Mültecilere Yönelik Yürütülen Projeleri İnceledik

Mültecilere Yönelik Yürütülen Projeleri İnceledik

2001’den beri 20 Haziran “Dünya Mülteciler Günü” olarak kutlanıyor. En çok mülteci veren ülkeler Suriye, Afganistan ve Güney Sudan. Türkiye konuk ettiği 3.5 milyon mülteci ile dünyada en fazla mülteci ağırlayan ülke konumunda…

BİR ekonomi dergisinde mülteci konulu bir haber görmek sizi şaşırtabilir. Ancak 68 milyon mültecinin olduğu bir dünyada, bu alandaki çalışmaları incelemeyi bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördüğümüz için bu satırları kaleme aldık. Bugün milyonlarca insan, lüksün ve konforun keyfini sürerken, 60 küsur milyon insan çadır kent şartlarında temel ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz bir hayat yaşamak zorunda. Savaş, doğal afet veya çeşitli nedenlerle ülkelerinden çıkarılmış veya çıkmak zorunda kalmış mülteciler sığındıkları ülkelerin ve Birleşmiş Milletler’in sağladığı fonlarla hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.

Güneydoğu’daki bir çadır kentte yaşayan Suriyeli bir mülteci çocuğun, en çok neyi özledin sorusuna verdiği, “Duvara yaslanmayı” cevabını duyduğumuzda anlıyoruz mülteci olarak yaşamanın zorluğunu.

BM ve dünya, Türkiye’yi misafir ettiği 3.5 milyon mülteci nedeniyle en cömert ve misafirperver ülke olarak tanımlıyor. 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü sebebiyle savaşlar, çatışmalar, zulüm, yoksulluk gibi sebeplerle evlerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin sorunlarına dikkat çekmek için sivil toplum kuruluşlarında ve özel sektörde mültecilere yönelik yürütülen projeleri inceledik.

UYUM POLİTİKALARI AĞIRLIKTA

Suriyelilere kapılarım açan Türkiye’de bugün 3.5 milyonun üzerinde geçici koruma statüsü altında Suriyeli mülteci yaşıyor. Suriyeli göçmenlerin yaklaşık 250 bini kamplarda kalırken geri kalanı Türkiye’nin 70:den fazla iline dağılmış durumda, ilk beş yıl acil ihtiyaçların giderilmesi, göç politikasının oluşturulması, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının bu insani kriz çerçevesinde pozisyonlarını belirlemesi ve ortak çalışma alanlarının netleştirilmesi ile geçti. Son üç yıldır süreç normalleşmeye yönelik adımların ve birlikte yaşamı planlayan çalışmalarla geçiyor. Bu alanda sosyal entegrasyon ve uyum politikaları kamu, sivil toplum ve özel kuramların çalışma alanlarım oluşturuyor.

Mültecilere yönelik en kapsamlı insani yardım operasyonunu yürüten kuramların başında Kızılay geliyor. Kızılay tarihi boyunca hem yurtiçinde hem de yurtdışında milyonlarca mülteciye insani yardımda bulundu. Türk Kızılay’ı Türkiye’deki mültecilere yönelik kapsamlı çalışmalar yürütüyor. İnsani yardımın yanı sıra, eğitim, psikososyal destek ve benzeri çalışmalar yürüten Kızılay her ay düzenli olarak 1.5 milyon mülteciye maddi yardım yapıyor.

Avrupa Komisyonu’nun finanse ettiği program kapsamında her ay yaklaşık 200 milyon TL’yi Kızılay Kart aracılığıyla dağıttıklarını ifade eden Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, bu kartlardan Suriye,

Afganistan, Irak, Somali, Avrupa ve diğer ülkelerden gelen mültecilerin yararlandığını vurguluyor. Kızılay aynı zamanda birçok şirketle ortak projeler geliştiriyor. Örneğin P&G, Kızılay aracalığıyla mültecilere hijyen paketleri dağıtıyor.

YARIDAN FAZLASI 18 YAŞ ALTI

Yeryüzü Doktorları Derneği mülteci sağlığına yönelik çalışmalar yürütüyor. Mülteci nüfusunun yarısından fazlasının 18 yaş altı çocukların oluşturduğunu belirten Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yahyahan Güney, mültecilerin en büyük problemlerinden birinin sağlık hizmetlerine yetersiz erişim olduğunu belirtiyor. Dernek Suriye krizinin ilk günlerinden itibaren Suriyeli mültecilere yönelik sağlık hizmetleri, psikososyal hizmetler sunarak, mültecilerin tedavi gördükleri hastanelere ekipman ve tıbbi malzeme katkısında bulunuyor. Mülteci sağlığına yönelik çalışmalarının devam edeceğini belirten Güney, “Yeryüzü Doktorları olarak mülteci sağlığını temel çalışma alanlarımızdan biri olarak görüyoruz. Verdiğimiz tıbbi sağlık hizmetinin yanı sıra mültecilere psikososyal destek sağlamayı, onlara karşı empati geliştirmeyi de önemsiyoruz. Evini, yaşadığı şehri, belki ailesini dahi geride bırakmayı kim ister ki?” diyor.

SOSYAL ORTAMLAR OLUŞTURUYOR

Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG), 2015’ten bu yana Genç Mültecileri Destekleme Projesi’ni yürütüyor. Ankara, Hatay, İzmir ve Diyarbakır’da bulunan merkezlerde 18-30 yaş arası Suriyeli ve Türk gençlerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikler, mülteci gençleri güçlendirmek ve gençlerin uyum süreçlerini desteklemek amacını taşıyor. Proje ile Suriyeli gençlerin yargılanmadan yer alabilecekleri sosyal ortamlar oluşturulması amaçlanıyor. Türkiye’de 15-30 yaş aralığında 1 milyonun üzerinde Suriyeli genç yaşıyor.

Toplum Gönüllüleri Vakfı Genel Müdürü Jülide Erdoğan, pro-jenin mülteci gençlerle Türk gençlerin bağlarını güçlendirdiğini ve birlikte yaşam için çe- şitli çalışmaları kapsadığını belirtiyor. Erdoğan, “Proje kapsamında bir araya geldiğimiz gençler, hem aile içinde hem sosyal hayatta çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Bunların başında gençlerin kendi potansiyellerinin farkına varamaması ve sosyal alanlar bulamaması geliyor. Türkiyeli ve Suriyeli gençler birlikte, ortak bir hayatın öznesi olabilirler” diye konuşuyor.

HAYATA DESTEK EVLERİ VAR

Hayata Destek 2012’den bu yana kamp dışında yaşayan mültecilerin temel hak ve hizmetlerine erişimi konusunda faaliyet gösteriyor. Düzenledikleri bilgilendirme oturumlarıyla mülteci nüfusun hak ve sorumluluklarından haberdar olmalarını sağlayan Hayata Destek aynı zamanda sosyal entegrasyonu sağlamak amacıyla programlar düzenliyor.

Oluşumun Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Erkutlu, 2017 itibariyle her ay 9 bin mülteci aileye nakit yardım sağladıkları E-Kart projesini tamamladıkları bilgisini veriyor. Erkutlu, “Toplumsal alanda uzlaşı ve kalıcı bir iyileşme yolunda hayati önem taşıyan koruma çalışmalarımızı Hayata Destek Evlerimizde, bulunduğumuz mahallenin bir parçası olup sosyal paylaşım alanları inşa ederek ve topluluğun taleplerine uygun aktiviteler düzenleyerek devam ettirdik” diyor.

FİBER İNTERNETLİ MÜLTECİ KAMPI

Birçok özel şirket Suriyelilerin Türkiye’deki yeni hayatlarına uyum sağlayabilmeleri için çeşitli projeler geliştiriyor. Turkcell bu konuda yürüttüğü projelerini 2016 yılından beri “Merhaba Umut” çatısı altında toplamış durumda. Merhaba Umut uygulaması, ana dili Arapça olan kullanıcılara Türkiye’de en çok kullanılan kelimeleri sesli ve yazılı olarak gösteriyor. Turkcell Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı İsmail Bütün, bugüne kadar 850 bini aşan indirmeye ulaştıklarını belirterek şu bilgileri veriyor:

“1.8 milyondan fazla Suriyeliye hizmet veren bir şirket olarak, krizin en başından bu yana Türkiye genelindeki altyapımız ve kamplara götürdüğümüz iletişim hizmetlerimizle onların yanında yer aldığımızı göstermeye çalışıyoruz. Suriyelilerin Türkiye’deki gelişmeleri takip edemediklerini bizlere iletmeleri sonucunda haberlere daha kolay erişim sağlayabilmeleri için Daily Sabah ile yaptığımız işbirliğiy-le haberleri Arapça olarak uygulamanın içerisine yerleştirdik.”

Turkcell bu uygulamanın yam sıra Kahramanmaraş Geçici Barınma Merkezi’nde AFAD ve Prodea Box işbirliği ile Merhaba Umut Teknoloji Merkezi’nde Suriyeli çocuklara teknoloji eğitimi verip eğitimlerine destekleyici içerik hizmetleri sunuyor. Merkez sayesinde dünyada ilk kez mülteci kampına fiber internet hizmeti sunuluyor.

“KODLAMA ORTAK DİL”

Vodafone Vakfı 2016’den bu yana 7-14 yaş arası çocuklara kodlama eğitimi veriyor. Vakıf Yarını Kodlayanlar projesi kapsamında 2017 itibariyle Suriyeli çocuklara eğitim vermeye başladı. Dört saat süren eğitimlerde, Stratch kodlama programının Arapça versiyonu kullanılıyor. Bugüne kadar Şanlıurfa, Kilis ve İstanbul’da 700 Suriyeli çocuğa kodlama eğitimi verdiklerini belirten Türkiye Vodafone Vakfı Yönetim Kurulu Başkam Haşan Süel, kodlamanın Türkiyeli ve Suriyeli çocukların ortak dili olmasını hedeflediklerini belirtiyor. Süel, “Yarını Kodlayanlar projemizle Suriyeli çocukların hayatında bir umut ışığı olmak, onların geleceğini aydınlatacak bir adım atmak istiyoruz. Bu çocukların bir yandan teknolojiyi üreten bireylere dönüşürken, bir yandan da sosyal hayata entegre olmasını hedefliyoruz” diyor. Kodlamanın dijital dünyanın “yeni lisanı” olduğunu belirten Süel, aynı zamanda bir “kardeşlik dili” olduğuna inandıklarım vurguluyor.

“EHLEN VE SEHLEN”

Türk Telekom 3.5 milyon mültecinin sorunlarına çözüm geliştirmek amacıyla Mültcciler için veri (D+R- Data for Refugees) yarışması düzenledi. Aralık 2017 yılında alınmaya başlanan yarışma başvurularında süreç Ekim 2018’de sonuçların açıklanmasıyla bitecek. Türk Telekom Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Hakan Dursun bu proje ile çocuk rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasına, mülteci nüfus arasında karşılaşılabilecek olası bulaşıcı hastalık vakalarının takibi-ne, konteyner kentlerden şehir merkezlerine dönemsel göç hareketlerinin takibi ve yönlendirilmesine, eğitim ve sağlık alanında ihtiyaçlara yönelik hizmet noktalarının doğru lokasyonlarda oluşturulmasına, kısa, orta ve uzun vadeli mülteci nüfusun toplumun geneli ile entegrasyonunu kolay-laştıracak yöntemler geliştirilmesine destek ddpŞr olmayı amaçladıkları belirtiyor.

Türk Telekom ayrıca Arap kökenli vatandaşların yararlanması için Ahlan Tarifesi ürünlerini sunuyor. Dursun, bu projeyle mobil pazarda uçtan uca Arapça desteği sağladıklarını vurguluyor. Dursun, “Ahlan anlam itibari ile “Merhaba, Selam, Hoş Geldin, Ehlinizin, yakınlarınızın arasındasımz’ gibi anlamlara geliyor. Bir tarife olmaktan öte müşteri ile ilk temastan satış sonrası desteğe kadar kendi dilinde konuşan bir platform” diyor.

Rakamlarla mülteciler

Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre, 2017 sonu itibariyle dünyada 68.5 milyon zorla yerinden edilmiş insan, 25.4 milyon mülteci, 40 milyon kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş kişi, 3.1 milyon sığınmacı bulunuyor. Dünyadaki mültecilerin yüzde 57’si Güney Sudan, Afganistan ve Suriye’den geliyor. 6.3 milyon ile Suriye en fazla mülteci veren ülkeyken ardından Afganistan 2.6 milyon ve Güney Sudan 2.4 milyon ile onu izliyor. En fazla mülteci ağırlayan ülkelere baktığımızda 3.5 milyon ile Türkiye ilk sırada. Türkiye’yi 1.4 milyon ile Uganda ve Pakistan, 1 milyon ile Lübnan ve 979 bin 400 ile İran takip ediyor.

Dr. Mehmet GÜLLÜOĞLU / Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD] Başkanı
“Kimse göçmen olmak istemez”

AFAD Suriye krizinin ilk başlarından itibaren kampların kurulumunu ve kamp dışında kalan Suriyeliler için hizmetlerin koordinasyonunu sağlıyor. Suriyeli mültecilere yönelik başta temel insani paketleri, hjjyen paketleri, gıda, su ve birçok hizmet AFAD aracılığıyla ulaştırılıyor.

AFAD aynı zamanda başka sivil toplum örgütlerinin koordinasyonu konusunda onlara yardımcı olarak yine diğer kamu kuruluşlarıyla beraber içerdeki altyapının ayağa kaldırılmasına yönelik hastane okul inşaat ve tamirlerinin yapılması ve insanların geri dönüşünü teşvik edecek programların takip edilmesi yönünde çalışmalar sürdürüyor.

Dünyadaki farklı göçmen gruplarını ziyaret etmiş biri olarak söylüyorum, kimse göçmen olmayı istemez. Bu göçmenlerle karşılaşan kurumlar ve bireyler olarak da çektiklerini anlamamız ve buna dair temel karşılamamız gereken hizmetleri de karşılamamız gerekir. Bunu hakikaten bir hesap kitaptan çok insani sebeplerle yapmamız gerektiğine ben de canı gönülden katılıyorum. Türkiye’de en çok halkımızın bu konuda inisiyatif alan taraf olduğunu düşüyorum. Çünkü cumhurbaşkanımızın ve yöneticilerin tavrından öte Türk halkı Suriyelilere sahip çıktı.

Av. Abdullah Resul DEMİR / Uluslararası Mülteci Hakları Derneği [UMHD] Başkan Yardımcısı
“Toplumsal barış için çalışıyoruz”

Hak temelli bir dernek olarak faaliyet gösteriyoruz. Mültecilerin insani yardım faaliyetleri dışında hukuki haklan için çalışmalar yürütüyoruz. Derneğimizin ilk hedefi toplumu mülteci haklan hususunda bilgilendirmek oldu. En önemli hedeflerimizden biri, yaşam hakkının sağlanması amacıyla, yerinden edilen insanların iltica taleplerinin kabul edilmesi için mücadele etmek ve mültecilerin geri gönderme yasağı kapsamının da geri dönüşlerinin engellenmesiyle ilgili faaliyet yürütmek. Sadece bu yıl, 2 binden fazla başvuru alan derneğimiz, yürüttüğü etkin çalışmalarla 204 kişinin geri gönderilmesine engel oldu, yüzlerce kişinin iltica talebinin alınıp, kabul edilmesi için çalıştık ve başarılı olduk. 2017’de ülkemize sığınan 1845 mülteciye hukuki danışmanlık sağladık. Hastanelerde kalanların, okula alınmayanların, ikamet belgesi sebebiyle çalışma izni hususunda sıkıntı yaşayanların ve geri gönderilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan, kaçtığı ülkenin koymuş olduğu güvenlik kodları sebebiyle haksız yere terörle ilişkilendirilen, çocuğuyla, yaşlısıyla cezaevlerinden çok çok daha kötü koşulları haiz yerlerde kalmak zorunda olan kimselerin problemlerini çözdük ve çözmeye gayretle devam edeceğiz. Aynı zamanda ‘Sınırsız Şenlik’ dediğimiz çalışmayla çocukların oyun ve eğlenme haklarının olduğu günler organize ediyoruz.

eda gezmek




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir