Dünya Ülkelerinin Yemekleri

Dünya Ülkelerinin Yemekleri

Yerel mutfaklardan çıktılar, zamanla tüm dünyaca bilinir oldular. Hepsinin ayrı bir tarihsel öyküsü var. Bazısı sadece kendi ülkesinde yeniyor, pizza ve dondurma gibileri ise dünyanın dört bir tarafında çok yaygın olarak tüketiliyor.

“YİYECEK aşkından daha gerçekçi bir aşk yoktur”. Bu sözler, İrlandalı oyun yazarı George Bernard Shaw’a ait. Kendisi Nobel ve Oscar gibi iki büyük ödülü de alabilen tek kişi olduğundan sözlerine kulak vermek gerekir. ABD’nin ünlü televizyon kanalı CNN, bu sözlerden yola çıkarak dünyanın en lezzetli, en popüler, en çok tüketilen yiyeceklerini belirledi. Bunları Michelin yıldızlı ünlü restoranlarda bulamazsınız. Dünya neler yiyor, birlikte bakalım…

PİZZA (İTALYA)

Bütün dünyada bir numara. İtalya’nın Napoli kentinin icadı. Herkes pizza yapabilir. Ama Napolililerin katı kuralları var. Hamur elde yoğrulacak. Yüksek kaliteli un ve peynir kullanılacak. Üç çeşit domates olacak. Üzerine deniz tuzu serpilecek. Odun yanan fırında pişirilecek. Pizza adı, Latince “mayalanmış hamur” anlamında “pitta”dan geliyor.

ÇİKOLATA (MEKSİKA)

Dünyanın en çok yenen hamur işi, pizza ise tatlısı da çikolatadır. Kakao ağacının çekirdeklerinden yapılır. Bin kadar çekirdekten bir kilo kadar çikolata çıkar. Sadece ABD’de her saniye 45 kilo çikolata tüketildiği tahmin ediliyor. Meksika’ya mal edilmesinin sebebi, bu ülkede yıllar önce yaşayan Mayaların çikolatayı içecek olarak tüketmeleridir.

HAMBURGER (ALMANYA)

Almanların bütün dünyaya fast-food armağanı. İçi köfteden olur. Ama tavuk eti veya sebze kullanıldığı da olur. Adı ülkenin ikinci büyük kenti Hamburg’dan gelir. Hamburg’a “Hamburger” de denmektedir. Frankfurt’a “Frankfurter”,Wien”e (Viyana) “Wiener” dendiği gibi. Ama bu adı Almanlar değil, Amerikalılar yakıştırmış.

BALIK/PATATES (İNGİLTERE)

İngiltere’ye gidenler, “Fish ‘n’ chips”i duymamış olamaz. Galeta ununda çıtır çıtır kızartılmış balığın yanında yine kızartılmış patatesle servis edilen bu yemek, en pratik, en doyurucu, en lezzetli öğündür. Yanında garnitür olarak hiçbir şey verilmez. 1860’lardan beri İngiltere’nin bir numarasıdır. Tahtını hiçbir yiyecek devralamaz.

HUMUS (ORTADOĞU)

Ortadoğu mutfaklarının en yaygın, en sevilen, en besleyici yemeği. Aslında meze desek daha doğru. Bildiğimiz nohut. Zeytinyağı, limon suyu, sarımsak, tuz, kırmızı, biber ekleyerek enfes bir yiyecek oluyor. Tahin de eklenebiliyor. Mısır cipsi ya da pita ekmeğiyle yeniyor. Çok farklı tariflerde humuslar hazırlayabiliyorsunuz.

PARMESANLI TAVUK (AVUSTRALYA)

Dürüst Aussie’ler (Avustralyalılara böyle deniyor) bile bunun İtalyan işi olduğunu itiraf ediyor. Ama Avustralya usulü bu tavuk yemeğinin en önemli özelliği parmesan ya da mozarella peyniri ile pişirilmesi. Bunun için tavuğun göğüs filetosu kullanılıyor. Domates sosu, baharat, sarımsak, salatalık, brokoli ve havuç da katabilirsiniz.

ŞİŞ KEBAP (ORTADOĞU)

Bir şişe etleri geçirin. Çeşni olsun diye aralarına domates ve biber de ekleyin. Mangalda ızgara yapın. Tavuk ya da etli balıklardan parçalar da koyabilirsiniz. Pirinç pilavı ya da diğer sebzelerle birlikte doyurucu, enfes bir yaz yemeği (Bunları zaten biliyoruz. Ama CNN’in anlatım biçimi böyle).

FRANSIZ TOSTU (HONG KONG)

Fransız icadı yumurtalı ekmeği, neden Hong Kong’a mal etmişler acaba? Tost ekmeği dilimlerini, kenarlarını kesip alarak yumurta bulamacına batırıyor ve kızartıyorlar. Tereyağı ile yumuşatıldıktan sonra lezzeti reçel, bal, meyve ya da değişik şuruplarla zenginleştirebi-lirsiniz. Bujezzete, “kayıp ekmek” (pain perdu) de deniyor.

MARZİPAN (ALMANYA)

Almanların, hatta yabancıların deli olduğu bir lezzet. Şeker ya da balın bademle karıştırılmış hali. Bazen çikolata ile de kaplanıyor ama bademin lezzeti yetiyor da artıyor. Lezzeti artırmak için badem yağı da karış-tırılabilir. Fakat taklitlerinden sakınmalısınız. Badem esansı ile yapanlar da var. Nasıl mı anlayacaksınız? Fiyatından.

TACO (MEKSİKA)

Taze, el yapımı tortilla’lar, küçük küçük parçalara ayrılmış ızgara etle dolduruluyor. Yağ ve deniz tuzu ilave ediliyor. Salça, soğan, may-danozla süsleniyor. MeksikalIlar, sabah, öğle, akşam her öğünde taco yiyorlar. Turistler de meraklı. Taco yemeden ülkeden ayrılırlarsa kendilerinde eksiklik hissediyorlar.

TAVUKLU PİLAV (SİNGAPUR)

Yoksa mis gibi tavuklu pilavımızı Singapur’a mı kaptırdık? Kaynatılan ya da buharda pişirilen tavuk etleri, yağlı pirinç pilavı üzerinde servis ediliyor. Tavuğu kızartmak da mümkün. Bizden farklı olarak tabak, salatalık dilimleriyle süslenebiliyor. Soya sosu, sarımsak, baharat, zencefil tozu da isteğe bağlı olarak eklenebiliyor.

PAELLA (İSPANYA)

Ne kadar kabuklu deniz hayvanı varsa bir tencereye atın. Pirinç kokulu otlar, tuz ve yağ da ekleyip kaynatın. İspanya’nın Arap etkisinde kaldığı yıllardan türedi. Arapça “kalan yemekler” anlamında “bakiye”nin İspanyolca’ya uyarlanmış hali.

PASTEL DE NATA (PORTEKİZ)

Bir tür kremalı kek. Yumurta, şeker ve sütün karışımından yapılıyor. Ama tam tarifi vermek imkansız. Çünkü tarifi, 200 yıldır saklanan bir sır. Portekizlilerin çok beğendiği, kahvaltıda bile yediği bu tatlı, keşişlerin icadı. Yumurtanın akım elbiselerini beyazlatmak için kullanırken sarısını da böyle bir tatlı için ayırıyorlarmış.

DONUT (ABD)

Amerika’ya özgü bir kek sanılmakla birlikte Hollanda’da icat edildi. îlk adı “yağ keki” idi. Çünkü bol kızgın yağ içinde kızartılıyordu. Amerika’ya göç eden HollandalIlar tarifi de getirmiş oldular. İlk donut’larda delik yoktu. 1847’de orta kısmın fazla ıslak kaldığını fark eden kaptan Hanson Gregory bugün aşina olduğumuz deliği açtı.

PATATES CİPSİ (İNGİLTERE)

Rivayet odur ki ABD’de bir aşçı, patates kızartmasının kabalığından şikayet eden bir müşterisine kızar ve patatesi kağıt gibi keserek kızartır. Müşteri bunu çok sever. Patates parçalarına da odun yongasına benzetilerek cips (chip) denir. Yıl 1853. Oysa İngi-lizlerin 1817 yılında çıkmış patates yemekleri kitabında cips tarifi de vardır. O zaman icadı İngilizlere mal etmek gerek.

LAZANYA (İTALYA)

İşte bir İtalyan klasiği. Pizzadan sonra en çok yenen ikinci yemek. Tabaka şeklinde yapılmış makarnaların arasına peynir, domates sosu ya da ragu (etli sos) konuyor. Sakın ola ki İtalya’da “lasag-na” diye sipariş vermeyin. Çok kızarlar. Onlara göre yemeği çoğul (lasagne) olarak telaffuz etmek gerekir. Kelime mi? Yunanca “sac ayağı” demek.

PİRUHİ (POLONYA)

Un, yumurta, peynir, yağ, et suyu, cevizden yapılan bir tür mantı. Üzerine eritilmiş yağ ile ekşi krema dökülür, kızarmış soğan ve maydanoz serpilir. Mantının içine Alman lahana turşusu (sauerkraut) ve patates de konabilir. Doğu Avrupa’da çok yaygın olduğundan yöresel olarak et, mantar, ıspanak kullanıldığı da olur.

KRUVASAN (FRANSA)

Daha çok kıta Avrupası’nm otellerinde gördüğümüz “Continental” kahvaltıların olmazsa olmazıdır. Kat kat hamur ve kat kat tereyağı kalıbının, defalarca katlanmasıyla yapılır. Sade ya da marmelatlı olabilir. Fransızlar yanında mutlaka kahve içerler. Donmuş olarak da satın almak mümkündür. Ortaçağ’dan beri yapıldığı ileri sürülür.

MASALA DOSA (HİNDİSTAN)

Dövülerek toz haline getirilmiş pirinçten yapılan bir krep. Çıtır çıtır. Patates püresiyle, mercimek tabanlı soslarla, domatesle, turşuyla, baharatlı salçalarla, bir lezzet patlaması. Uzun süre tok tutuyor. Hem de çok ucuz. Bir milyar 325 milyon Hintli güne bu kreple başlıyor desek yanlış olmaz.

TEREYAĞLI PATLAMIŞ MISIR (ABD)

Patlamış mısırı kim sevmez? Mısır tanelerinin ısı etkisiyle patlayıp bembeyaz olması, tam bir doğa mucizesidir. Patlamış mısır, çikolatalı, çedar peynirli, karamelalı olarak da tüketilebilir. Amerikalılar, tereyağma bulayıp yemeyi severler. Eskiden sinemaların en gözde atıştırmalığıydı. Şimdi evlerimizde televizyon karşısında yiyoruz.

RENDANG (ENDONEZYA)

Sığır eti, Hindistan cevizi sütünde yavaş yavaş kaynatılır. İçine, limon, acı biber, sarımsak, zencefil, baharat, zerdeçal eklenir. Yağ kullanmadan, etin kendi suyunda birkaç saat kaynaması beklenir. Sonunda ortaya son derece yumuşak bir etle olağanüstü bir lezzet çıkar. Bazı EndonezyalIlar kaynama işlemini bütün gece sürdürürler.

FAJİTA (MEKSİKA)

Taco’ya benziyor. Izgarada kızarmış et parçalarını tortilla’ya sarıyorsunuz. Kırmızı et yerine tavuk ya da deniz ürünleri de kullanabilirsiniz. Fajita, İspanyolca’da kemer anlamına gelen “faja” kelimesinden türetilmiş. Burada amaç, yiyecekleri tortilla ile kemer gibi sarmak. Tor-tilla olmasaymış Meksika mutfağının hali ne olurmuş?

DONDURMA (KÜRESEL)

İnsanlık tarihi kadar eski bir tatlı. Önceleri ezilen meyveler veya bal, karla karıştırılıp yenirmiş. Eski Roma’da imparator Neron’un böyle dondurmaları çok sevdiği biliniyor. Satışı kolay olsun diye dondurma külahı da 1904 Saint Louis Dünya Fuarı’nda icat edilmiş. Bugün dondurmanın sadece ABD’de 191 tarifi mevcut. En sevilenleri çikolatalı ve vanilyalı olanlar.

PEKİN ÖRDEĞİ (ÇİN)

Beyaz renkli evcil bir ördek ırkı. Ördek fırında bütünüyle kızartılır. Pişmesi uzun sürer. Derisi çıtır olur. Deriye sürülen sos, bir sırdır. Bazı müşteriler, etinden çok derisi için Pekin ördeği sipariş eder. Masaya bütün olarak getirilse de aşçı tarafından dilimlenmelidir. Yenirken de üzerine tatlı bir sos dökülür. Yanında soğan da iyi gider.

SUŞİ (JAPONYA)

Japonların çok sevdiği ve dünyaya da sevdirdiği, çiğ balık ve sirke/şeker karışımıyla yumuşatılmış çiğ pirinçten ibaret yiyecek. Değişik adlarla çok çeşidi ve garnitürü olmakla birlikte geleneksel olanı, sadece balık ve pirinçtir. Yosuna sarılmış olarak servis edilir. Japon hardalı olarak da bilinen wasabi sosu olmadan suşi tamam sayılmaz. 18’inci yüzyılda Edo’dan (bugünkü Tokyo) yayılmaya başladı.

Alev Rigel




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir