Toplumsal travma yaşanmasına neden olan olaylar

Toplumsal travma yaşanmasına neden olan olaylar

Yıllardır hayatımızı sarsan terör olaylarının belki de en şiddetlisi 15 Temmuz Cuma gecesi yaşandı. Artçı şokları günbegün devam eden bu olayın ardından, bazen günaşırı bazen de üst üste birçok istenmeyen saldırıya şahit olduk milletçe! 1 Ocak gecesi, yeni yılı kutladığımız anlarda saatler 01.30’u gösterdiğinde yaşanan katliam ise hepimizi derinden etkiledi. Ancak tüm bunların bizi etkilemesine izin vermeden yaşadığımız travmayı atlatmak için kenetlenmemiz ve psikolojik durumumuzu birlikte düzeltmemiz gerekiyor.

80’li yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yla sınırlı olan terör olayları dönem dönem azaldı, bazen de gündemin en tepesinde yer aldı. Son yıllarda ise ülkemizin dört bir yanında patlayan bombalar nedeniyle toplumca adeta terörle yatıp, terörle kalkar hale geldik. Bu dönemde sadece ülkemizden değil, dünyanın birçok farklı noktasından da bu tür saldırı haberleriyle korkunun derecesi sürekli arttı. Ankara, Diyarbakır, Bursa, İstanbul, Nice, Paris ve daha birçokları… Geçtiğimiz yaz henüz 28 Haziran gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırının yaralarını saramamışken, çok değil sadece 17 gün sonra 15 Temmuz gecesi yaşanan kalkışma yurt çapında büyük bir korku ve paniğe yol açtı. 240 kişinin şehit olduğu bu olayda, 2195 kişi de yaralandı. Etkileri halen süren darbe girişiminin ardından Van, Elazığ ve birçok ilde gerçekleşen bombalı saldırılar, daha bu olayın şokunu üzerinden atamayan halkın psikolojisini iyiden iyiye bozdu.Ne zaman, nerede bir terör saldırısı yaşanacağını bilmemek herkeste endişeye yol açıyor.

Toplumsal travma yaşanmasına neden olan olaylar 7’den 70’e herkesin psikolojisini bozuyor. “Bu yaşananlara bütün olarak baktığımızda bir insanın psikolojik açıdan sağlıklı kalabilmesi mümkün mü?” diye sorduğumuz DBE’den Uzman Klinik Psikolog Zeynep Zat, şunları söylüyor: “15 Temmuz Cuma akşamı yaşanan darbe girişimi, pek çok kişi için travmatik bir deneyim oldu. O gece İstanbul ve Ankara’da binlerce insan aniden gelen alçak uçuş sesleri ile sonik olduğunu sonradan anladıkları şiddetli patlamalara, televizyondan gelen, ülkemizde neler olup bittiğine dair haberlere tanık oldu. Bundan önce yaşanan bombalama olaylarında ise beklenmedik şekilde gelişen ve kayıplarla sonuçlanan acı olaylar yaşadık. Tüm bu yaşantılar; yaşama, vücut bütünlüğüne, en sevdiklerimize ve inanç sistemlerimize tehdit oluşturması, aniden gelişmesi, beklenmedik olması, bize ve sevdiklerimize zarar gelmesi ihtimalini ortaya çıkarması nedeniyle travmatik deneyimler olarak tanımlanıyor. Fiziksel bir tehlike olmaksızın yaşanan olaylara tanıklık etmek de kişinin duygusal ve bedensel güçlükler yaşamasına neden olabiliyor. Buradaki kriter, kişinin yaşadığı duygusal deneyim. Bu durumda, ülke olarak yaşadığımız bütün bu üzücü haberlere baktığımızda vereceğimiz tepkiler ve bunların şiddet birbirinden farklı olabiliyor. Dolayısıyla ‘doğru’ ya da “yanlış’ hissetme veya düşünmeden bahsedilemiyor. Sadece anormal bir olaya verilen normal tepküer oluyor.”

ENDİŞE VE KAYGININ GEÇMESİ ZAMAN ALIYOR

Yaşanan travmanın ardından toplum genelinde stres tepkileri görülebiliyor. Bu olaylar karşısında şok, öfke, tedirginlik, huzursuzluk, üzüntü, umutsuzluk, çaresizlik yaşanması doğal karşılanıyor. Özellikle yaz aylarından bu yana yaşananların ve bunlara tanık olan halkta korku, kaygı, karmaşık hissetme ve konsantrasyon güçlüğü meydana gelebileceğini belirten Klinik Psikolog Zat, kişinin akima istemeden tekrar tekrar yaşanılan görüntülerin ve düşüncelerin gelebileceğini, fiziksel olarak da uykusuzluk, kabus görme, kolay tedirgin olma, ağrı, yorgunluk ve kas gerginliği yaşanabileceğini söylüyor. İleri düzeylerde ise kişi diğer insanlardan uzaklaşarak, kendisini kopmuş ve hissiz olarak tarif edebiliyor. Tüm bu semptomlar birkaç günden birkaç aya dek uzayabiliyor. Kişi kendini günden güne daha iyi hissetse de bu belirtiler zaman zaman tekrarlayabiliyor. Ülke gündeminin sürekli sıcak olması da bunda büyük rol oynuyor.

Toplum olarak büyük üzüntülere sahne olan 2016’nm bir an önce bitmesini isterken, önce İstanbul’da, ardından da İzmir’de yaşananlar yeni yıla dair umutların derinden sarsılmasına yol açtı. Ancak bu olayların ardından sevdiklerimiz ile yanyana, hem fiziksel hem duygusal olarak birbirimizi kucaklayarak, her şartta birbirimizi destekleyip, hissetmenin iyileştirici gücüne dikkat çeken Psk. Zat, “İnsanlar, tüm travmatik yaşantılardan sonra işlerinin başına döndü. Ancak gündeme yeni haberler gelmeye de devam ediyor. Dolayısıyla hem yaşanan olayların hem de devam eden gelişmelerin etkisiyle toplumun bir kısmında konsantrasyon güçlüğü, hafıza problemleri, bilgileri anlama ve hafızalarında tutma güçlüğü, basit hatalar yapma, çalışma arkadaşları ile gerginlik, sebepsiz tedirginlik ve gerginlik hissi yaşanabileceğinin unutulmaması gerekiyor” diyor.

GÜVENDE OLMAK İSTENİYOR

Her ne kadar umursamıyor gibi görünse de aslında herkesin aklının bir köşesinde günün birinde terör mağduru olma endişesi yatabiliyor. Bunda aile, anne, baba ya da sevdiklerini kaybetme korkusu büyük rol oynuyor. “Kaza, bombalama, deprem gibi travmatik deneyimler yaşadığımızda ya da tanık olduğumuzda aklımıza ilk olarak kendimizin ya da sevdiklerimizin iyi olup olmadığı geliyor” diyen Psk. Zat, bunun nedenini şu sözlerle açıklıyor: “Bu korkunun ortaya çıkmasında, en temel ihtiyacımız olan güvende olma hissimizin gerçek bir tehdit tarafından zedelenmiş olması büyük rol oynuyor. Dolayısıyla, yaşananların ardından sevdiklerimizle beraber yaşadığımız bu yerde güven ve huzur içinde olmaya daha fazla ihtiyaç duyabiliyoruz.”




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir