Tatlandırıcıların zararları

Tatlandırıcıların zararları

Ya şeker ya da topyekûn…

1978 yılına kadar köyde yaşadım. O tarihlerde köyümüzde siyah çaydan ziyade, yöreye özgü ‘dağ çayı’ içerdik. Her şeyin karaborsa olduğu o dönemde, şeker ve çay lükstü ve özel misafire ikram edilir hale gelmişti. En azından bizim evde öyleydi. Pekmez ise evimizdeki en bol şeydi. Küpler dolusu üzüm pekmezimiz olurdu. Üstelik hiçbir tarım kimyasalı kullanılmayan bağlardan ve hiçbir katkı eklenmeksizin kaynatılan pekmezlerdi bunlar. Çocukluğumda çaya şeker yerine ‘pekmez’ eklediğimi, dün gibi hatırlarım. Bugün şeker hayatımıza o kadar çok girdi ki, içine şeker eklenmeyen endüstriyel gıda bulmak neredeyse mümkün olamayacak. Bu nedenle, şekeri terk etmenin imkânsız olduğu zannına kapılabilirsiniz. Şayet, şeker ve tatlandırıcılarla ilgili okuduklarınız sizin için ikna edici olmuş ise, bugün kendinize söz verin ve bu beyaz rafine uyuşturucudan kurtulmak için çayınıza şeker eklemeye son verin. Tıpkı benim gibi birkaç ay geçtikten sonra, geçmişte çay değil şerbet içtiğinizi düşünerek, gerçek çay lezzetinin farkına varmış olacaksınız. Bu bile, size şeker tüketimini üçte bir oranında azaltma imkânı sunacaktır. Biraz daha özen sizi diğerlerinden kurtaracak, kim bilir bu sayede ömrünüzü uzatmakla kalmayıp, birçok rahatsızlığınızdan da kolayca kurtulacaksınız.

Tatlandırıcılar

Tatlandırıcıların zararları

Tatlandırıcılar başlangıçta, şeker hastalarının tatlandırma gereksiniminin giderilmesi için kullanılmış olmakla birlikte; günümüzde fazla kilolular, vücut şeklini korumaya çalışanlar ve şekerin diş sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak isteyenler tarafından da yaygın olarak kullanılıyor. Özellikle ‘light’, ‘diyet’, ‘kalo-risiz gıda’, ‘zero/sıfır şeker’, ‘şekersiz’ ‘az enerjili’ gibi isimlerle pazarlanan gıda ürünlerde rafine kristal beyaz şeker yerine, daha tehlikeli yapay kimyasallar olan tatlandırıcılar kullanılmaktadır. Meselâ, ünlü bir sakız markasının ambalajında ‘Ksilitol, Sorbitol, Eritritol, Aspartam, Asesulfam K, Sukraloz’ isimli tatlandırıcıların tümü aynı anda kullanılmıştır. Türkiye’de yeterince tepki olmasa bile, Batı’da bazı ülkelerde özellikle de ABD’de tarım kimyasalıyla zehirlenmiş ürünlere karşı yükselen tepki nedeniyle, aynı firmalar bu kez insanların karşısına ‘organik gıda’ adlı masalla çıktılar. Bu yeni endüstriyel tarım ürünleri öyle bir lanse edildi ki ‘organik’ terimi ‘tabiî’ olarak sunuldu. Hâlbuki aradaki tek fark, daha az tarım kimyasalı kullanılması idi. Bunun için de önüne gelen ürüne ‘organik’ demeye başladı. Organik gıda olarak pazarlanan bu yeni ürün aslında, yeninin yenisinden ibaretti, hibritti. İyi olabilmesi için, yeninin en eskisi olmalıydı ki, bu büyük şirket tarımı için mümkün bir çözüm zaten değildi. Şeker pazarı için de aynı oyun söz konusu. Şekerin neden olduğu sorunlardan kaçanlar, bu kez de yapay tatlandırıcıların tuzağına düşürüldüler.

Ayrıca, bugün artık birçok üründe şekere alternatif olarak ‘mısır şurubu’ ve ‘glikoz’ görüyoruz ki, galiba ‘yağmurdan kaçarken doluya tutulmak’ tam da, bugünler için söylenmiş olmalı. Prof. Ayten Altıntaş bu tehlikeye dikkat çekiyor: “Glikoz ve mısır şurubu sanılanın aksine ‘korkunç maddeler!’ Nişastanın kimyasallarla parçalanmasından elde edilen bu ürünler, direkt kana karışırlar, bu nedenle özellikle kan için son derece zararlıdırlar. Meyve ve sebzelerden alman “doğal şeker, insülin ile parçalanarak kana geçerken, glikoz direkt kana karıştığı için çok zararlıdır. Glikoz, kahverengi ve bal kıvamında bir madde olduğu için, bazı sahtekârlar tarafından ballara ilâve ediliyor. Bu yüzden bal alırken çok dikkatli olmak gerekiyor” Tatlandırıcılardan Aspartam, üzerinde en çok tartışılan katkı maddesi ve tatlandırıcıdır. Yapay tatlandırıcılardan ‘Aspartam, Sakarin ve Asesülfam potasyum’ CSPI’2IMin en kötü 10 katkı’ listesinde yer alıyor. Bu üç tatlandırıcı, şekerin meydana getirdiği sorunları çözmek bir yana; tüm canlılarda kanser riskini daha da artırıyor. Bazı çevreler, Aspartam’ın kanserojen olmadığını iddia etmeye devam etmekteler. Bunun temel nedeni, Batı mahreçli Ortodoks eğitim ve şirket yalanlarıdır. Tatlandırıcıların en popüler ve yaygın kullanılanı olan Aspartam, bugün 6 binden fazla hazır yiyecek ve içeceğe eklenmektedir. 4 bin dolayında hazır yiyecek ve içecekte ise, diğer tatlandırıcılar kullanılıyor. Katkı maddelerinin özelinde tatlandırıcıları incelediğimizde, Aspartam örneği son derece çarpıcı bilgiler içeriyor. Dr. Morando Soffritti ve ekibi, İtalya’da yedi yıl süren Aspartam araştırmasının sonuçlarını 2006 yılında açıkladı. Araştırmaya göre; diyet, gazlı, kolalı, meyveli içecekler başta olmak üzere birçok gıda maddesinde tatlandırıcı olarak kullanılan Aspartam’ın; kansere yol açabileceği ifade ediliyor. Meselâ, Siklamat (E952) tatlandırıcılı içeceklerde ve diyet ürünlerinde yoğun olarak kullanılıyor. Yüksek dozda ve uzun süre alındığında, hayvanlarda mesane kanserine, farelerde kromozom anomalilerine yol açtığı ispatlanmış.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir