Kocasını Umursamayan Kadın Yoktur

Kocasını Umursamayan Kadın Yoktur

Umursamaz Olma

– Ama siz geçen hafta erkekler aşırı alakadan bunalırlar, demiştiniz. Ben o adımı çok sevdim.

– İşimize gelen adımları seviyoruz.

– Tamam, şaka yaptım, siz devam edin.

– Aslında kocasını umursamayan kadın yoktur, sadece umursa-mıyormuş gibi görünen kadın vardır. Kocasından beklediği alakayı göremeyen kadın, “Sen de benim umurumda değilsin…” havalarına girer ama aslında fazlasıyla umurundadır. Sadece kocasını cezalandırmak için öyle davranır.

– Açık konuşacağım, bunu ben de yapıyorum. O bana aldırmıyorsa ben ona hiç aldırmam. Umursamamak nasılmış, görsün bakalım.

kocasını umursamayan kadın yoktur

– Yalnız, bu umursamaz havalarla kocasını cezalandırmaya çalışan kadın, aslında kendini cezalandırır. Kocası kendinden uzaklaşacağı için, evin içinde iyice yalnızlaşır.

– Erkeklerde “itidal” diye bir şey yok ki. Her şey onların gönlüne göre olsun istiyorlar. Kendi canları istediğinde yakınlaşıyorlar, canları istemezlerse uzaklaşıyorlar. Mesela Ferhat’la bazen sohbet muhabbet çok güzel bir akşam geçiriyoruz. İçimde “Her şey yoluna giriyor galiba…” diye bir umut beliriyor; fakat ertesi gün veya birkaç gün sonra, o Ferhat gidiyor, onun yerine bana karşı lakayt bir adam geliyor. Evde benimle vakit geçireceğine, gereksiz şeylerle uğraşıyor. Ben de ona karşı öyle tavır alıyorum.

– Bu seninle değil, erkek psikolojisi ile alakalı. Erkeklerin çocukluklarında yaşadıklarından kaynaklanıyor. Erkek çocukları, iki yaşından itibaren, anneden farklı olduğunu, babaya benzediğini fark eder. Anneyi çok severler, yakın olmak isterler; fakat erkek gibi olmak için de anneye benzememek için anneden uzaklaşmaya çalışırlar. Erkek çocukları anneye bir yakınlaşırlar, bir uzaklaşırlar.

– Evet, bunu benim oğlum da yapıyor. Bazen gelip kucağıma yatıyor, gülüşüyoruz, oynuyoruz, bazen de ona sarılmak, onu sevmek istediğim zaman beni itiyor, “Ben artık bebek değilim, büyüdüm.” diyor.

– İşte bu medcezirler erkeklerin kadınlarla münasebetlerinde hep devam eder. Yani erkek, kadına yakın olmak ister, bu yakınlığa ve sevgiye ihtiyacı vardır; ama yakınlık uzadığında şuuraltında kadınlaşma korkusundan bir müddet kendini çeker, uzaklaşmış gibi görünür. Fakat bu kısa süren bir uzaklaşmadır. Gelgelelim kadın, erkek psikolojisini bilmez de o da erkekten uzaklaşırsa ipler kopmaya başlar.

– Oğlum için de bu kaide geçerli yani. Mesela, ben onu sevmek istediğim zaman benden kaçarsa fakat başka bir gün o gelip bana sarılınca, bu kez ben onu itersem aramızdaki mesafe artar, öyle mi?

– Tabii ki… Sen onu kendinden uzaklaştırırsan, o da bir daha kolay kolay sana yaklaşmaz.

– Oğlumun bana yakın olmak istediğini, benden kaçmasının bana nazlanmak olduğunu düşündüğüm için, o bana sarıldığında onu kendimden uzaklaştırmıyorum. Fakat Ferhat’la vaziyet aynı değil. Ben Ferhat’ı umursamıyormuş gibi yapıyorum ama o da benim umursamazlık içinde olmamı umursamıyor.

– Emin ol, yanılıyorsun. Umursanmayan erkek bunu gurur meselesi yapar, aldırış etmiyor gibi görünür ama çok fazla kırılır. Erkek kendi yaptığında kasıt olmadığı için kendi davranışını hata olarak görmez; ama karısının davranışında kasıt aşikâr olduğu için karı-koca arasına buz dağları girmeye başlar.

– Ne yapacağım o zaman?

– Her günün muhabbetle geçmesini bekleme. Eşin senden uzak durduğu zamanlarda “Benden uzaklaşıyor mu?” diye telaşa kapılmadan, onu boğmadan sabırla beklersen, kısa zamanda sana dönecektir. Dediğim gibi, kocanın sana karşı olan bu kayıtsız hâli geçicidir. Üstüne çok düşme ama tamamen bağlarını da kesme.

– Teşekkür ederim, bu hafta konuştuğumuz mesele beni rahatlattı. Ferhat’ın bana karşı değişen davranışlarını bir türlü çözemiyordum. Bir sevdiğini bir sevmediğini düşünüyordum, şimdi çok rahatladım.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir