Alerjik astımda ilaç tedavisi

Alerjik astımda ilaç tedavisi

Astım ilaçlarının boy kısalığı yaptığı doğru mudur?

Günümüzde solunum yolundan uygulanan kortizonlu astım ilaçları olası yan etkileri konusunda çok ayrıntılı ve kapsamlı çalışmalara tabi tutulmuştur. Bu çalışmaların sonuçları ışığında, eğer uygun doz ve teknikle uygulanırsa sprey şeklindeki kortizonların büyüme geriliği yapmayacağını söyleyebiliriz. Burada uygun dozun altını çizmek çok önemlidir.

Astım ilaçları içindeki kortizon mikrogram yani tablet veya iğne kortizon dozunun yaklaşık binde biri dozundadır. Bronş içine solunan ilacın genelde sadece yüzde 20’sinin kana karıştığını, emilen miktarın da vücuttan çok hızlı uzaklaştırıldığını biliyoruz. Burada size bir doz aralığı vermeyeceğim, çünkü yan etki açısından güvenilirlik kullanılan kortizonun cinsine, aletin tipine ve doza göre değişir. Bu noktada çocuk alerjisi uzmanlarının tedavi protokolüne bağlı kalmak, önerilmedikçe doz ve kullanım tekniği değişikliğine gitmemek sizin için en doğrusu olacaktır.

Ancak yine de astım tedavisinde amacın en düşük doz kortizonla en iyi hastalık kontrolü sağlamak olduğunu bilmelisiniz. Tıp biliminde bildiğimiz bir şey var ki, o da hiçbir hasta için hiçbir durumun yüzde yüz geçerli olmadığıdır. Bu nedenle bu ilaçlar güvenli diye altta yatan probleme yönelmeksizin sadece ilaçla tedavi yoluna gitmek de doğru olmaz. Gerektiği yerde hastalığı hızla kontrol altına almak ve yine hızla ilacı kesmek yolunda kökten çözümlere gitmek gerekir.

Bu yönde çocuğun kortizona ihtiyacını azaltmak için dış uyaranlara karşı önlem almak birinci öncelik olmalıdır. Alerjik olunan madde başta olmak üzere sigara, keskin koku, rutubet gibi alerjiye özgü olmayan uyaranlar ve doğrudan alerjik olunan maddeden olabildiğince uzak durulması kortizon gereksinimini azaltır.

Öte yandan, iyi kontrol edilmeyen astımın, kronik hastalığa bağlı büyüme geriliğine neden olabileceğine de değinmek isterim. Koruyucu tedavi almayan astımlı çocuklar gece uykusunu huzursuz geçirirler. Öksürük krizlerine bağlı olarak gece uykuları defalarca bölünen çocuk deliksiz, sağlıklı bir uyku uyuyamaz. Oysa çocukların büyümesini sağlayan ana hormon olan büyüme hormonu, gece uykuda salgılanır. Gece uykusunu iyi almayan çocukta yeterince büyüme hormonu salgılanamamasına bağlı büyüme geriliği olabilir. Bu nedenle sanılanın aksine gerektiğinde uygun doz ve teknikle kortizonlu da olsa ilaç tedavisiyle hastalığın atak geçirmeyecek şekilde kontroi altına alınmasının çocukta büyümeyi hızlandırması bile mümkündür. Bunun yanı sıra, astım atakları veya yaşanan kronik nefes darlığı tedavi edilmezse vücutta devamlı bir oksijensizlik durumu yaratabilir. Kronik oksijensizliğin de vücutta büyümeyi etkilediği bilinmektedir. Klsacası, astımın da tedavi edilmediğinde büyüme geriliğine yol açan bir hastalık olduğunu unutmamalıyız.

Çocuk astıma bağlı sıkıştığında atağı rahatlatmak için iğne veya tablet kortizonun 5-7 gün arasında kullanılması gerekir. Kortizon fobisi nedeniyle sprey veya buhar şeklindeki kortizonlu ilacı kullanmayıp çocuğun atak geçirmesine izin verilmesi zorunlu olarak tablet veya iğne kortizonun sık kullanılmasıyla sonuçlanır. Bu tür uygulamaların yılda birden fazla yapılması gerçekten de kortizona bağlı boy kısalığına neden olabilir. Bu bağlamda kortizon tableti veya iğnesi gerektiren astım ataklarının önlenmesi açısından çocuk hasta olmadığında da düşük doz kana karışmayan inhaler kortizonlu ilaçların devamlı kullanılması kortizonun yan etkilerinden korur. Düşük dozlu sprey ilacı kullanmayalım derken çok daha yüksek dozda tablet ya da iğneye mahkûm olabileceğimizi unutmamalıyız.

Bu anlamda hasta ve hasta yakınının takipten sorumlu hekime güvenmesi ve önerilen tedaviyi harfiyen uygulamasının önemine bir kere daha değinmekte fayda var.

Çocuklarda astımın tedavisinde ilk planda, çocuk alerjisi uzmanı kontrolünde dozu ve tekniği ayarlanmak kaydıyla, uygun ilaçlarla atakların önlenmesi birinci tedavi hedefi olmalıdır, ilaçların üçer aylık dönemlerde düzgün kontrollerle ayarlanması ve hastalık iyiye gittikçe uygun bir şekilde kortizonun dozunun azaltılması ve kesilmeye çalışılması gerekir.

Eşzamanlı olarak hastanın altta yatan alerjisine yönelik dilaltı aşı tedavisine uygun olup olmadığı değerlendirilmeli ve en kısa sürede ilaçla beraber aşıya da başlanmalıdır. Aşı tedavisi etkisini gösterdikçe ilaç tedavisi yavaş yavaş azaltılarak kesilmeye çalışılmalıdır. Bu sabır ve disiplin gerektiren bir süreçtir. Altta yatan alerji, dilaltı aşıyla tedavi edilmeden kortizon kesildiğinde hastalığın yeniden alevlenmesinin neredeyse kaçınılmaz olduğu unutulmamalıdır.

Astımda kullanılan kortizonlu spreyler bağımlılık yapar mı?

Astım tedavisinde kullanılan spreylere, hastalığı kontrol altında tutmak için başvurulur. Çocuk bu ilaçlara gereksinim duyduğu için önerilir. Bağımlılık söz konusu değildir. Ancak alerjiye bağlı kortizon gereksinimi devam ederken ilaç kesilirse hastalık yine su yüzüne çıkacaktır. Bu durum genellikle aileler tarafında yanlış olarak ilacın bağımlılık yaptığı şeklinde yorumlanır. Ancak gerçekte problem solunum yoluyla alınan kortizonlu ilacın hastalığı baskılaması, kökten çözmemesidir.

Astım ilaçları kilo yapar mı?

Astım ilaçlarının içindeki kortizon uygun dozlarda kullanıldığında çocukta kilo yapmaz. Ancak tedavi öncesi kronik hastalığa bağlı iştahı olumsuz etkilenmiş çocuk tedavi oldukça iştahının normale dönmesi sonucu bir miktar kilo alabilir.

Bunun ötesinde tedavisiz bırakılan astım, çocukta hareketle, terlemeyle gelen öksürük krizlerine ve nefes darlığına neden olur, ister istemez atak gelmesin diye çocuğun kendisi veya ailesi onun hareket etmesini önlemeye çalışır. Zorunlu olarak gelen bu hareketsizlik hali kortizon kullanılmamasına rağmen çocukta kilo artışına neden olur. Hareketsizlik kiloyu, kilolu olmak da astımı daha da fazlasıyla geri getirir.

Hastalığın doğası gereği astımlı çocuklarda yüzde 80 midede ref-lü olduğundan söz etmiştik. Çocuklarda astıma bağlı reflünün yüzde 50’si sessiz reflü şeklindedir. Diğer bir deyişle reflü olur ama belirti vermeyebilir. Astımlı akciğerde içeri giren hava dışarı çıkamaz. Akciğer bir balon gibi şişer ama sönemez. Bunun sonucu olarak akciğerin itmesiyle birlikte mide başını saran kasların bulunduğu diyafram kası aşağı itilir ve mide başı gevşer.

Mide başını tutan kaslar gevşeyince yemekleri hazmetmekte kullamları mide asidi içeride tutulamaz ve yukarı yemek borusuna kaçar. Çocuğun yemek borusu aside bağlı yanar, tahriş olur. Bu durum bazı çocuklarda iştahsızlık yaratırken bazı çocuklarda aşırı derecede iştahı açabilir. Aşırı iştahın nedeni, çocuğun mide bölgesindeki rahatsızlığı açlık olarak yorumlaması ve yiyerek gidermeye çalışmasıdır. Reflü ile astım birlikteliği ve bu durumun tedavisi ilerleyen bölümlerde daha ayrıntılı olarak anlatılmaktadır.

Astımlı çocukta kilo artışı nedenlerine devam edecek olursak, kortizon dozu yüksek tutulduğunda da çocukta bir miktar iştah artışı olabileceğini söyleyebiliriz. Ancak iştah eğer tadı güzel diye karbonhidrat ağırlıklı gıdalara yönlendirilmezse doğrudan solunum yolundan alınan kortizona bağlı kilo alımı olmayacaktır. Proteinden zengin, taze meyve sebze ağırlıklı bir beslenme planıyla hem astımın hem de reflünün tedavi edilmesi bu sorunu kökten çözecektir.

Özetle; solunum yolundan uygulanan kortizonlu ilaçlar uygun dozda kullanılırsa sanılanın aksine astımı tedavi ederek çocuğun aşırı kilo almasını önleyecek bir tedavi yöntemi olabilir.

İnhaler kortizona rağmen atak geçiren çocukta aranması gerekenler:

  • ilaç uygulanıyor mu?
  • ilaç tekniği doğru mu, ara fanus kullanılıyor mu, kaç nefes alınıyor?
  • Astımı kötüleştiren başka bir hastalık (reflü, sinüzit, bağışıklık yetersizliği) var mı?
  • Çevre şartları astıma uygun mu?

Kortizonlu astım ilaçları ne kadar süre kullanılmalı?

Hastalığın altta yatan nedeni tedavi edilene kadar astım ilaçlarına devam edilmelidir. Bu süre her çocuk için farklıdır, ilaçlar mutlaka bir çocuk alerjisi uzmanı kontrolünde kullanılmalı, hastalığın geçip geçmediğine doktor karar vermelidir. Anne ve babalar kendileri ilaç başlayıp kesmemelidirler.

Alerjik olmayan, yani alerji testlerinde pozitiflik saptanmayan astımlı çocuklarda sinüzit, reflü veya bağışıklık sistemi zayıflığı gibi alerji dışındaki nedenler araştırılmalıdır. Bu neden bulunduktan sonra ortadan kaldırılmaya çalışılmalıdır. Bazen bu çok kolay olmaz, çünkü bazı durumlar doğuştan gelen ve düzelmesi zaman alan problemleri kapsayabilir. O zaman elden geldiğince en az kortizonla hastalık alevlenmelerinin baskılanması ve çocuğun büyüyerek bronşlarının genişlemesinin beklenmesi gerekir. Alerjik olmayan astımın büyüdükçe geçme şansı vardır.

Alerjik zemini olan hastalarda durum farklıdır. Alerji büyüdükçe geçen bir durum değildir. O nedenle alerjik astım bronşiti olan her çocuğun en erken zamanda alerjinin şu an için tek kökten çözümü olan dilaltı aşı tedavisi açısından değerlendirilmesi gerekir. Dilaltı aşı tedavisi hastalığın atlatılmasına katkıda bulunur. Ne kadar erken yaşta başlanırsa tedavide başarı oranı o kadar yüksek olur. Aşı tedavisi devam ettikçe yavaş yavaş kortizonlu sprey ilaçlara gerek kalmaz ve ilaçlar zaman içinde kesilse bile çocuk atak geçirmez.

Ancak bunun çok karmaşık bir süreç olduğunu ve birçok dış faktörden etkilendiğini belirtmek gerekir. Örneğin, aynı aşı tedavisini alan bir çocuk evinde sıkı toz önlemi alındığı, sigara içilmediği ve reflüye uygun beslendiği için hastalığı kısa sürede atlatırken; diğer bir çocuk da ev önlemlerinin yeterli olmaması, beslenmenin düzeltilme-mesi gibi sebeplere bağlı olarak hastalığı atlatamayabilir. Bunun yanında alerjiyle birlikte görülen burun kemiği eğriliği ve buna bağlı sinüzit veya bağışıklık sistemi zayıflığı (immün yetersizlik) gibi ek hastalıkların varlığı da aşı tedavisinin başarısını etkiler. Öte yandan her çocuğun genetik yapısı gereği aynı ilaca aynı şekilde yanıt vermeyebileceğini de unutmamak gerekir.

Doğal olarak, çocuklarda alerjik astımda kortizonlu ilacın ne zaman kesileceği konusu dilaltı aşı tedavisinin, çevre ve beslenmenin düzeltilmesinin başarısına bağlı olduğu için bu konuda her çocuğa uyan net bir yanıt yoktur. Tedavinin ne kadar süreceği ve çocuğun ne zaman iyileşeceği sabit bir zaman aralığı içerisinde olmayacağı için ailelere bu konuda zaman verilemez. Ancak genellikle aşı tedavisine başlandıktan 1 -2 yıl sonra ilaç tedavisi kesilebilir. Aşının etkili olabilmesi için tedaviye son 1 -2 yıl çoğunlukla sadece dilaltı aşı şeklinde devam edilir.

Ağızdan kullanılan astım ilaçları

Bu grupta aktif olarak kullanılan antihistaminikler, montelukast etken maddeli bir lökotrien reseptör antagonisti ve teofilin etken maddeli ilaçlar yer alır. Bu gruptaki ilaçların astım ataklarını önlemedeki başarıları kısıtlıdır. Genellikle solunum yolundan alınan kortizonlu ilaçlara katkı amaçlı kullanılırlar.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir