunu tam olarak bilmeleri engellenmektedir. Geçtiğimiz yıllarda Hindistan gibi bazı eski sömürgelerde, içeriğin gizlenmesinin, bu ürünlerin üretim izinlerinin iptaline neden olacağına dair dava açma girişimleri olsa da, yerel mahkemeler küresel güçler karşısında çaresiz kalmışlardır.

Türkiye’de 15 Eylül 2006’da bir tüketici, CocaCola’nın içeriğini açıklaması için, Antalya Tüketici Mahkemesinde dava açtı. Dava henüz neticelenmedi. Firma avukatı mahkemeye verdiği savunmada ‘CocaCola ürünlerinde ürünün ayırıcı lezzet ve kalitesi CocaCola Özütü sayesinde elde edildiği’ için, özütün içeriğinin açıklanmasının mümkün olmadığını belirtti. Mahkemeye verilen savunmaya göre ‘Coca-Cola özütu CocaCola’nın ‘ticari sırrı!’ Peki, bu gerçekten bir sır mıdır?

Firma bunu bir ‘prensip’ olarak gösterip açıklayamayacağını belirtiyor. Oysa bir tüketicinin tükettiği ürünün içeriğinin ne olduğunu tam ve eksiksiz bilmesi, uluslararası sözleşmelerden doğan hakkıdır. Muhtemelen bu dava neticelendiğinde, mahkeme bu savunmayı haklı görüp, bu sözde sırrın açıklanmasını istemeyecektir. Kaldı ki; mahkeme şu sırrın açıklanmasını istese, acaba hangi otorite bu sırrı ifşa edecektir? Türkiye Cumhuriyetinin Tarım Bakanlığı mı? Kanaatimiz odur ki; Türkiye Cumhuriyeti bir yana, ABD makamlarının bile buna gücü yetmez. Bunu istemek siyasi bir risktir ve bu riski üstlenmek kolay olmayıp, büyük fedakârlıklar gerektirir. Yeri gelmişken şunu da belirtelim ki, özellikle Türkiyede gıda etiketleri tam olarak ürünün içeriğini yansıtmaz. Çünkü üretici, bir ürüne ne katacağına kendisi karar verir ve katar. Mevzuat zaten buna izin vermektedir. Bakanlığın mevzuat alt yapısı, sayısız yazısında da beyan ve itiraf edildiği üzere, bir mamulün içeriğini genellikle tam olarak denetleyememektedir. Kaldı ki devlet makamlarının da bu şekilde bir denetimi arzu etmedikleri ortadır. Mesele, sadece hijyene indirgenmiştir.

Ancak çok sayıda tüketici için mesele sadece hijyen değildir. İnsanların inandığı kutsi veya dünyevî değer ve tercihler, bazı ürünleri tüketmelerini engeller. Tıpkı Müslümanların domuz, alkol” kan ve İslâm’ın öngörülerine göre kesilmeyen hayvanlar ile böcekleri tüketmesinin kesin bir şekilde ‘haram’ olması gibi. Oysa hem gıda mevzuatımız, hem de TSE’nin standartları; bir ürüne, domuz katılmasına, alkol eklenmesine, böceklerden elde edilen ürünlerin kullanılmasına engel olmadığı gibi, izin de verir. Tıpkı gazlı içeceklere alkol eklenmesine izin verdiği gibi!




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir