Salgın Hastalıklarda Virüsler Nereden Geliyor

Salgın Hastalıklarda Virüsler Nereden Geliyor

Ağır çekim kıyamet

Domuz gribi paniği sırasında sorulan en önemli soru, virüslerin nereden geldiği sorusuydu. Buna verilecek en kaçamak ve en genel cevap ‘çevre’ olur. Fakat ‘çevre neresi’ ve orayı kim kirletiyor’ sorularının cevabı verilmediğinde, gerçeği görmüş olmayız. Newsweek’te yayımlanan bir makale gerçeği gözler önüne seriyor: “Bir kuş gribi virüsü, rahatça domuz bedeninde yaşayıp, sonra birden insan bedeninde ortaya çıkabilir. Bu süreçte, üç varlıktan aldığı genleri birbirine öyle karıştırır ki, bir aşı kullanarak onunla baş etmek imkânsız hâle gelir.

virusler

Yeterince güçlü bir zehir ve sonsuz sayıda dönüşüme uğrayabilen genler sayesinde tek bir patojen, canlı dünyanın tamamını ölümcül bir kuşatma altına alabilir. Bunun henüz olmamasının nedeni; öldürmek için farklı yollar icat etmede çok iyi olan doğanın, o yollarla başa çıkma ve hayatta kalma konusunda da başarılı olması. Tüm canlı türlerini bir araya koyduğunuzda, patojenleri püskürtebilecek etkileyici bir dizi mekanizma elde edersiniz. Ancak şu anda bu düzen ciddi tehdit altında: Ormanları kullanmak, madenleri çıkartmak ve tarım gibi amaçlarla insanlar vahşi doğanın derinlerine indikçe, ekosistemin dengesini değiştiriyor ve oradaki savunma mekanizmalarını parçalıyor.

Bozulan Çevrede, yeni salgın hastalıklar çoğalarak dünyaya yayılıyor. Nobel Barış Ödülü sahibi Eric Chivian, dengesi bozulan bir gezegenin, insan sağlığı karşısında yarattığı tehlikenin en az nükleer savaş kadar yıkıcı olabileceğini söylüyor. Meselâ, şu an dünyadaki en yaygın ölüm nedenlerinden biri olan sıtmanın neredeyse tüm sorumlusu, insanoğlunun ormanları yok etmesidir.

Biyoçeşitliliğin kaybedilmesi bile, kamu sağlığına karşı bir tehdit oluşturuyor. ABD’nin doğadan kopuk banliyöleri ‘lyme hastalığın03 için iyi bir ortam. Şu an gezegende tahmini 1.415 patojen bulunuyor. Bunların 217si virüs, 307si mantar, 538’i bakteri, 66’st tek hücreli ve 287’si kurt türü. Patojenlerin yaklaşık üçte ikisi insan dışı türlerde yaşıyor fakat burada uslu uslu oturmuyorlar. Bilinen 175 bulaşıcı hastalığın yüzde 75’i insana, hayvanlardan bulaşıyor.”

Düşüncesizce sömürülen dünyada ortaya çıkan veya laboratuvarda üretilen bir patojen, iyice savunmasız hâle getirilen insan ve diğer türleri kurban seçebilir. Üstelik bunlar, gıdalarla kolayca yayılabilir. Meselâ, ABD’nin et tüketiminin yüzde 50’sini veya dünya et pazarının yüzde 25’den fazlasını tek başına kontrol eden bir şirket ya da tavuk türlerinin tümünü tekeline alan bir şirket tarafından, her civcivle gönderilecek bir patojen tüm insanları bir anda sarabilir. Bu olmasa da, bütün insanların bu korkuyla yaşatılması bile büyük bir hastalıktır, paranoyadır. Tümüyle bir denge ve dolayısıyla fıtrat üzere yaratılmış olan bu dünyada, türü ortadan kalkan her canlı veya daha az biyoçeşitlilik, daha çok hastalık demektir.

Unutulan şey, her bir bitkinin aynı zamanda, savunma sistemini koruyan güçlü bir şifa kaynağı olmasıdır. Bir havuzun devirdaim sisteminin arızalanması, o havuzdaki suyun kokuşması ve patojenlerin yaygınlaşmasına neden olur. Bu kokuşma burada cereyan eden yaşamın önemli bir kısmını ortadan kaldırır. Kâinat bir havuz olarak kabul edilirse, orada meydana gelen her olumsuzluk, orayı paylaşan tüm organizmaları tehdit eder. Aslında, dünyada olup biten bundan ibarettir. Eldeki veriler, Kıyamet’in hızla yaklaştığının en büyük habercisi. Ağır çekim hızında devam eden Kıyamet süreci, günümüzde görünmez ama bildik bir el tarafından sürekli hızlandırılıyor. Ve onlar bu durumu ‘Tanrıyı Kıyamet’e zorlamak’ olarak adlandırıyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir