Klor, ozon ve su katkıları

Klor, ozon ve su katkıları

Klor, ozon ve su katkıları

Sulara çeşitli şekillerde bulaşan mikroplar hepatit, kolera gibi hastalıklara neden olabilir. Özellikle şehir sularında, altyapı sorunları ve kaynak çevresindeki kötü koşullar nedeniyle büyük bir risk olabilir. Bu nedenle şehir sularında klor, ozonlama, aktif karbon ve UV gibi yöntemler kullanılır. Türkiyede içme sularının güvenliğinden, ‘İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’ kapsamında, Sağlık Bakanlığı sorumludur. Mezkûr yönetmelik gereği, içme-kullanma sularının dezen-feksiyonunda klor kullanılabilir. Serbest bakiyede, klor miktarı litrede en fazla 0,5 mg. olmalıdır. Ama bundan ne kadar eminiz ve ülkemizde ne kadar denetim yapılıyor? Bu denetim sonuçları, her ilin Sağlık İl Müdürlüğünün sitesinde yayınlanır.

Klor, ozon ve su katkıları

Klorun, sulardaki zararlı bakterileri ortadan kaldırmak için yaygın olarak kullanıldığını belirtmiştik. İnsanların sularına eklenen klor; gerek içerken, gerekse banyo veya abdest alırken, vücudun yağ metabolizması ve hormon aktivitesini etkileyerek çeşitli sorunlar ortaya çıkarır. Prof. Dr. Ahmet Aydın klorlamayla ilgili uyarıyor: “Yapılan çalışmaların çoğunda, su klorlama yapılan bölgelerde kanserin daha fazla görüldüğü saptanmıştır. Çünkü klorlu içme sularında bulunan trihalometan (HTM) mesane kanserine yol açabilmektedir.”

Klorlu su, canlıların bağışıklık sistemine zarar verir ve vücut direncini düşürür. Dr. Julian Adams’ın araştırmalarına göre; duş sırasında kullanılan suyun sıcaklığı ve basıncı arttığında, sudaki kimyasallar buharlaşır. Duş suyu, 43 derece civarına ulaştığında, son derece toksik bir madde olan kloroform ve trichloretilen’in yüzde 80’i buharlaşarak havaya karışır ve bu sırada solunan hava ile akciğere, dolayısıyla kana ulaşır. Suya klorun eklenmesi, bazı toksik maddelerin de, suda oluşmasına neden olacaktır. Amerikan Ulusal Bilim Akademisine göre içme suyunda bulunan maddelerin çoğu toksik klor bileşenidir.

Klor, deri ve saçlar içinde en önemli problemlerden biridir. Saç ve cildin en önemli bileşeni proteindir. Suya eklenen klor, saçtaki proteini asitlendirir ve epidemi tabakasını bozarak, cildi kurutur. Saçların çatallanmasına, kırılmasına, kepeklenmesine, renklerinin bozulmasına, dökülmesine ve ağarmasına neden olur. Pittsburg Üniversitesinden Prof. Dr. Julian Andermanın yaptığı beş yıllık araştırma sonucuna göre; kansere sebep olan klorun, içilen klorlu sudan ziyade, duş veya yıkanma sırasında alman klordan oluştuğu sonucuna varılmıştır.

Kimya Mühendisi Mennan Aysan Kuzanlı, su arıtma cihazları ile klorun, sulardan alınmasının mümkün olduğu görüşünde. Bu nedenle de, aktif karbon filtrelerinin kullanılmasını, ancak klorun fıltrelenmesinde basit sistemler yerine; bakteri, mikroplar ve kimyasal maddeleri de arıtan ve de suyun kirlenmesinden dolayı bozulmuş olan moleküler grup yapısını parçalayarak tekrar doğadaki canlı ve vücut için faydalı alkali bioyu su haline getiren cihazların kullanımını öneriyor.

Klor sorununun yanı sıra, bazı sularda çeşitli nedenlerle bulunan arsenik, asbest ve radyolonükleid maddeler ise çoğunlukla insanların ve özellikle de sanayi tesislerinin kirli atıklarının sonucudur. Tarım kimyasallarının ve yapay gübrelerinin kullanılması ile çevre sularının bozulduğu görülür. Kuzanlı’nın tarım kimyasalları konusunda da uyarıları var: “Araştırmalar göstermiştir ki, tarım alanlarının yakınındaki kaynak sularında tespit olunan nitrat’ miktarı, diğer alanlara oranla 60 kat daha fazladır. Bu bölgelerdeki azot’ nedeniyle oluşan nitrosaninin de kanserojen olduğu tespit edilmiştir:”




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir