Dunnig- Kruger sendromu!

Dunnig- Kruger sendromu!

BU bir hastalık mı yoksa normal bir insanın davranış biçimi mi? Bir süredir aklıma takılan bir konuda cevap arıyordum. Kısa süre önce okuduğum bir kitapta cevabı buldum. Meğer bu durum bir sendrommuş…

En başından anlatmaya başlayalım. Bir ‘doktor’ gibi çevresindekilere tavsiyelerde bulunan birini düşünün. Doktor ve hastane öneren, bazen bir doktor gibi ‘teşhis’ koyduğu bile olan bir insanı hayal edin. Tıp alanında çok ciddi okumalar yapan, doktor arkadaşlarından bilgi alan bir zat. Hatta bazen işi abartıp ilaç tavsiyesinde bile bulunan birinden söz ediyoruz. Aslında günlük hayatta bana benzer örnekler bayağı sık görülüyormuş. Aslında bu durum gereksiz bir özgüvenden kaynaklanıyormuş. Ve adı Dunnig- Kruger etkisiymiş.

İlk olarak 1999 yılında Journal of Personality and Social Psychology adlı dergide David Dunnig ve Justin Kruger tarafından tanımlanmış, özet olarak, bir konuda fazla yeterliliği olmayan insanların kendilerini o konuda olağanüstü yeterli görmesiymiş.

Doktor Sevda Sarıkaya Beynin Gizemleri Çözülürken isimli kitabında bu sendromu çok güzel anlatmış. Sarıkaya diyor ki;

“Bunun altında yatan iki sebep var. Biri ego ile ilgili. Genellikle kendimizi ve yapabildiklerimizi ortalamanın üstünde görme eğilimimiz vardır.

Bir diğer sebep ise ortalamanın altındaki yeteneklerimizi değerlendirme yeteneğimizin de doğası gereği ortalamanın altında olmasıymış. Mesela kötü bir müzik kulağımız varsa kendimizi çok iyi şarkı söylüyor olarak değerlendirebiliriz çünkü o yeteneğimizi değerlendirecek olan yeteneğimiz zaten kötüdür. Dolayısıyla değerlendirmede hata yapmamız muhtemeldir.1

Tabi bu örnekleri günlük hayattan artırmak mümkün.

Bu nedenle olacak ki Dunning- Kruger etkisi birçok önemli pozisyondaki insanda görülebiliyormuş.

Bunu biraz açarsak söz konusu sendrom daha çok kendini sürekli bir eğitim süreci içerisinde hissedip, geliştirmek için çabalayan ama aslında işlerinde birçok kişiden çok daha iyi olmasına karşılık hak ettikleri pozisyona çok kolay gelemeyen insanlarda görülüyormuş. Sarıkaya bu insanların fazla tevazu gösterdiğini söylüyor. Gerçekten de halk arasında söylenen, “Fazla tevazu gösterme, gerçek sanırlar” sözü de bu gibi durumlar için söylenmiş. Sonuçta özet olarak, Dunning- Kruger etkisi, bir konuda fazla bilgisi olmayan insanların aksine çok cesur davranmalarını tarif ediyor.

Bir de bunun tam tersi bir durum olan Impostor sendromu var. Impostor sendromu ise genellikle işinde donanımlı, bilgili ve hakkıyla elde ettiği başarılar olan insanlarda görülüyormuş.

Sarıkaya bu kişileri ise şöyle tanımlıyor;

‘Bu kişiler kendilerini olduklarından aşağı görürler. Yani bulundukları konumu aslında hak etmediklerini, yeteri kadar bilgili olmadıklarını düşünürler. Başarıları ile ilgili iltifatları genellikle kabul etmezler, örneğin çok iyi bir okuldan burs kazandıklarında tebrik ederseniz size, “Tamamen şans eseri oldu. Gerçekten iyi olanlar başvurmamıştı, o yüzden ben bursu alabildim” diyebilirler.’

Bu sendrom en sık yüksek akademik başarılı olan kadınlarda görülüyormuş. Erkek egemen akademi dünyasında kadınların bu sendroma sahip olma olasılığının yüksek olma nedeni ise genellikle yoğun baskılara maruz kalmaları olarak gösteriliyor. Sarıkaya ‘Im-postor sendromuna sahip olan bireylerin aileleri genellikle çok eleştirel ya da uçlarda övgülerde bulunan ailelerdir’ diyor.

Unutmayın sürekli eleştirmek, ilerleyen zamanda çocuğunuzun hiçbir başarıyı hak ederek almadığı duygusuna neden olabiliyor. Ya da tam tersi, her yaptığı övülen çocukda gerçek hayata çıkıp başarısızlığa uğradığında güvensizlik duygusu gelişebiliyor. Bu nedenle çocuklarımızı överken de yererken de çok daha dikkatli olmak gerekiyor.

Sonuçta da Impostor sendromu kişinin gerçek potansiyelini tam olarak ortaya koyamama-sına ve hak ettiği daha yüksek noktalara ulaşamamasına sebep oluyor. Sarıkaya bu konularda son olarak diyor ki ‘Sokrates’in “Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir” sözü buram buram bu sendromu anımsatıyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir