Kanseri Önleyen Besin Maddeleri

Kanseri Önleyen Besin Maddeleri

Kanser dosyamızın ikinci bölümünde, doğadaki hangi besin maddelerinin kanseri önlediğini anlatmaya çalışacağız. Öte yandan, şunu unutmamak gerekir ki doğadaki hiçbir ürün, kansere karşı yüzde 100 koruma sağlamaz…

Bunlar kanseri önlüyor

GEÇEN hafta, çağımızın en önemli hastalık türü olan kansere neden olduğu düşünülen ürün ve gıdaları yazmıştık. Şimdi sıra, kanseri önlediği düşünülen ürünlere geldi. Amerikan Kanser Derneği’nin tüketilmesini tavsiye ettiği ürünler şunlar…

1- BROKOLI

Eskiden bildiğimiz bir sebze değildi. Zamanla hayatımıza girdi. “Sulforafan” içerir. Bu madde, kanser önleyicidir. Bütün turpgillerde vardır. ABD’de yapılan testlerde bu maddenin göğüs kanserini yüzde 75 oranında önlediği ortaya çıkarılmış. Laboratuvar hayvanları üzerinde yapılan deneylerde de prostat kanseri hücrelerinin öldürülmesinde yüzde 50’den fazla rolü olduğu belirlendi. Haftada birkaç kez yemelisiniz. Salata olarak haşlanmışını yiyemiyorsamz, çorbasını yapmayı deneyin. Ancak pişirilince etkisinin azaldığını da unutmayın. En iyisi buharda pişirmek. Hele mikrodalga fırına sakın koymayın. Mikrodalga, brokolinin faydalı unsurlarının yüzde 97’sini yok ediyor.

2- HAVUÇ

İçerdiği A vitaminiyle gözleri kuvvetlendirdiği bilinen havucun, bazı kanser türlerinde tehlikeyi azalttığı da anlaşıldı. Havucu da salata ve çorba olarak tüketebilirsiniz. Mide ve prostat kanserine yakalanma riskinizi yüzde 26 oranında düşürüyor. ABD’de bin 260 gönüllü arasında yapılan bir araştırma göstermiştir ki, havuç yiyenler, kanserden korunma açısından, yemeyenlere oranla üç kat daha fazla şansa sahip. Havucu haftada birden fazla kez sofranızda bulundurursanız, sağlıklı beslendiğinizden emin olabilirsiniz. Davetlerde limon suyuna batırılmış bir bardak dolusu çubuk havuç, ‘krudite’ olarak mutlaka ikram edilir. Fırsatı kaçırmayın. Siz de evinizde krudite bulundurun.

3- FASULYE

Kolorektal (kolon ve rektumda oluşan bir kanser türü) düşmanı bir besin maddesidir, içeriğinde bol miktarda lif bulunur. ABD’de bin 900 kişi arasında yapılan bir araştırmada kolorektal tümörlerin, fasulye diyetiyle azaldığı ispatlanmıştır (Önceki hafta kuru fasulye turşu örneğini vermemiz rastlantı değildi).

Kuru ya da barbunya. Bol bol tüketin. Yemeğini yapabileceğiniz gibi haşlayıp salata olarak da tüketebilirsiniz. Kolondaki kanserli hücreleri yüzde 75 oranında azaltır. Ne kadar çok fasulye lifi alırsanız o kadar çok tehlikeden uzaklaşırsınız. Hatta fasulyenin filizlerini bile yiyebilirsiniz.

4- DUTGİLLER

Yol kenarlarında, yabani olarak görüp önemsemediğimiz dutgillerden, yaban mersini, böğürtlen, dağ çileği, ahududu, kızılcık gibi atıştırmalıkların, sağlığımızın koruyucuları olduğunun farkında bile değiliz. Bunlar, zengin ‘antosiyanin’ kaynaklarıdır. Antosiyanin, antioksidan tioksidan ürünler, en iyi kanser savaşçılarıdır). Bu tür dutgilleri, kurutulmuş olarak fırsat buldukça tüketin. Taze olarak da tüketebilirsiniz. Ama tazeleri, bir-iki günden sonra bozulmaya başlar. Özellikle yaban mersinini kahvaltı menünüze ekleyin (Dünyaca ünlü ABD’li beyin ve sinir cerrahı Sanjay Gupta’nın yaban mersini olmadan kahvaltı etmediğini, önceki yazılarımızdan hatırlarsınız). Dutgiller, tümör sayılarını yüzde 54-62 arasındaki oranlarda azaltır.

5- TARÇIN

Mucizevi bir toz. Kan şekerini azaltır, iltihaplanmayı önler, kanser hücrelerini bloke edip yayılmasını engeller. Ayrıca tok da tutar. Sadece muhallebi, sütlaç, tavukgöğsü, keşkül gibi sütlü tatlılara katmanız şart değil. Her gün yarım ya da bir çay kaşığı (2-4 gram) tarçını, suyla yutarsanız, faydasını görürsünüz. Toz, gırtlağınıza yapışacağından yutarken dikkatli olmalısınız. Tarçın ayrıca diyabete ve dejeneratif (hücre zedelenmesine bağlı olarak gelişen) hastalıklara karşı da koruyucudur.

6- ZEYTİNYAĞI

Akdeniz diyetinin vazgeçilmez ürünüdür. Her türden kanser oluşumuna karşı sizi yüzde 68 gibi yüksek bir oranda korur. Avrupa’da yapılan 19 araştırma, yemeklerde ve kahvaltılarda zeytinyağı kullanmayı alışkanlık haline getiren toplumlarda, kanser riskinin çok azaldığını ortaya koymuştur. Tarihi 5 bin yıl öncesine uzanan bu harika yağın nimetlerini ABD, çok geç öğrendi. Zeytinyağı, 2000’li yıllara kadar ABD marketlerinde adeta parfüm şişesi kadar küçük şişelerde satılıyordu. Pahalıydı. Bugün söz konusu marketlerde, onlarca marka ve yüzlerce şişe zeytinyağı, rafları dolduruyor. Zeytinyağı için ayrı reyonlar açılıyor. İspanya ve İtalya’dan getirdikleri zeytin fidelerini Kaliforniya eyaletinde dikerek, zeytinyağı piyasasında söz sahibi olmaya bile başladılar.

7- NARENCİYE

Portakal, mandalina, limon, greyfurt, misket limonu gibi narenciye ürünleri, düşük kanser riskiyle özdeşleşmiş besin maddeleridir. Bu ürünlerden herhangi birini haftada üç kez tüketmek, pankreas kanserine yakalanma ihtimalini yüzde 28 azaltır. Narenciye ürünleri, C vitamininin yanı sıra B vitamini, potasyum, kalsiyum, magnezyum da içerir. Bu doğal kimyasallar, aynı zamanda kanı temizler, karaciğeri güçlendirir, cildi kadife gibi yapar. Bol liflidirler.

İçerdiği flavonoidler, antioksidan özelliğe sahiptir ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Flavonoidler aynı zamanda kanda pıhtılaşmayı ve kötü kolesterolün (LDL) yükselmesini önler.

8- ZERDEÇAL

Hint safranı olarak da bilinir. Sağlığınıza sağlık katan bir baharattır. Anti-kanser, anti-iltihap ve antioksidan ajanlara sahiptir. Bir çalışma, kanserleşmiş hücreleri olan 44 hastada zerdeçal etkisini incelemiş, 30 gün boyunca, günde 4 gram zerdeçal alan hastalarda, lezyon (doku bozukluğu) sayısının yüzde 40 azaldığı saptanmıştır. En iyi sonuçları almak için günde yarım ya da 3 çay kaşığı (1-3 gram) zerdeçal alınması tavsiye edilir. Her tür yiyeceğe koyabilirsiniz. Karabiberle birlikte aldığınızda vücudun zerdeçalı daha iyi absorbe etmesini sağlarsınız.

9- ENGİNAR

Enginar, mükemmel bir antioksidan olan ‘silimarin’ kaynağıdır. Bu madde, cilt kanserini önlemeye yardımcı olur. 30-45 dakika kadar kaynatın veya buharda pişirin. Limon suyu ve diğer garnitürlerle harika bir yiyecek haline gelir. Bazı kişiler, enginarın kalın ve sert yapraklarını, hatta sapını çiğ olarak bile tüketirler. Papatyagiller familyasından bir bitki olan enginar, karaciğer dostu ve vitamin deposudur. Kanseri önlemenin yanı sıra sindirim sistemini düzenler, kolesterolü ve kansızlığı önler. Vücudu virüs ve bakteri enfeksiyonlarından korur. İdrar söktürücüdür. Böbrek taşı oluşumunu ve Alzheimer hastalığını da önler.

10- CEVİZ / FINDIK / FISTIK

Bu alandaki bulgular oldukça sağlam. ABD’de orta yaş grubundan 30 bin kadar gönüllü, düzenli olarak ceviz/fmdık/fıstık yiyerek sonuçlarını not etti ve istatistik tutulması amacıyla deneyi yapan tıp merkezine teslim etti. Denek grubun yüzde 80’inin sağlıklı olduğu, geri kalanın ise sağlık durumlarının bozulmasına rağmen ileri seviyede kanserli hücre oluşumuna maruz kalmadığı gözlemlendi. Bu arada fıstığın bölgeden bölgeye farklı ortamlarda yetiştirildiğini de dikkate almak gerekiyor. Örneğin Brezilya fıstığının selenyum açısından zengin olduğu, kanseri önlemede çok daha etkin olduğu biliniyor. Her gün bir avuç yemek yeterli, hangisinden olursa…

11- ZEYTİNYAĞI

Akdeniz diyetinin vazgeçilmez ürünüdür. Her türden kanser oluşumuna karşı sizi yüzde 68 gibi yüksek bir oranda korur. Avrupa’da yapılan 19 araştırma, yemeklerde ve kahvaltılarda zeytinyağı kullanmayı alışkanlık haline getiren toplumlarda, kanser riskinin çok azaldığını ortaya koymuştur. Tarihi 5 bin yıl öncesine uzanan bu harika yağın nimetlerini ABD, çok geç öğrendi.

Zeytinyağı, 2000’li yıllara kadar ABD marketlerinde adeta parfüm şişesi kadar küçük şişelerde satılıyordu. Pahalıydı. Bugün söz konusu marketlerde, onlarca marka ve yüzlerce şişe zeytinyağı, rafları dolduruyor. Zeytinyağı için ayrı reyonlar açılıyor. İspanya ve İtalya’dan getirdikleri zeytin fidelerini Kaliforniya eyaletinde dikerek, zeytinyağı piyasasında söz sahibi olmaya bile başladılar.

12- ELMA

Almanya’da yapılan bir araştırmada elmanın, kanser hücrelerinin oluşumuyla savaşan kimyasallara sahip olduğu saptanmıştır. Elmadaki ‘prosiyanidin’ kuvvetli bir antioksidandır. Bu meyvenin etkisini artırmak için yeşil çayla, siyah çikolatayla, peynirle birlikte de yiyebilirsiniz. Genelde yemekten sonra yenmesi tavsiye edilir. Narenciye ürünleriyle birlikte tüketilmesi ise tavsiye edilmez. Elma sirkesi de çok faydalıdır. Vücudunuzdaki mikrop ve bakterileri yok eder. İtalyan hekim Tommaso del Garbo, 1348’de patlak veren veba salgınına karşı ellerini, ağzını ve yüzünü elma sirkesiyle yıkamış, hayatta kalmıştı (veba, Orta Avrupa’da nüfusun yüzde 60’ım öldürdü). Daha da eskiye gidecek olursak Yunanlı ünlü hekim Hipokrat. öksürüğü ve soğuk algınlığım, elma sirkesiyle tedavi ediyordu. Elma, pek çok ülkenin atasözlerine bile girmiştir: “Günde bir elma, doktoru evinizden uzak tutar.”

13- DOMATES

işte harika bir meyve daha… İçeriğindeki ‘likopen’ kanser önleyici bir bileşiktir. Rengi kırmızı olan ürünlerin antioksidan olduğunu, bunun da kanseri önleyici etkiye sahip bulunduğunu artık biliyoruz.

Çiğ olsun, pişmiş olsun, domates, özellikle prostat kanserinin önlenmesinde büyük rol oynar. Mümkünse her gün iki domates tüketmeye çalışın. Ama domatesin doğal olarak yetiştirilemediği ekim-mayıs arasında domates tüketimine ara verin. Kış boyunca, cam şişelerde satılan rendelenmiş domatesten yararlanabilirsiniz. Avrupa’da kanser oranının en düşük olduğu ülke, İtalya’dır. Sebebini tahmin etmişsinizdir. İtalyanlar her gün, neredeyse sabah-akşam pizza yer. Pizzanın ana maddesi de domatestir.

14- KİVİ

Bu meyve, kanserle mücadelede el bombası gibidir. Kanserli hücreler arasına dalarak A, B12, C, D ve E vitaminiyle, sodyum, kalsiyum, demir, potasyum gibi mineralleriyle, antioksidanlarını hedefe yöneltir. Ayrıca kan basıncını düşürür. Kilo vermenize yardım eder. İçeriğinde yüksek oranda lif bulunur. Kan şekeri düzeyini kontrol altında tutar. Rahat uyumanızı sağlar. Kalp-damar kadar göz sağlığım da destekler. Cildi canlandırır, güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından korur. Yaşlanmayı geciktirir. Saç dökülmelerini ve erken beyazlanmayı önler. Haftada bir-iki gün yemeği alışkanlık haline getirmelisiniz (Çin kökenli bir meyvedir ama Karadeniz bölgesinde de yetiştirilir).

15- KETEN TOHUMU

Lifli ve bitki kökenli bir protein kaynağıdır. Balıklar gibi omega-3 yağ asitlerinin yanı sıra alfa-linolenik asit de içerir. Bu küçük kahverengi tohumlarda, manganez, magnezyum, C vitamini, B kompleks vitaminler, kalsiyum, demir, potasyum ve sodyum bulunur. Antioksidan zenginidir ve kansere karşı koruyucudur. Kalp hastalıklarını önler, diyabeti tedavi eder. Normal kan şekeri seviyesinin korunmasına yardımcı olur. İltihaplarla savaşır. Bağışıklık sistemini güçlendirir, sindirimi düzenler, tansiyonu düşürür.

16- SARIMSAK / SOĞAN / YEŞİL SOĞAN

Evet, bu öneri hiç hoşunuza gitmedi. Çünkü kokuları keskin. Sevgilinizle randevunuza, sarımsak yedikten sonra gitmek istemezsiniz. Sarımsağın aktif maddesi ‘allisin’dir. Bu organik kimyasal bileşik, kanser hücrelerini öldürür.

Sadece sarımsak değil, soğan, pırasa gibi diğer allisin’li sebzeler de kanser hücrelerini etkisiz hale getirmekte ustadır. Her gün 2-5 gram arası (yaklaşık olarak bir diş) sarımsak yediğinizde sağlığa olan katkısını hissedersiniz. Bazı kişiler, kokmasını önlemek için bütün halinde yutar. Oysa sarımsağın çiğnenmesi, ezilerek içindeki özün çıkarılması gerekir. Salatanıza mutlaka yeşil soğan da ilave etmelisiniz. Prostat kanseri riskini yüzde 50 azaltır. Çiğ yendiği gibi hafif pişirilerek de tüketilebilir.

17- LAHANA TURŞUSU

Lahana, doğal maddelerle turşusu kurulduğunda, tam bir kanser savaşçısı olur. Finlandiya’da yapılan bir araştırmada turşu oluşurken ortaya, brokolide olduğu gibi kanserle savaşan ‘sulforafan’ bileşiği çıkar. Eğer tuzu size fazla gelirse, lahana parçasını sudan geçirip yiyebilirsiniz. Avrupa, lahanayı Alınanlardan öğrenmiştir. Bütün kıta, Almanların ünlü lahana turşusu ‘Sauerkraut’u iyi bilir. Güz ve kış sebzesi olan lahana, kalorisi düşük, faydası büyük, turpgiller familyasından bir bitkidir. 100 gramında sadece 24 kalori vardır. Turşusu olmasa bile B, C, E vitaminleri, demir, potasyum, magnezyum mineralleriyle güçlü bir kanser koruyucusudur.

18- KİRAZ

İçeriğinde ‘kuersetin (ya da ker-setin)’ adlı bir flavonoid bulunur. Bu madde, kanserle mücadele eder. Gülgiller familyasından bir meyve olan kiraz, Çin geleneklerinde ölümsüzlüğü simgeler. Kalp-damar sağlığım korur, bellek sorunlarım giderir. Nörolojik hastalıkları önler, şekeri dengeler. A, C ve K vitaminleri bakımından zengindir. Enfeksiyonu engeller, kolesterolü düşürür, sindirimi düzenler. Böbrekleri ve karaciğeri rahatlatır. Damar sertliğine bire birdir. Kirazın sapı bile faydalıdır. Sap kaynatılıp içildiğinde kolesterole iyi gelir, idrar söktürür. Her şeyden önemlisi vücuttan ödem ve toksik maddeleri atar.

19- HURMA

Yüksek ‘polifcnoF (antioksidan özelliğe sahip bileşikler) seviyesine sahiptir. Sebebi, çölde yetişmesidir. Sert çevre şartlarından korunmak için hurma, polifenol üretmektedir. Yüksek lif oranı, B6 vitamini ve polifenoller, kanserle mücadelede etkin rol oynar. Çünkü hurma, antioksidan kaynağıdır.

Lif oranı, yüzde 6.5-18 arasında değişir. Kolesterolün yükselmesini, kemik erimesini ve damar sertliğini önler. Kan şekerini ayarlar, gözleri kuvvetlendirir. Ülseri yatıştırır, mideyi güçlendirir, yaraları çabuk iyileştirir.

20- YUMURTA

Sarısı D vitamini içerir. Yumurta D vitamini olan ender besin maddelerinden biridir. Bu vitamin, kanser, diyabet, kalp hastalıkları gibi risklerin azaltılmasına yardım eder. Siz, akıyla birlikte bütün yumurtayı pişirip yiyin. Gün boyu sizi tok da tutar. İyi kolesterolü (HDL) yükseltir. Göz sağlığınızı korur. Katarakt oluşumunu bile engeller. Vücuttaki demir seviyesini artırır. Beyninizi ve kemiklerinizi güçlendirir. Bazı kişiler, taze olduğundan emin oldukları yumurtaları çiğ yutarlar. Bu, tavsiye edilen bir yöntem değildir. Çiğ yumurtada protein oranı yüzde 51 iken, pişmiş yumurtada bu oran yüzde 91’e çıkar. Pişmiş yumurtada “vücut tarafından emilebilen” protein miktarı, çiğ yumurtanın iki katıdır. Ayrıca çiğ yumurtadan zararlı bakteri alma tehlikesi de vardır.

21- BEZELYE

Bu küçücük fıçıcık sebze tanelerinde ne kadar çok besleyici unsur olduğuna inanamayacaksınız: Karbonhidrat, lif, protein, kalsiyum, demir, magnezyum, manganez, fosfor, potasyum, sodyum, çinko, beta-karoten, A, B kompleks, C, E, K vitaminleri. Meksika’da yapılan ve Uluslararası Kanser Günlüğü’nde (International Journal of Cancer) yayınlanan araştırmada, bezelyede bulunan ‘coumestroP maddesinin, insan vücudundaki östrojen hormonu gibi davrandığı anlaşılmıştır. Bir bardak bezelye, 10 miligram coumestrol içerir ve başta mide olmak üzere bazı kanser türlerini önler. Batılı bilim insanları bile bezelyenin en iyi tüketim biçiminin et ve patatesle birlikte yahni şeklinde pişirilmesi olduğunu kabul etmektedir. Bu pişirme yöntemi sadece, Türkiye, Yunanistan, Tunus ve Kıbrıs’ta görülür. Kuzey Amerika’da inek sütüne alternatif olarak bezelyeden süt bile üretilir.

22- NAR SUYU

ABD’dc yapılan araştırmalarda nar suyunun, prostata özgü antijen (PSA – Prostate-specific Antigen) seviyesinin düşmesine yardım ettiği belirlenmiştir. Her gün alınacak çeyrek litre nar suyu, daha önce kanser tedavisi görmüş hastaların PSA seviyesini bile düşürmektedir. Ayrıca ank-siyete ve stresi azaltır, kalbi korur. Obeziteyle savaşır, mikrop kırar. Kış mevsiminde hastalıklara karşı koruma sağlar. Yüksek tansiyona bağlı bazı hastalıkların ortaya çıkmasını engeller. Vücudun demir emmesini kolaylaştırır, dolayısıyla kansızlığı önler. Kıkırdak bozulmalarına karşı koyar. Tansiyonu da düşürür ama çok değil: Yüzde 5 oranında.

23- YAĞLI BALIK

Geçen hafta da belirttiğimiz gibi soğuk denizlerin yağ açısından zengin balıklarını her hafta tüketmek, sağlıklı kalmanızda büyük rol oynar. Denizlerde doğal ortamda dolaşan balıklardan söz ediyoruz, yoksa çiftliklerde yetiştirilenlerden değil. Kırmızı et ve işlenmiş et, kanser riskini artırırken doğadan gelecek ome-ga-3 yağ asitli balıklar sizi kansere karşı korur. Somon, uskumru, hamsi gibi balıklar hem yağ hem D vitamini açısından zengindir. Bu alanda yapılan araştırma hayli geniş kapsamlıdır. ABD’de 478 binden fazla gönüllü, her hafta balık yiyerek sağlık durumları hakkında araştırmacı doktorlara paha biçilmez bilgiler sunmuştur. Bu bilgiler, elbette ki olumlu yönde gelişmelerdir.

24- AVOKADO

Salatanıza avokado katm. Bize tanıdık bir meyve değil. Ama tekli doymamış yağlan son derece sağlıklıdır ve vücudun kanser karşıtı antioksidanları absorbe etmesine yardımcı olur. Domatesteki gibi li-kopene, havuçtaki gibi betakarotene sahiptir. A, C ve E vitaminleri bol miktarlarda bulunur.

Ayrıca doygunluk hissi verir. Kilo vermenize yardımcı olur. Kalp ve göz sağlığını korur. Vücutta K vitamini eksikliğini giderir. Lipit (tüm canlıların hücre yapısında bulunan temel organik bileşik) açısından da zengin bir meyvedir.

ALEV RİGEL




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir