Korkuyla Beslenme

Korkuyla Beslenme

Haber başlıklarını görmek bile elinin abur cubur paketine gitmesi için yeterli mi? Dünyanın tüm yükü omuzlarında gibi hissediyorsan, bırak yükünü üzerinden alalım.

Bursa’da yaşayan Dilara* (40), haftada dört gün kişisel eğitmeni ile egzersiz yapmasına ve geçen yıl bir maraton koşmuş olmasına rağmen, geçtiğimiz aylarda üç Kilo almış,

“Haberleri izlerken koca bir paket cipsin dibini görüyorum” diye itiraf ediyor ve ekliyor; “Abur cubur yemek kaygılarımı uyuşturuyor. Ayrıca ‘Bunca kaygının arasında cips yesem ne olur ki’ diye düşünüyorum. Eskiden duygusal yeme bozukluğu olanlara bir anlam veremiyordum. Oysa şimdi, krem peynir sürülmüş bir simit yemek, anında daha iyi hissetmeme neden oluyor.”

Araştırmalar (ve dünya çapında benzeri sebeplerle kilo alan yüzlerce kadın), Dilara’nın yalnız olmadığını ve problemin küresel olduğunu gösteriyor. Online sağlık platformu Caredash.com’un yaptığı bir ankete göre, seçim dönemlerindeki politik tartışmalar ve dünyanın dört bir yanından gelen felaket ve kriz haberlerinin iç karartıcı hâli -sosyal medya ve internet trollerinin durumu daha da kötüye götürmesiyle birlikte-insanların yarısından fazlasını daha fazla yemeye itmiş. (Hatta bu insanların bir bölümü alkol ve sigara kullanımını da arttırmış.) Kadınların sadece yüzde altısı aldığı kilolar nedeniyle bir diyetisyene gitmiş ya da gitmeyi düşünmüş.

Bu durumları “seçim stres bozukluğu” ve “gündem stres bozukluğu” olarak isimlendiren Psikoterapist Steven Stosny,

“Konu ister siyasal gündem ister iş ya da aşk hayatın olsun; stres, endişe ve diğer negatif duygular -sen neyin tetiklediğini fark etmeden- beslenme alışkanlığını etkiliyor” diyor. Sürekli olarak terör haberlerine ve iklim değişikliği uyarılarına maruz kalmak, Stosny’e göre beynini savaş alanına çeviriyor. Böylece her yeni haber başlığını seni vurmaması için dua ettiğin bir füze gibi görüyorsun.”

İstanbul’da kurumsal iletişim direktörü olarak çalışan Sezen’in (36) spor salonuna pek uğramamasına şaşırmamak gerek:

“Gittiğim spor salonundaki televizyonda haber kanallarından biri açık oluyor; televizyonun sesinin kısık olması da fayda etmiyor. Kulaklıklarımı takıp müzik dinliyorum ama ne zaman kafamı koşu bandından kaldırsam, tek gördüğüm şey haber başlıkları,”

Eskiden haftada 15 ila 25 kilometrelik bir mesafe koşan Sezen, şu aralar haftada en fazla sekiz kilometre koşuyormuş. Referandum sürecinin ardından, ülkenin yarısının hayal kırıklığına uğradığını belirten Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, yaşanan kutuplaşma nedeniyle birçok insanın mutsuz ve endişeli olduğunu söylüyor. Amerika’da ise başkanlık seçimlerinin ardından benzeri durumla karşılaşılmış ve birçok insan gündemden kaynaklanan anksiyete problemi yaşamış.

HABERLERİN AĞIRLIĞI

Büyük stres yaratan bir olaydan sonra kilo almak herkesin sıkça rastladığı bir durum. Bu durumda yaşanan şokun kişisetveya küresel olması fark etmiyor. (Almanlar duygusal nedenlerle aşırı yeme sonucu alınan kilolara kummerspeck, yani “hözün pastırması” diyor.) Biological Psychiatry’tim yayımladığı bir araştırmada sadece yaşadığımız stresli bir durumu düşünmenin bile 104 kalori daha az yakmamıza neden olduğu keşfedilmiş -ki bu, bir yılda yaklaşık beş kilo almak anlamına gelebiliyor. Araştırmanın yazarları, sinir bozucu bir gündem konusu üzerine düşündüğümüzde de benzer bir etki ortaya çıkabileceğini düşünüyor.

UYKU KAÇIRAN HESAPLAR

Sosyal medya alışkanlıklarımız da uykumuzu kaçırarak kilo almamıza neden olabiliyor. Scritchfieid, uykusuzluğun vücutta “besle beni!” hormonu olan ghrelirı salınımına yol açabileceğini söylüyor.

Problem yatağa telefonla girmekle başlıyor. Kanımızı donduran haberlerin yanı sıra, telefonumuzun mavi ekran ışığı da uyku kalitemizi olumsuz etkiliyor.

İzmir’de masaj terapistliği yapan Bengü (39) son zamanlarda kötü uyku saati alışkanlıkları yüzünden kilo almış. “Tvvitter’da haberlere bakarken hiç düşünmeden bir şeyler yiyorum ve ben fark etmeden bir saat geçmiş oluyor. Ardından yatağa giriyorum ve bir türlü uyuyamıyorum. Uykuya daldığımda ise kâbuslarla uyanıyorum” diyor. Bengü geçtiğimiz kasım ayından beri önceden verdiği altı kilonun üçünü geri almış.

Uykusuzluk aynı zamanda haberler dolayısıyla oluşan strese karşı en büyük silahımız olan egzersizi aksatmamıza da neden olabiliyor. Egzersiz yapmak sadece endorfin salgılamamızı sağlamıyor; aynı zamanda duygusal dayanıklılık da kazandırıyor. Scritchfieid, “Sıkı bir antrenman sırasında ‘durmak istiyorum’ diye düşünmek oldukça sık rastlanan bir durum. Ama buna rağmen devam etmek; o son dört şınavı çekmek veya o son beş dakikayı koşmak zihni de güçlendiriyor. Yani bize zihinsel dayanıklılık da kazandırıyor. Bir dahaki sefere duygusal bir zorlukla -üzücü bir haber okumak gibi- karşılaştığında ve canın kurabiye çektiğinde “Hayır! Ben bundan daha iradeliyim” diye düşün. Ve evet öylesin!

DUYGUSAL YEME ALIŞKANLIĞINA SON VER

SOSYAL MEDYAYI SINIRLA

2016’da yapılan bir araştırmaya göre ne kadar çok sosyal medya platformunu bir arada yürütüyorsak -internette geçirdiğimiz zaman ne kadar fazlaysa- anksiyete ve depresyon riskimiz de bir o kadar artıyor. Dr. Brian Primack; Instagram, Tvvitter, Facebook, Snapchat ve daha fazla sosyal medya hesabı arasında kaybolmaktansa, en sevdiğin bir-iki sosyal medya platformuyla kendini sınırlamanı öneriyor. Biliyoruz, zor. Ama sağlığın için denemeye değer.

STRATEJİK DÜŞÜN

Günlük haberlere belli bir zaman dilimi içerisinde bak. Geceleri de telefonunu bir kenara bırakıp kitap okumayı dene. Yatmadan 30 dakika önce sosyal medyada gördüğün bir şeyin uykuya dalmana engel olma ihtimali tüm gün gördüklerinden daha fazla. Ve az uyuman demek, daha çok kilo yapan hormonun aktif olması demek.

DUYGULARINI İFADE ET

300 milyon durum güncellemesini inceleyen bir Facebook araştırması, güncellemelerin yüzde 38’inin negatif bir duygu ifade ettiğini keşfetmiş. Bunlara gelen yorumlar ise, güncellemelerin 2,5 katı sayıda destek ifade eden kelimeler ve pozitif duygu yüklü cümleler içeriyor. Kısacası nerede olursan ol arkadaşların bir şekilde destek olmak adına seninle oluyor.

KAYGILARINI, ATIŞTIRMAK YERİNE BAŞKA EYLEMLERE YÖNELT

Psikoterapist Steven Stosny, hoşumuza gitmeyen şeylere reaksiyon göstermek yerine kontrol edebildiğimiz şeylere odaklandığımızda, kendimizi güçlü hissettiğimizi söylüyor. Sen de kaygılarını bağış yapmaya veya inandığın bir fikri savunmaya yöneltebilirsin. Uzman Klinik Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, “inandığın bir şey uğruna çalışmaya başla. Bu, evsizlere yemek dağıtan bir mutfakta gönüllü olmak veya bir hayvan barınağında çalışmak olabilir. Bir şey adına üretken olman pozitifliğini korumana yardımcı olacaktır” diyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir