Ebru Şallı’nın yaşamına dair ayrıntılar

Ebru Şallı’nın yaşamına dair ayrıntılar

Yediği, içtiği hatta pişirdiği en merak edilen isimlerin başında geliyor Ebru Şallı. Yıllardır koruduğu formunu başta pilates olmak üzere sağlıklı beslenmeye ve iyi enerjiye bağlayan Şallı, 2017 yılında pek çok kadına ilham olmaya devam edecek. Küçük oğlu Pars ile birlikte hazırladığı yemek kitabı ve özellikle kadınları bikini bedenine hazırlayacak DVD’siyle yoğun gündemi olan Ebru Şallının yaşamına dair ayrıntıları da öğrendik.

Günümüzde sizce sağlıklı ve fit insan tanımı nasıl olmalı?

Bence sağlıklı ve fit olmanın tanımı sağlıklı beslenmek, içten gelen güzellik ve doğal enerji kavramlarını içermeli. Sağlıklı ve güzel beslenince insana aynı zamanda içten gelen güzel bir enerji de geliyor. Bu insanın yüzüne de, cildine de, vücuduna da yansıyor. Ve son olarak tabii ki hareket etmek kavramı da sağlıklı insan tanımının içine giriyor.

Hastalıkların artık düşünce boyutunda başladığı söyleniyor. Günümüzde sürekli kötü haberler alırken düşünceleri nasıl olumlu tutmalı sizce?

Güçlü yaşamak lazım, içimizdeki olumlu düşünceleri güçlü tutmamız gerekiyor. Çünkü birçok olumsuz şey yaşayabiliyorsun ve bu duygu-düşünceler hastalığa çevirebiliyor. Birdenbire hiçbir şey yokken grip olmak, öksürüğün ya da baş ağrısının başlaması bunlar gerçekten düşünceyle gelen rahatsızlıklar. Bizzat biliyorum, çevremden de görüyorum. Bunun için kesinlikle vücudumuzun çok daha fazla serotonin ve endorfin hormonuna ihtiyacı var. Dolayısıyla doğru nefes alımıyla spor, pilates ve yürüyüş yapmak ilk başvuracağınız şeyler olmalı bence. Kesinlikle buna çok daha fazla ihtiyacımız olduğu zamandayız.

Siz kötü hissettiğinizde yürüyüş mü yapıyorsunuz?

Evet, ormana gidiyorum. Doğayla baş başa kalmak, orada ağaçların renklerini, çiçekleri görmek, taze hava solumak, çok iyi hissettiriyor. Ormanda yürüyüş yapmak insanın havasını değiştiriyor, hayata farklı bakmayı sağlıyor. Bence kötü hissettiğimizde ilaçlara sarılmamalıyız. Başım ağrısa bile ilaç kullanmayan biriyim.

EN ÇOK MERAK EDİLENLERDEN BİRİ DE, EVDE YAPTIĞINIZ ŞEYLER NEDİR? EBRU ŞALLI’NIN DIŞARIDAN, MARKETTEN ALMADIĞI, EVİNDE KENDİ YAPTIĞI ŞEYLER NELER?

ilk olarak domates püresini söyleyebilirim. Domatesi muhakkak yazdan alıp rendeleyip, 10 kavanoz yaparım. Domates çorbası yapmak veya yemeklere koymak için kullanıyorum. Bildiğiniz üzere pişince domatesteki likopen yükseliyor. Püre haline getirdiğinizde likopen değeri çok daha yükseliyor. Kansere karşı önleyici etkisi olduğu için domates çok önemli, ailecek de seviyoruz. Şu an tabii pazardan alıp yedirmiyorum çocuklara. Reçeli dışarıdan almam, yoğurdu da muhakkak evde yaparım. Hem laktozsuz hem yağsız çok da güzel oluyor tadı. Daha lezzetli ve daha sağlıklı, içerisinde koruyucu şeyler de olmuyor. Zaten yaptığınız yoğurdu iki-üç gün içinde tüketmelisiniz. Şimdi keten tohumu, chia, cevizi kullanarak evde kendi ekmeğimizi de yapıyoruz. Bunları yapması bence gayet keyifli ve zevkli.

ARKADAŞLARINIZIN YEDİĞİNE İÇTİĞİNE KARIŞIR MISINIZ?

Sorarlar ama ben kimsenin keyfini kaçırmak istemem. Yemek yemek keyifli bir şey, damak zevkine hitap ediyor. Bir de insanların bir araya gelmesi, buluşabilmesi günümüzde artık bayağı organizasyon gerektiriyor. Kimse zamanını ayarlayamıyor, dolayısıyla paylaşılan anlar değerli. Ben evimde arkadaşlarımı ağırlamayı çok seviyorum. Onu yeme, bunu yeme gibi şeylerim yoktur, hiç de sevmem açıkçası. Keyifle herkes istediğini yesin ama arkadaşlarım bana sorar: “Sen bu aralar ne yiyorsun, kahvaltında şunu gördüm, yeni mi çıkmış?” gibi. Ben de yediklerimi, öğrendiklerimi paylaşıyorum, tavsiyeler veriyorum. Bazen de pilatese başlayacak bir arkadaşım “Ebru nereye gideyim, kimi önerirsin?” ya da “Çocuğumu tenise nereye göndereyim?” şeklinde soru sorabiliyor. Şimdi zaten yeni bir yemek kitabı hazırlıyorum,

2017 baharında çıkmış olur. Kitabı oğlum Parsla yapıyoruz, bütün tarifler hazır. Çocuk yemekleri ama sağlıklı, lezzetinden ödün vermeyen yaratıcı tarifler. Çünkü aynı şeyleri yemek çocuklar için inanın çok sıkıcı oluyor, bizler için de öyle değil mi? Çorbayı seviyorum ama hep aynı çorbaları içmek istemiyorum. O yüzden mutfakta yaratıcı yönümü kullanmaktan hoşlanıyorum. Ancak bir şey var ki mutfakta yemek yaparken kimseyi istemem yanımda. Çünkü konsantrasyonum bozuluyor. Çocukları ayrı tutuyorum, onlarla reçel, muhallebi gibi şeyler yapmaya bayılıyorum.

Baş ağrısı için ne yapıyorsunuz?

Pilates yaparım, nefes alıp veririm, uygunsa ormana atarım kendimi, dışarı çıkarım.

Sizin pek çok doğal formülünüz de var. Ağrılar için kullandığınız bir formülünüz var mı?

Ağrı için öyle bir şey kullanmadım açıkçası ama doğal yağlardan yararlanıyorum. Hem kokusunu hem de aromatik özelliklerini çok seviyorum. Mesela öksürük için mentollü kremlerin ayak altına sürüldüğünde kesinlikle çok iyi geldiğini deneyimledim. Kendime yaptığım gibi çocuklarıma da yapıyorum ve büyük faydasını görüyorum. Yatmadan önce ayağın altına bolca mentollü krem sürüp sonra bir çorap giymek, gece boyunca öksürüğü rahatlatıyor.

Kış aylarında hasta olmamak da bir başarı. Mutfağınızda baş tacı ettiğiniz ve çocuklarınıza da yedirdiğiniz şeyler neler?

Pembe greyfurt çok kullanıyorum, çok seviyorum. Çocuklar pek hoşlanmıyor tabii ki, ekşiliği var ama posalı bir şekilde günde bir tane tüketmek önemli. İçerisindeki vitamin ve mineraller gerçekten değerli, bol yararı var. Kış boyu kullanıyorum. Ayrıca cildi de güzelleştiren meyveler arasında. Bağışıklık sistemini de ayakta tutuyor. Ceviz her mevsim çok önemli, kışın özellikle Omega-3 açısından çok faydalı. Böreğin içine bile ceviz koyuyorum; bir şekilde çocukların yiyebileceği hallere getirmeye çalışıyorsunuz. Evet bazen çocuklar yemek istemeyebiliyor, böreğin içine bile toz haline getirip koyuyorum, o şekilde yiyorlar. Dediğim gibi çok faydalı, beyin için yararlı, spordan önce muhakkak üç tane yiyorum ki beyin kaslarını da harekete geçiriyor. Mutfağımda balığa da çok fazla yer veriyorum. Bir de avokadoyu öneriyorum, içinde o kadar değerli yağlar ve yağ asitleri var ki… Bu doğal yağlar hem cildimize, saçımıza hem de vücudumuza şifa katıyor. Çocukları da alıştırdım, haftanın iki günü salata şeklinde yediriyorum. Son olarak da nar. Antioksidan deposu narı tüketmenin tam zamanı, antiaging etkisi var, bağışıklık sistemini ciddi anlamda güçlendiriyor ve çok fazla miktarda C Vitamini içeriyor. Suyunu içmektense tane tane yemek daha faydalı. Çok değerli bir meyve.

Mutfakta yemek yapmayı seviyor musunuz?

Mutfakta zaman geçirmeyi çok seviyorum. Şimdi küçük oğlum Pars beni bekliyor, beraber portakal reçeli yapacağız.

Şu an aktif olarak hangi sporları yapıyorsunuz?

Hızlı yürüyüş ve içine tabii koşuları da kattım. Haftanın iki-üç günü 6 km’lik parkurumu yürüyorum. Kondisyonumu ayakta tutuyor hatta artırıyor, iyi hissettiriyor. Özellikle dışarıda ormandaysam çok iyi geliyor. Belli bir saatten sonra melatonin de salgılatıyor. Oksijeni vücuda alma kapasitesini arttırdığı için daha erken uyuyorsunuz. Gece 03.00’ten sonra dükkanlar kapanıyor yani “Seni bu kadar yenileyebiliyorum” diyor. Uyku çok önemli, vücudu, beyni, bedeni tamamen tamir ediyor. Mutsuz olduğunuz duyguları, durumları da tamir ediyor. Bence her gün başka bir insan olarak uyanıyoruz, buna çok inanıyorum. İnanın aynaya baktığımda küçük değişiklikler bile görüyorum kendimde.

Geceleri muhakeme yapar mısınız?

Yaparım, her gün insan farklı hissedebüiyor. Bir gün gelir saçını tararsın, bir önceki günkü gibi durmaz. Her günün yeni bir enerjisi var. Aslmda değişen sen değüsin, enerji değişiyor. O da senin yüzüne, gözüne, bakışına, vücudunun duruşuna, moraline, her şeyine yansıyor. O yüzden yeni güne, yeni enerjiye çok inanıyorum.

Ülkece kötü zamanlardan, sıkıntılardan geçiyoruz. İşte bu yüzden yeni güne umutla uyanmak istiyor insan. Dolayısıyla uyku yani tamir zamanında, insan gerçekten beyin ve beden olarak tamamen yenileniyor. Soma sabah uyandığında güzel bir kahvaltı yapmalı. Bence günün en önemli öğünü; kişi güne umutla başlayıp, güzel de bir kahvaltı yapıyorsa zorluklara karşı daha güçlü oluyor. Uyku ve kahvaltı tüm gün yaşayabileceği sıkıntılara karşı daha güçlü kılıyor insanı.

Bu arada son dönemde sosyal medyada hack’lenme olayları biraz canınızı sıkmıştı…

Tabii ki canımı sıktı, bir-iki hafta falan uğraştık. Ben de daha önce böyle şeyler yaşamadım, alışkın değilim ama herkesin başına gelebiliyor. Dünyada herkes yaşıyormuş, araştırıp bakınca gördüm. Sonuç olarak yaşandı bitti, yola devam etmeli.

Sosyal medyaya karşı sizde bir tedirginlik yarattı mı?

Esasında sosyal medyada özel hayatımı yansıtacak şeyleri kullanmıyorum.

Ben oradan pilates öğretiyorum, nefes öğretiyorum, öğünlerimi, yaptığım yemekleri paylaşıyorum, bazen çocuklarla birlikte yemek yaparken onları koyuyorum. Tamam belki evimin içinden bir görüntü koyabiliyorum ama sorun etmiyorum bunu. Güzel kullandığımı düşünüyorum. Şimdi duyduğuma göre Ebru Şallı kahvaltıları diye bir trend başlamış, ne güzel… Sosyal medya aracılığıyla insanlara ilham da oluyorum. Her gün yaptıkları egzersizleri bana yazıyorlar.

Geçtiğimiz yıl dağa gitmiştiniz ve karların üzerinde pilates yapmıştınız değil mi?

Nereye gitsem yapıyorum. Pamukkale’de yapmıştım, dünyadan insanlar izlemiş, çok büyük beğeni topladı. Pamukkale’yi tanıtıcı da bir video oldu.

Bakım ürünlerinize yenilerini eklediniz mi?

Vücut yağlarına önem veriyorum, şimdi avokado yağı ürettiriyorum. Doğal avokado yağını vücudunuza sürdüğünüzü düşünün, muhteşem bir his. Her ay mutlaka hamama da giderim. Toksinlerin atılması, gözeneklerin açılması yönünden önemli.

Eğer gözeneklerin kapalıysa dünyanın en pahalı kremlerini, en iyi yağlarını sürsen de fayda alamazsın. Günlük ve haftalık peeling’lerim var. Bence peeling temizliğin en önemli parçası, arınıyorsunuz.

Makyaj uzmanları bile işin yüzde 60’ı cilt temizliği diyor…

Çok doğru, kötü cilt makyajı göstermiyor, ne kadar cildi aydınlatmaya çalışsan da yorgun ifade oluyor. Bir de el ve ayak bakımına önem veririm. İlk şampuan çıkarttım, avokadolu saç bakım yağının ardından şimdi vücut yağı, el ayak bakımı hazırlıyorum. Koleksiyon genişliyor, daha fazla ürün yapmak istiyorum ama zaman alıyor. Çünkü içerisinde paraben olmasın, katkı maddesi az olsun, doğal olsun, kanseri tetikleyen hiçbir madde yer almasın diye uğraşıyoruz. Olabildiğince doğala gitmeye çalışıyorum çünkü dünya zaten o yöne gidiyor.

İnsanlar her anlamda hafiflemeye mi çalışıyor?

Evet çünkü fazla olan her şey negatif enerji barındırıyor. Paylaşmak da çok güzel bir duygu ayrıca çocuklara da bunu öğrettim. Her ay Beren’e ve Pars’a kendi oyuncaklarım elettiriyorum ve bu işlemi onlardan yapmalarını istiyorum. Sonra Beşiktaş Belediyesi geliyor evden alıyor. Çocukların arkadaşlarından da poşet poşet oyuncak topluyoruz, bazen de kıyafet. İlk zamanlar vermek istemiyorlardı sonra gelen fotoğrafları gösterdim: “Bak senin montunu giymiş, senin oyuncağınla oynuyor.” Fotoğrafları görünce vermek hoşlarına gitmeye başladı. Şimdi daha fazla vermeye başladılar. Fazla eşya hepsi negatif enerji; ne gerek var. Eksiği olan bir dolu insan var dışarıda, bırakın onlar yararlansın, yaşasın. Paylaşmazsan çoğalamazsın, ben buna inanıyorum. Ne zaman böyle bir şey yapsam hep daha fazlası gelmiştir bana. Tabii gelsin diye de yapmamak gerekiyor, içten yapmalı.

Önümüzdeki günler için yemek kitabı haricinde projeleriniz var mı?

Yeni DVD’im mart ayında çıkacak.

İsmi ne olacak?

“Fitkini”. Yani mayo bedenine girebilmek için sandalyeyle yapılan egzersizler sayesinde üç ayda yaza hazırlanabilecekler. Bel incelten, kalça toparlayan, bacak incelten, kol toparlayan egzersizler. Bir de omurilik felçlüeriyle güzel bir çalışma yapıyorum. Aslında yedi yıldır dernekle çalışıyorum, her hafta düzenli pilates yaptırıyorum. Buradan da duyurmak istiyorum, omurilik felçlisi olup, derneğe üye olmasalar dahi, bu ücretsiz derslere gelip katılabilirler. Dersleri her çarşamba Ataköy’de Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nde yapıyoruz. Dersler çok keyifli geçiyor, müthiş bir rahatlama oluyor. İsteyen yakınını da getirebilir. Sonuçta onların da spor yapabilmeleri gerekiyor, birçok fizyoterapistle çalışıyorlar ama daha fazla spora ihtiyaçları var. Sürekli oturdukları ve hareketsiz bir yaşama mahkum oldukları için hareket, nefes çok önemli.

Deran Çetinsaraç




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir