Çikolatanın Zararları ve Ticareti

Çikolatanın Zararları ve Ticareti

Çikolata, çok kimsenin ve özellikle de çocuk ve gençlerin hemen her gün tükettiği tatlılardandır. Gerçek çikolata, küçük bir yağmur ormanı ağacı olan kakaonun tohumlarından yapılır. Küçük bir kavun boyunda olan bu meyvenin içi, kakao çekirdekleriyle doludur. Bu çekirdekler değişik işlemlerden geçirilerek, kakao yapılır ve çikolata elde edilir. Kakao ağacı, çok miktarda su ister. Bu nedenle de daha çok yağmur ormanları bölgesinde yetiştirilir. Dünyanın en büyük kakao ireticisi Fildişi Sahilidir, ardından Gana, Endonezya, Nijerya ve Brezilya gelir.

ciklata zararlari

Dünyanın çikolata ticareti, yıllık 60 milyar dolardan fazla. Bu rakamın sadece 8 milyar doları, 60 ülkeye dağılmış üreticilere, kakao üreten çiftçilere ulaşabiliyor. Kakaonun üretiminden tüketimine kadar, her alan sömürüyle doludur. Binlerce göçmen çocuğun, Fildişi Sahilinin kakao bahçelerinde köle gibi çalıştırıldıkları, çok sayıda rapora yansımış durumda. Fildişi Sahili, 2002 yılında varılan bir anlaşma gereği, çocukların köle gibi kullanılmaması konusunda önlemler almaya zorlandı ve bu konuda düzenlemeler yaptı. Ancak ne kadar başardığı, karanlık bir durumdur. Bazı küresel alıcıların, kakao maliyetinin yükselmemesi için, ülkede sürekli karışıklık çıkardığı ve ülkeyi iç savaşa sürüklediği herkesin malûmudur.

Çikolatanın serüveni

Akşam gazetesinin bir haberinde çikolatanın yaşamımıza nasıl girdiği şöyle anlatılıyor: “Milattan önce 1000’de ‘Ölmekler’kakao tohumlarım öğütüp, mısır unu, baharat ve suyla karıştırarak, enerji veren bir karışım hazırladılar. AvrupalIların kakao ile ilk tanışmaları, 1550’deİspanyolgezginCortes sayesindedir. Misyonerlerin bal ve sütlekarış-tırarak hazırladığı çikolata, 1600’lü yıllarda tüm Avrupa saraylarmdadır. 16. yüzyılda çikolata, yüksek tabakanın tükettiği bir içecektir. İspanyol tarihçi Oviedo, ‘Yalnızca zenginler ve soylular çikolata içebilir; çünkü çikolata içmek aslında para içmektir’diyor. Aynı dönemde Nikaragua’da, 10 kakao çekirdeği ve 100 kakao tohumu karşılığında, iki köle satın alınabilirdi. Büyük Frederick, çikolatanın sokak satıcılarınca satılmasını yasaklar. Amerika çikolatayla, John Hannan’ın 1765’de çikolata fabrikası kurmasıyla tanışır. 1828de Hollandalı Conrad von Houten, kakaodan kakao yağını elde etmeyi başarır.

1832 de ise Hansburg Hanedanı krallarından 1. Francesco’nun aşçısı Eduard Sacher, çikolata tarifini karıştırıp, ünlü Sachertorte çikolatasını bulur. 1849de İngiliz Joseph Fry, kakao yağına öğütülmüş kakaoyu ekleyip, ilk kalıbı hazırlar. 1879 da İsviçreli Daniel Peter ve Henry Nestle süt tozunu buldular ve ilk sütlü kalıp çikolatayı ürettiler. İsviçreli Rodolphe Lindt, sütsüz çikolata asitini alan tekniğini keşfedince, bugünkü çikolata doğar. 2000’li yıllara gelindiğinde ise, çikolata tatlı kategorisinden çıkıp, antre ve ana yemeklerde bile kullanılır hâle gelmiştir. Çorbalardan ete kadar çok sayıda yemek bile çikolatayla yapılmaya başlanır!’Türkiye’de ilk çikolata fabrikası, yabancı sermaye tarafından 1927 yılında Feriköy de kuruldu. Türkiyede iç pazarda, yaklaşık 80 bin ton çikolata tüketiliyor. Bu da, kişi başına çikolata tüketiminin, bir kilogramın biraz üstünde olduğunu gösteriyor.

Çikolatalarda ne yok ki?

Çikolata üretilirken en çok tercih edilen böcek öldürücü, Monsanto’nun DDT sidir. DDT, dünyanın en tehlikeli ve öldürücü kimyasalıdır. Tarım Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün konu hakkındaki bilgi edinme başvurusuna cevabı şöyle: “DDT, uzun süre kalıcılığı ve yağ dokusunda birikim yapma özelliği nedeniyle, hemen tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de 1978 yılında kullanımı kısıtlanmış, 1985 yılında da tamamen kullanımı yasaklanmıştır.”Ancak bu ürün dünyada da, ülkemizde de başka adlarla ruhsatsız olarak kullanılmaya devam etmektedir. Meselâ bir ilaç satıcısında, hatta aromatik bitki satıcılarının bazılarında bile satılmaktadır. Güçlü böcek öldürücü olarak ülkemizde çok sayıda tarım ürününde kullanıldığı gibi, özellikle Karadeniz’de fındık tarlalarında kullanıldığı biliniyor. Hiçbir şekilde dünyadan kaybolmayan DDT’nin en küçük dozu bile bilinen en önemli kanser yapıcı kimyasaldır. Hâlen DDT’li ürünler tüketmeleri nedeniyle, 5 kadından birinin sütünde DDT görülüyor. İşte bu belalı DDT, kakao üretiminde de yaygın olarak kullanılan bir kimyasal.

Çikolatanın zararları hakkında çok sayıda iddia vâr, ama nedense hep yararları anlatılıyor. Çikolatanın tespit edilmiş yararı elbette vardır. Elbette yararı olanlar, piyasada çikolata adıyla pazarlanan ürünler değil, saf çikolata özelliğini koruyanlardır. Çikolatalara alkol, şarap ve şampanya gibi katkılar eklenebiliyor ve zannediliyor ki bu tür ürünler Türkiye pazarına verilmiyor! Türkiye’de ürünün içeriği ile etiket uyuşmazlığı yaşanması nedeniyle, kimse bundan emin olamaz. Zaman zaman, aynı ürünün içeriği ile ilgili listede Türkçe ile Rusça veya başka diller arasında farklılıklar görülür. Aynı ürünün ambalajındaki Rusça bölüme likör yazarken, Türkçe bölümüne yazmadığı gözlenmiştir. Kaldı ki; üreticilerimizin ürün içeriği ile etiket bilgileri konusundaki sabıkaları, pek iç açıcı değildir. Bu konuda, en ünlü markaların farklı gruplardaki ürünlerinde likörün varlığı mahkeme kararları ile de tespit edilmiştir.

Piyasada çikolata adıyla satılan ve birbirinden albenili ambalajlara sahip ürünlerin ne kadarı gerçekten çikolatadır? Abartılarak reklâm edilen bu ürünler, ne kadar sağlıklı ve tüketilebilir durumdadırlar? Ürüne eklenen maddeler ne kadar sağlıklı ve caiz ürünlerdir? Ambalajında kovaya boşaltılan süt resmi olan ve üzerinde büyük büyük sütlü çikolata yazan çikolatanın etiketini ‘yakından’ incelediğinizde süt yerine süt tozu yazdığını görürsünüz. Kaliteli olarak ün yapmış bir markanın ‘çilekli sütlü çikolata’ ambalajının içindekiler bölümünde ise, (sadece büyüteçle okunabilir!) ‘şeker, kakao yağı, süt tozu, kakao, soya lesitini, doğala özdeş aroma, vanilin, çilek, kakao kuru maddesi, eser miktarda fındık, susam, badem içerebilir’ ibaresine yer veriliyor. Piyasadaki tanınmayan bir markanın etiketinde ise, ‘şeker, hidrojenize bitkisel yağ, süt tozu, kakao yağı, emülgatör soya lesitini, doğala özdeş vanilin yazdığını görüyoruz.

Şekersiz ama tatlı bir çikolatanın içeriğinde şunlar yazıyordu: Çikolata likörü, sorbitol, soya unu, kakao yağı, soya lesitini, sakarin, doğala özdeş vanilin, süt tozu, doğala özdeş aroma.Çocuklar için üretilmiş ürünlerde ise, sayısı yirmiyi bulan renklendiriciler, tatlandırıcılar, aromalar vs. kullanılmaktadır. Çikolata ve Çikolata Ürünleri Tebliği dikkatle incelendiğinde, çikolataların farklı tür adlarının bulunduğu ve bunlara hayvansal yağlar hariç, her türlü katkı maddesini eklemenin de serbest olduğu görülecektir. Özetle belirtilmelidir ki; piyasadaki ambalajlanmış çikolatalara el uzatmadan önce, yüzlerce kez düşünülmelidir. Elbette soya lesitini, vanilin, margarin, süt tozu, şeker, tatlandırıcı ve diğer katkı maddelerini içermeyen çikolata bulunursa tüketilebilir. Meselâ, bal eklenmiş bir çikolata akla gelebilir. Ama piyasadaki ballı çikolatalarda da, diğer katkılar yer aldığı gibi, içeriğine bal değil bal aroması eklenmiş olabilir.

seker tatlilar1

seker tatlilar2




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir