Daha büyük ilişki kazanımları için, dokunmanın gücünü keşfet

Daha büyük ilişki kazanımları için, dokunmanın gücünü keşfet

Daha büyük ilişki kazanımları için, dokunmanın gücünü keşfet.

Uzun süreli ilişki yaşayan ortalama bir çiftin şehvet grafiğine bir bakalım…

İlk zamanlarda büyüyen samimiyet ve doymak bilmez istek duygusu, grafiğin en tepesinde yer alır. Daha sonraları ise yenilik yerini aşinalığa bıraktıkça, kademeli olarak bir düşüş yaşanır. Libidoyu düşüren sağlık sorunları yaşamak, bebek sahibi olmak gibi etkenler de eklenince, sekse ara verilen dönemler olabilir. (Hatta bazılarının şaka yollu söylediğine bakılırsa libidomuz düğün pastasını yediğimizde düşmeye başlıyor!) Cinsel yönden sorun yaşamayan bir çift olsanız da ilk günlerin ilişki sıklığı ve yoğunluğuna asla geri dönemezsiniz. (Evet, biz de şu an iç çekiyoruz!)

Bağlılık içeren ilişkilerde tutkunun zamanla azaldığı, araştırmacılar tarafından belgelenmiş durumda.

Aynı araştırmacılar, bu azalmanın her zaman karşılıklı olmadığını; çiftlerden birinin libidosunun daha düşük olması durumunda da sorunun sadece yatak odasıyla sınırlı kalmadığını belirtiyor. Bu durumda ilişkideki cinsel tatminsizlik; çatışma, dengesizlik ve mutsuzlukla ilişkilendiriliyor.

Yine de birçok çift, mutlu bir ilişki yaşarken bir yandan seks hayatlarını oldukça tatminkâr biçimde sürdürebiliyor. Nasıl mı? Sosyal psikologlar, arzu zincirindeki eksik halkanın “çiftlerin birbirlerinin cinsel ihtiyacını karşılama isteği” olduğuna inanıyor.

Konuş Onunla

Partnerin seni sinirlendirecek bîr şey mi yaptı? Onunla konuşmak yerine soğuk tavırlar sergileme. Soğuk tavırlar çiftlerin arasındaki yakınlığı etkiliyor ve ilişkideki tatmin duygusunu azaltıyor.

Ortak Motivasyon

Ortak motivasyonunuz, birbirinizle çeliştiğiniz durumlarda dahi birbirinizin isteklerini karşılamak olsun. Bunun çeşitli yollan var: Mesela partnerinin yeni işi nedeniyle başka bir şehre taşınmanız ya da onun Italyan mutfağı sevmesine rağmen sen istediğin için Japon restoranına gitmeyi kabul etmesi gibi. Dalhousie Üniversitesi’nden Psikoloji Uzmanı Dr. Amy Muise, “ilişkilerinde ortak motivasyona sahip olan çiftler, birbirlerinin ihtiyaç duyduğu şeylere dikkat eder. Ve bu ihtiyaçları -karşılığında eşdeğer bir şey elde etmeyi düşünmeden- karşılamayı hedefler” diyor ve ekliyor; “Böylelikle çiftler fedakârlık yaptıklarında kendilerini daha iyi hisseder ve bu durum onları birbirleri hakkında pozitif düşünmeyeiter.”

Bilim Nediyor?

Muise ve meslektaşlar; yaptıkları bir araştırmada çiftlerin seks arzuları farklı seviyelerde olsa dahi ortak motivasyonun sevişme kararı üzerindeki etkisine odaklandılar. Araştırmacılar, 700 kişiden fazla katılımcının yer aldığı üç çalışmada, deneklerden eşlerinin sevişmek istediği ama kendilerinin istemediği en son zamanı dikkatlice düşünmelerini ve bu durumda ne hissettiklerini ve yaptıklarını hatırlamalarını istedi. Başka bir araştırmada ise çiftlerden üç hafta boyunca her gün, o gün neden sevişmek istedikleri ya da istemedikleriyle ilgili bir anket doldurmaları istendi. Ayrıca sevişmek istedikleri günlerde, seksin ardından tatmin olup olmadıkları ve genel olarak ilişkilerinden memnun olup olmadıkları da soruldu.

Personality and Social Psychology Bulletin’de yayımlanan bu araştırma, özünde daha paylaşımcı olan çiftlerin sevişme olasılıklarının -arzu düzeyleri farklı olsa dahi- daha fazla olduğunu ortaya koydu. Çünkü çiftler birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılama isteği ile hareket ediyor. Bu, adeta “bitse de gitsek” diye geçen bir seks seansından çok daha fazlası anlamına geliyor. Çünkü araştırmaya göre daha az istekli olan partnerler de seviştikleri için mutlu oluyor. Muise, “Çünkü başta istemeseler bile, başladıktan sonra isteksizce sevişmiyorlar” diyor ve ekliyor; “Partnerinin ihtiyacını karşılamak için motive oluyorlar ve bunu yapmak, iyi hissetmelerini sağlıyor. Ayrıca kendileri ve ilişkileri hakkında da daha iyi hissediyorlar.” Takım olmanın verdiği güç mü desek?

Sadece Yapın

Daha önceki dönerncfe yaptığı bir çalışmada Muise, çiftlerin ortak cinsel motivasyona sahip olmasının arzunun korunmasını sağladığı için uzun vadede çok önemli olduğunu ortaya koymuş: “Birbirinizin ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandığınızda sevişme olasılığınızın artması, muhtemelen daha keyifli seks deneyimi yaşamanıza ve birbirinizi daha çok arzulamanıza neden oluyor.”

Bulgular ayrıca, bazı evlilik terapistlerinin yıllardır libido uyumsuzluğu yaşayan çiftlere verdikleri tavsiyeleri de destekler nitelikte: “Sadece yapın.” Evlilik Terapisti ve The Sex-Starved Marriage kitabının yazarı Michele VVeiner-Davis, sevişme isteğini eşine kabul ettirmeye çalışan, ancak başarılı olamayan insanlara yıllardır danışmanlık veriyor. Kendisi çarenin, seks isteği daha az olan tarafın, canı çok istemiyor olsa bile sekse davet edilmesinde bulmuş: “insanlar bu deneyimlerini anlatırken sürekli ‘Gerçekten hiç havamda değildim ama bir kere başlayınca kendimi iyi hissettiğimi fark ettim’ diyordu. Sonuç olarak iyi bir seks deneyimi yaşamış oluyorlar ve bu durum ilişkileri için uzun süreli bir fayda sağlıyor. Bu bir kartopu etkisi yaratıyor ve ilişkilerinde yaşadıkları sorunlar da birbiri ardına çözülüyor.”

Lütfen Benim İçin

Weiner-Davis, genellikle çiftlere yatak odasından ziyade günlük hayata odaklanmalarını tavsiye ediyor. “Sadece yapın” konsepti böylece tüm ilişki için genelleşiyor: Eşin akşam yemeği için ailesiyle bir araya gelmek istiyor diyelim. Ailesini çok sevdiğin de söylenemez… Ancak biriyle birlikte olmak bunu gerektirdiği için ailesi ile bir akşam yemeği yiyorsun. Ve bu aslında uzun vadede ilişkin (ve cinsel yaşamınız) için iyi bir adım.

Muise ise “Sadece yapın” mottosu hakkında aynı şeyleri düşünmüyor. Çünkü onun çalışmaları seksten ziyade seks için gereken motivasyona odaklanıyor. Yine de araştırması, doğru sebeplerle yapıldığı takdirde bunun faydalı olduğunu destekler nitelikte. “Çiftlere, birbirleri ile iletişim kurup ihtiyaçlarını söylemelerini öneriyorum. Çünkü insanın bilmediği ihtiyaçları karşılaması da mümkün olmaz” diyor. Tavsiyesi ise, seks istemediğin anlarda çok yorgun olduğunu düşünmek yerine, “Eğer sevişirsek eşim sevildiğini ve arzulandığını hisseder” diye düşünmen yönünde. Hatta sadece bu yazıyı birlikte okumak bile ortak “cinsel motivasyonunuzun” oluşması açısından faydalı olabilir. Muise, çiftlerin bu kavramdan, sadece ne olduğunu öğrenerek bile yararlanabileceklerine inanıyor.

CİNSEL İSTEK NEDEN AZALIR?

Cinsel Sağlık Uzmanı Dr. Deborah Bateson, “azalmış cinsel istek bozukluğu” adı verilen bu durumu açıklıyor…

“Partnerlerden birinin libidosu yüksekken diğerinin libidosunun düşük olması, kızgınlıklara, hayal kırıklığına hatta ilişkinin bitmesine bile neden olabiliyor. Erkek ya da kadında arzunun azalmasının nedeni çeşitli sağlık sorunları, yaşın ilerlemesi ya da cinsel ilişkide yaşanan zorluklar (vajinal kuruluk ya da ağrı gibi) olabilir. Fakat düşük olarak görülen libido aslında bir insanın “normal” seviyesi de olabilir. Ve bu durum, sadece kişinin kendisi ya da partneri için sorun olursa önem teşkil eder. Bazı çiftler, başkalarına göre düşük libido sayılabilecek bir durumu normal kabul ederek de hayatlarına mutlu bir şekilde devam edebiliyor. Cinsel arzunun azlığı, onlar için bir kayıp olmuyor.

Kadınlar için (aslında erkekler için de) önemli olan nokta şu: Kadınlarda cinsel uyarılma erkeklerden çok farklı olabilir. Örneğin istek, cinsel uyarılmadan önce oluşabilir. Bu da orgazmı getirir. Kadınlarda arzu her zaman yüksek olmasa da (evi temizlediğin, ütü yaptığın günlerde aklına sevişmek gelmese bile), ön sevişme ile oluşan uyarılma her şeyin yoluna girmesini sağlayabilir. Tabii bunun için eşinle başka bir probleminizin olmaması lazım. Birlikte zaman geçirebileceğiniz özel anlar yaratın ve bundan asla taviz vermeyin. Cinsellik uzmanlarının yazmış olduğu kitapları da okuyabilirsiniz.

Derleyen: Pınar Şera




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir