Bir Kadının Evlenmeden Evlenmesi…

Bir Kadının Evlenmeden Evlenmesi…

Minicik, kırmızı ojeli bakımlı elleriyle, 38 yaşında genç bir kadın Burcu… Büyükada’daki “AŞK’a GEL Workshopu”ma katılmıştı. Kahverengi iri gözlerinden masumiyet okunuyordu. Ancak, güzel gözlerini arada bir “kötü kadın” olma endişesi gölgeliyordu. İyi evlat, iyi anne, iyi kız, cici kız hipnozları o kadar kuvvetliydi ki Burcu yıllardır içinde biriktirdiği ve yaşamını ona göre şekillendirdiği “iyi” kalıplarının etkisinde yaşadığının uzun süre farkına varamamıştı. Farkına vardığı kalıplarından soyunmaya ise çok büyük niyet etmişti. İyi, kime göre iyiydi? Eğer Burcu iyi ise kardeşi, annesiyle onun kadar ilgilenmediği için kötü müydü? Elbette değildi ama bu çelişkiler Burcu’yu, kendini ve davranışlarını sorgulamaya, mutsuzluğunun sebebini aramaya yöneltmişti.

“AŞK’a GEL Workshop’un ardından bireysel seanslarla çalışmaya başladık. Burcu’nun ilk belirlediği hedef, kendi düzeninde, kendine ait bir evde yaşamaktı. Artık annesinin hazırladığı kahvaltı yerine canının istediğini yemeyi, hafta sonlarını çoğunlukla annesiyle geçirmek yerine, kendi isteğinde ne varsa onu yapmaya niyet etmişti. Niyeti güçlüydü, inancı vardı; sadece eylemlerini biraz ağırdan alıyordu. Eve taşınma için yapılması gerekenlerde gereksiz ertelemeler yaptığının kendi de farkındaydı. Bu gibi durumlarda bahaneler hep hazır olur. Ya iş çok yoğundur ya da yapılması daha önemli şeyler vardır.

Evlilikte stres

Sahibi olduğu evden, kontratı bitince kiracısının çıkmasını istemek ilk eylemiydi. Çünkü Burcu, kendi evinde oturmak istiyordu. Henüz kontrat bitimine altı ay varken ve Burcu, belki de kiracı çıkmak istemeyecektir diye düşünürken basitçe yaptığı ilk eyleminden yani kiracısıyla yaptığı telefon görüşmesinden sadece iki gün sonra kiracısı arayıp yeni bir ev bulduğunu ve ay sonu taşınacağını söyledi. İster Evren deyin, ister Allah, ister melekler, sizin için hangisi ise yaşamda her zaman yanımızda olan ve her birimizi destekleyen güçle isteklerimizin bu kadar kolayca yerine gelmesi, Burcu’da şaşkınlık yaratmaktaydı. Şaşkınlığını üzerinden kısa sürede atan Burcu evinin boya badanası, temizliği için ağırdan da olsa harekete geçmişti. İki ay içinde boyası badanası yapılan, temizlenen, toparlanan ev için eşya almaya ve yerleşmeye gelmişti sıra… Mobilyalara bakıp beğense de satın almak için Burcu’yu bir şey engelliyordu. Zihnindeki düşünceler erteletiyordu taşınmayı. Öncelikle de annesinin tepkisi onu engelliyordu. Anneme ne diyeceğim? Taşınacağımı nasıl söyleyeceğim? Cevaplarını bir türlü içine sindiremediği sorulardı. Bu gibi durumlarda kişinin kendini daha rahat hissetmesi ve asıl söylemek istediklerini ifade etmesi için mektup yazması çok işe yarar. Duygular dile gelip kâğıda dökülünce doğal bir rahatlama gelir kişiye… Her ne konuda olursa olsun birine söylemek istedikleriniz varsa öncelikle kâğıda dökün düşüncelerinizi, duygularınızı… Bazı şeyleri söylemenin algınızda kolaylaşmaya başladığını göreceksiniz. Aynı Burcu’nun yaptığı gibi… Ancak, yazarken Burcu annesine ne söyleyeceğinden çok, evlenmeden evden ayrılmanın kötü kadın olmakla eşdeğer olduğuna inandığını itiraf etti. Bu inanç, annesinin epey etkilenerek izlediği bazı Türk filmlerinden ve kolektif bilinçten yadigârdı.

Kendi düzenini kurmak, kendi evinde aileden ayrı yaşamak ne büyük bir tabu hala bazıları için “Kızını dizinin dibinden ayırırsan ya davulcuya ya zurnacıya kaçar.” bizim kültürümüzün deyimi. Şimdiki davulcuların, zurnacıların dünyanın en iyi müzisyenleri olduğu bilinse herkes kızının bir müzisyenle birlikte olması için elinden gelenin en iyisini yapar belki de…

Burcu hipnozlarından uyanıp, annesine onu çok sevdiğini, ancak kendi düzeninde yaşamanın kendisini büyüteceğini, böylece bir evin sorumluluğuyla birlikte kendi yaşam sorumluluğunu almak istediğini söyledi ve evine taşındı. Şimdi annesiyle iki arkadaş gibi daha yakın bir ilişki içindeler ve arada komşuculuk oynuyorlar. Unutmadan, Burcu’dan ilham alan ve annesiyle birlikte yaşayan erkek arkadaşı da Burcu’yla birlikte bir yaşam kurmak için harekete geçti. Bundan daha güzel ne olabilir ki… Siz özgürleşince istedikleriniz de size doğru, zahmetsizce akar… Sevgiyle…

Ebeveynler küçük kızlarım büyümemiş küçük kızlar olarak görmeye devam ettikçe, onların yetişkin kadın bedenlerinde ergen davranışlar sergilemelerine, böylece de sağlıklı kadın erkek ilişkileri kuramamalarına sebep oluyorlar.

Sevgili ebeveynler ve ebeveyn adayları, çocuklarınızın yetişkin bir kadın ve erkek olduğunu görme zamanı çoktan gelmiştir belki de… Görmeyi seçen anne babalara minnetle…

Evlenmeden Evlenmeyi yürekten desteklemeniz dileğiyle…




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir