Borç Çorbası mı Rus Çorbası mı?

Borç Çorbası mı Rus Çorbası mı?

DOĞU Avrupa’da yeni bir savaş patlak verdi. Bölge, bir çorba yüzünden birbirine girdi. Karmaşanın nedeni, bizde de bilinen Borscht (Borç veya Borş) çorbası. Pancar, lahana, patates, havuç, maydanoz, sarımsak, kuru soğan, domates veya salçası, et suyu ile pişirilen ve soğuk iklime karşı en iyi ısıtıcı, enerji verici besin olarak bilinen bir çorba.

Avrupa ağırlıklı yayın yapan televizyon kanalı Euronevvs’un haberine göre adı, pek çok bölgede Rus çorbası olarak geçen Borç’u, Ukraynalı mutfak şefleri de sahiplendi ve ülkelerinin kültürel mirasının bir parçası olarak kabul edilmesi için lobi faaliyetlerine başladı. Polonya, Slovenya, Romanya başta olmak üzere pek çok ülke halkının beğeniyle tükettiği bu çorbayı, ABD marketlerinde teneke konserveler halinde bulmak bile mümkün.

UKRAYNALI AŞÇILAR İSYANDA

Ukrayna’nın başkenti Kiev’de tanınmış bir restoranın sahibi olan Levgen Klopotenko şunları söylüyor: “Ukrayna dışında hangi yakın ülkeye giderseniz gidin restoranlarındaki menülerde Borç çorbasını görürsünüz. Yanındaki açıklamada da Rus çorbası olduğu belirtilir. Bu, inanılmaz. Çorbanın bizden çıktığını biliyoruz ve bu bizi öfkelendiriyor. Hakkımızı sonuna kadar arayacağız. Çorbamızı resmi olarak kaydettireceğiz. Ülkemizde, menüsünde Borç çorbası olmayan restoran yoktur, içindeki malzemelerle, pişirme yöntemimizle bu çorbayı o kadar çok yaparız ki, Borç Ukrayna ile özdeşleşmiştir.”

Geçen ay Kiev’de bir grup mutfak şefi, ellerinde Borç çorbası tencereleriyle Kültür Bakanlığı’na gitmiş. Bakanlıktan, Birleşmiş Milletler’e başvurmalarını istemişler. Ülkelerin kültürel miraslarıyla ilgili çalışmalar yapan Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO’dan (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) çorbanın kökeninin Ukrayna olduğunu resmi olarak onaylamasını talep etmişler.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DE YEMEK SIRASI

UNESCO, ilk kez böyle bir istekle karşılaşmıyor. Ellerinde kaynağını belirlemeleri gereken Fransız ve İtalyan mutfağından örnekler var. Hele pizzanın Napoli’ye mi yoksa başka yörelere mi ait olduğu konusu yıllardır netlik kazanmış değil. Teşkilatın uğraşmak zorunda olduğu gastronomi dosyaları o kadar fazla ki, Ukrayna Kültür Bakanlığı, mart ayında başvurusunu yapsa bile UNESCO, bu başvuruyu 2022 Aralık ayında incelemeye başlayabilecek.

Bu gelişmeler karşısında Rusya, sessiz kalmıyor. ABD’deki Rusya Büyükelçiliği’nden bir twitter mesajı gelmekte gecikmedi. Mesajda çorbanın, pek çok ülkenin ulusal yiyeceği olduğu, her ülkenin kendine göre bir tarifi olduğu vurgulandı. Bu mesajla yetinmeyen Rusya hükümeti, Borç çorbasının, Rus geleneksel mutfağının en sevilen, en ünlü çorbası olduğuna dikkat çekti.

Yine Klopotenko’ya kulak verelim: “Ben bir aşçı yamağı olarak Ukrayna yemeklerini ve mutfağını öğrenmeye başladığım yıllarda fark ettim ki, Ukrayna’da Ukrayna mutfağı diye bir şey yok. Her şeyi Sovyetler sahiplenmiş (Rusya, 1991’den önce Sovyetler Birliği idi). Bizi Ukrayna olarak bir araya getiren unsur da Borç çorbasıdır. Ukrayna, farklı ulusları barındırıyor olabilir. Herkes bu çorbayı farklı tariflerle pişirebilir. Ama Borç çorbası, Borç çorbasıdır.”

UKRAYNA’DA FESTİVALİ YAPILIYOR

Çorba aslında, yüzyıllardır süregelen bir tartışmanın konusu. Ukraynalı tarihçiler, Borç çorbasından söz edildiğini ilk kez 1548’de AvrupalI bir seyyahın yazdığı anılarda bulmuşlar.

Seyyah, Kiev’de bir pazar yerinde açıkta satılan çorbanın tadını çok beğenmiş. Seyyah daha sonra Moskova’ya kadar gitmiş ama bu çorbadan bir daha söz etmemiş. Ukraynalı tarihçiler, Moskova ve çevresine göç eden UkraynalIların, çorbayı bu topraklardaki insanlara tanıttığı görüşündeler.

Ukraynalı tarihçi Olena Shcherban, Borç adını Rusya ile birlikte anmanın tam bir saçmalık olduğunu belirtiyor. Çorba için şunları söylüyor: “Ben anne sütünden kesildikten sonra Borç çorbası içerek büyümüşüm. Her gün içiyormuşum. Şimdi ailem ve çocuklarım için de pişiriyorum.”

Shcherban, “Ne yazık ki UkraynalIlar, tarihlerini bilmiyorlar. Hele mutfaklarının kökeniyle ilgili hiç bir bilgileri yok. Fransızlar ve îtalyanlar kadar gastronomiye düşkün değiller. Biz, Sovyetler Birliği’ne bağlı bir cumhuriyet iken, diğer 14 cumhuriyet gibi, geleneksel mutfak ürünlerimiz de bir anda Sovyet yapımı haline getiri-livermiş.” diyor.

UkraynalIlar bu konuda oldukça azimli. Ülkenin merkezine yakın bir noktada bulunan Opishnya köyünde Borç çorbası festivali düzenliyorlar. Etkinlik, yedi yıldan beri yapılıyor. Aynı yerde bir de Borç Müzesi açılmış. Sloganları ise, “Borç bir sanat, bir kültür, bir lisan, Ukrayna’nın tarihi.”

DİPLOMASİDE MUTFAK SANATLARI

Dünya, çorbalı ilişkileri daha önce de gördü. Birbirine düşman olan ülkeler, aralarındaki buzun çözülmesine yardım edecek diplomatik yollar tıkandığında spor ve mutfağa yönelirler, ilk örneği, “mutfak tartışması”ydı. Kısaca “Ike” olarak tanınan ABD Başkanı Dwight Eisenhower, 1959’da Moskova’da düzenlenen Amerikan Ulusal Sergisi’nin açılışına katılması için yardımcısı Richard Nixon’ı göndermişti. Nixon sergide, Sovyetler Birliği Başbakanı Nikita Kruşçev ile buluştu. Nixon, Kruşçev’i, serginin Amerikan mutfağı bölümüne götürdü. Burada tezgah otomatik olarak yükseliyor, dolaplar bir düğmeye basılarak insan boyu seviyesine indiriliyordu. Her şey otomatikti. Nixon, ABD’de herkesin böyle bir mutfağa sahip olabileceğini söyledi. Oysa o yıllarda Amerikan evlerinin yüzde 60’ında işlevsel bir mutfak yoktu. Zenginler bile böyle bir mutfağı, fantezi olarak nitelemiş ve yaptırmaya yanaşmamıştı. Ama iki ülke arasmda buzlar erimişti. Nixon 1972’de, bu kez başkan olarak Çin’e gitti. Taraflar uzlaşma masasına oturmadılar. Masa tenisi (ping pong) müsabakaları izlediler. Çin ile ilişkiler de yumuşadı. Bu diplomasi o kadar tuttu ki, masa tenisi, 1988’de olimpiyat oyunlarına dahil edildi.

MAKSAT ÇORBA İÇMEK DEĞİL

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Günümüzde bile arası bozuk ülkeler, “Beraber bir çorba içelim” tekliflerinde bulunuyor. Amaç, dostluk değil. Son derece kârlı yabancı pazarları kazanabilmek. Mutfak ya da çorba üzerinden yapılan diplomasilere “yumuşak güç politikası” da deniyor. Bu politika üzerinden kültürel mirasların kime ait olduğuna dair sorunlar da çözülmeye çalışılıyor. İsrail ve Lübnan, humus (nohut), İtalya ve Çin, spagetti makarna sorunlarını yıllardır çözebilmiş değil. Avustralya ve Yeni Zelanda arasmda bile “Pavlova tatlısı” krizi var (Ünlü Rus balerin Anna Pavlova, 1926’da Avustralya ve Yeni Zelanda turnesine çıkmıştı. Yeni Zelanda’da kaldığı otelin şefi, “Dans etmiyor, sanki uçuyor” dediği Pavlova’yı o kadar beğendi ki, balerin kadar kırılgan ve narin bir tatlı yaptı. Adını da Pavlova koydu).

PEKİ KÖFTENİN KÖKENİ HANGİ ÜLKE?

Bizim de patlıcan musakka, yoğurt, cacık ve baklava başta olmak üzere pek çok lezzetimizi paylaşamadığımız Yunanistan’dan önce İsveç’le mutfak sorunlarımız vardı. “Demirbaş Şarl” olarak bildiğimiz İsveç Kralı XII. Kari, Bender’i ziyaret ettiğinde Osmanlıdan köfteyi öğrenmiş ve tarifini ülkesine götürmüştü (Bender, bugünkü Moldova. 16’ncı yüzyılda Osmanlı egemenliğindeydi). Bundan sonra iki ülke arasındaki resmi yemeklerde masaya hiç bir zaman köfte getirilmedi.

Rusya-Ukrayna çekişmesini biraz kurcaladığımızda Rusların sadece çorba üzerinde değil, pek çok üründe “sahiplenme” telaşı içinde olduğunu görüyoruz. Yedi çeşit yemek için de mücadele sürüyor. Bunların başında plav (pilav), dolma, şaşlık, bir tür krep olan “nolysnyky”, soğuk içilen Borç çorbası “kho-lodnik” ve patatesten yapılan Beyaz Rusya usulü pankek “draniki” de bulunuyor. Rusların büyük mücadele verdiği ve sahiplendiği yemeklerden biri de “Kiev usulü kızarmış tavuk.” Bakalım “Soup-er güç Rusya”, öncelik verdiği çorba (soup) savaşını kazanacak mı?

ALEV RIGEL




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir