Müzelerin Covid-19 süreci

Müzelerin Covid-19 süreci

BİR süredir Covid-19’un sektörlere, hayata, alışkanlıklarımıza etkilerini inceleyen haberler yapıyoruz. Bu süreçte UNESCO’nun verilerine göre, dünyadaki müzelerin yüzde 90’ı geçici olarak ziyarete kapandı; yüzde 13’ünün ise bir daha kapılarını açamama riski bulunuyor. Birçok müze yeni yönetim ve işletme modelleri geliştirmenin yollarını arıyor, öte yandan, açılma çalışmaları yapan müzeler sosyal hayata geçiş öncesi alınması gereken tedbirler üzerinde çalışıyor. Ziyaretçi kapasitesini düşürüp, hijyen ve dezenfeksiyon kurallarına dikkat ediliyor. Yeni normal dönemine müzelerin nasıl hazırlandığı, devam eden sergileri, ziyaret kapasiteleri ve alınacak önlemlerle ilgili merak edilenleri sizler için derledik…

İSTANBUL MODERN
REZERVASYONLU ZİYARET

Tüm dijital platformlarda izleyiciyi sanatla buluşturan İstanbul Modern kontrollü sosyal hayata geçişte tüm tedbirleri aldı. Müze girişlerinde gişeden alınabilecek biletin yanı sıra online rezervasyon sistemini başlattıklarının altını çizen İstanbul Modern Direktörü Levent Çalıkoğlu, “Ziyaretçiler web sitesi üzerinden saat aralığı seçerek rezervasyon yapabiliyor. Aynı anda tüm sergi katlarında bulunabilecek ziyaretçi sayısı ise sosyal mesafe kuralı gereği 70 ile sınırlandırıldı” diyor.

Müze deneyiminin bu yeni süreçle yeni bir bakış açısı kazandığı görüşünü savunan Çalıkoğlu, Covid-19 sonrası dönemde “kültür-sanat alanının tüm aktörlerine, toplumsal iyileşmenin aracıları olarak önemli görevler yüklediğinin de altını çiziyor. “Dijital imkânların sunduğu avantajlarla müzeler etkinliklerini farklı bir formatta sürdürebiliyor” diyen Çalıkoğlu, “Önümüzdeki dönemde müzeler, küratörler, kültür ve sanat kurumlan, fiziksel mekânları açılsa dahi, online mecralara yönelik yeni sergi ve program içerikleri sunan, gerçek ve sanal bir arada işleyen kurumlar olacak” diyor. Ancak müzede fiziki olarak bulunmanın, sanat yapıtlarıyla “yüz yüze” olmanın yerinin ayrı olacağı görüşünü de savunan Ça-lıkoğlu, “Sanatın ve müzelerin varlığı, normal hayata geçişte daha da önem kazanacak” diyor.

SAKIP SABANCI MÜZESİ
“PANDEMİYE HAZIRLIKLI GİRDİK”

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde de bütün dünya müzelerinde uygulanması önerilen hijyen ve dezenfeksiyon kurallarının uygulandığını söyleyerek konuşmasına başlayan Müze Müdürü Dr. Nazan Ölçer, tüm ofis, müze ve ortak alanların detaylı dezenfeksiyonunun Sabancı Üniversitesi tarafından geliştirilen ve Sağlık Bakanlığı onaylı insan, hayvan ve çevre dostu ‘Antimic Nano Teknoloji Dezenfeksiyon’ ile periyodik olarak yapıldığını söylüyor. Çocuk ve yetişkinlere yönelik eğitim ve atölyelerin uzaktan erişim ile devam ettiğini hatırlatan ölçer, Bu dönemde Atlı Köşk’te yer alan ve temasla çalışan ekranlar çalıştırılmıyor, rehberli anlatım cihazları (audio guide), tabletle Atlı Köşkü ziyaret etme uygulaması da yapılmıyor” diyor. Özel gruplar için yapılan rezervasyonlu ziyaretleri geçici bir süre daha almadıklarını ifade eden ölçer, ziyaretçilerin ödemelerini banka/kredi kartı ve nakit yapabildiklerini, ayrıca temassız ödeme imkanı olduğunu söylüyor ve ücretsiz gün ve Uzun Çarşamba uygulaması da sosyal mesafenin korunması için bir süre yapılmadığı bilgisini paylaşıyor.

Ziyaretçi sayısını, sosyal mesafeyi koruyabilmek amacıyla en fazla 200 kişi olarak planladıklarının altını çizen ölçer, “Atlı Köşk içinde sosyal mesafeye uygun olarak eş zamanlı ziyaretçi bulunma sayısı ise 25 kişi” diyor. Pandemi nedeniyle gelişen, dünyadaki müze ve sanat kurumlarının kapılarını kapattığı bu döneme SSM’nin hazırlıklı girdiğini söyleyen Ölçer, “Yıllardır gerçekleştirdiğimiz her şeyi kapsamlı bir biçimde kayıt altına aldık. Buna sergilerle birlikte müzemizdeki inşaat süreci, sergilerin taşınma ve monte edilme anları, konferanslar, seminerler ve tüm konservasyon çalışmaları da dahil edildi. Böylece çok büyük bir arşiv, her türlü etkinliğin çeviri ve alt yazılarıyla kaydedilmiş belgeleri elimizin altında mevcut hale geldi” diyor.

RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ
AYNI ANDA EN FAZLA 500 ZİYARETÇİ

Rahmi M. Koç Müzesi de ‘kontrollü sosyal hayat’ ve ‘yeni normal’ kurallarına uygun olarak sosyal mesafe ve hijyen tedbirlerine uyarak 30 Haziran’da tekrar ziyarete açıldı. Bazı bölümleri bir sonraki duyuruya kadar kapattıklarını söyleyen Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, tren ve denizaltı turlarını gerçekleştirmediklerinin altını çiziyor. Haliç tekne turlarına da kişi sınırlaması getirdiklerini söyleyen Sofuoğlu, “Tekne turlarımız, restorasyon görmüş bir balıkçı teknesi olan Kont Ostrorog ile pazartesi ve sah günleri hariç hafta içi iki sefer, hafta sonu ise üç, hatta talebe bağlı olarak dört, beş defa en fazla 8’er kişi ile gerçekleştiriliyor. Eğitim çalışmalarımız online olarak devam ediyor” diyor. Müzeye aynı anda en fazla 500 ziyaretçi kabul ettiklerini söyleyen Sofuoğlu, müzemiz 27 bin metrekarelik yüzölçümü ve açık sergi alanlarıyla pek çok müzeye göre daha avantajlı durumda. Ayrıca Haliç kıyısında olmanın avantajını yaşıyoruz” diyor.

Ziyaretçileri sadece fiziksel olarak ağırlamadıklarını söyleyen Sofuoğlu, “Sınırlar ötesi müzecilik anlayışımızla ziyaretçilerimizle kesintisiz iletişim kuruyor, müzemizdeki hikayeleri ve koleksiyonumuzda yer alan objelerle endüstri tarihini mesafesiz paylaşabiliyor, böylece asli görevlerimizden birisi olan sosyal öğrenimin devam etmesini sağlıyoruz” diyor. Tüm bunların yanı sıra “Pandemiyle birlikte kapılarını kapatan müzelerin gelirlerinin düştüğünü de göz ardı etmemek gerekiyor” diyen Sofuoğlu, pandeminin müzeler üzerindeki etkisinin henüz ölçülemediğini, ilerleyen zamanlarda kaynak sıkıntısı olabileceğini söylüyor.

SUNA VE İNAN KIRAÇ VAKFI
“MÜZELERİN İŞLETME MODELLERİ DEĞİŞECEK”

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü olarak salgın dönemine hazırlıklı girdiklerinin altını çizen Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, “Dijital arşivimiz, web tabanlı çalışmalarımız, sosyal medya kamusal erişim programları birimimiz ve sanal gerçeklik uygulamalarımız bizi avantajlı kıldı” diyor. Salgının etkinlik programlarını etkilediğini belirten Birol, bazı etkinlikleri iptal veya ertelemek zorunda kaldıklarını da sözlerine ekliyor. Her iki binada da gerekli tüm tedbirleri aldıklarının altını çizen Birol, “Ziyaretçilerimiz bu etkinliklerimizi huzur içinde gezebilirler” diyor. Müzik ve öğrenme programları alanındaki çalışmaların şimdilik yalnızca dijital ortamda sürdürüleceğini söyleyen Birol, “2021 etkinliklerimizi plânladık. Gerçekleştirmek için çalışıyoruz ama bunların olup olmayacağını salgının ve ekonominin güz dönemindeki gidişatı belirleyecek” diyor. ICOM’a göre müze sayısında yüzde 12.5’luk bir azalma beklendiğini dile getiren Birol, “Müzelerin bundan böyle dijital teknolojilerin dinamiğine ve kaos dönemlerinde ziyaretçilerine sanal programlarla erişmek için gerekli ve yeterli altyapıyı oluşturmaya daha da önem verecekleri düşüncesindeyim” diyor.

Müzelerin yeni yönetim ve işletme modelleri geliştireceklerinin de altını çizen Birol, “Dayanışma içinde üretilecek ortak projelerin ve işbirliklerinin sayısı artacak. Sanat piyasasında ekonomiye paralel olarak belli ölçekte bir küçülme olacak gibi gözüküyor. Covid-19, fiziksel duvarların, bir ölçüde de olsa, dijital çözümlerle aşılmasını sağladı, sanata fiziksel erişimin kısıtlanması gibi durumlara hazır olmamız gerektiğini gösterdi” diyen Birol, bu bağlamda, online sergilerin, dijital çözümlerin, sanatın geniş kitleleri kucaklaması açısından çok önemsediğine dikkat çekiyor. Ancak, “Bir sanat yapıtının yerinde ve doğrudan izlenmesinin daha farklı ve zengin bir deneyim sunduğu düşüncesindeyim” görüşünü de eklemeden geçmiyor.

BORUSAN CONTEMPORARY
“TEDBİRLİ BİR DÖNEM YAŞANACAK”

Borusan Contemporary, pandeminin başlamasıyla birlikte, ziyaretçiler, çalışanlar ve tüm diğer paydaşların sağlığının öncelikli olduğunu düşünerek kapılarını fiziki ziyarete kapattı. Her yıl Eylül ayında gerçekleşen geçici sergi planlarında ise değişikliklere gitti. “Bu süreç diğer kurumlarda olduğu gibi bize de içe dönüp, kaynaklarımız, önceliklerimiz, var olan projelerimiz ve izleyicilerimizle yeni buluşma yolları üzerinde düşünme fırsatı verdi” diyen Borusan Contemporary Müdürü Dr. Kumru Eren, müzeleri pek çok anlamda tedbirli olmaları gereken bir dönemin beklediğini söylüyor. Eren, “Fiziki temas alanlarının daralmasıyla sanal platformlara olan ihtiyaç ve bunun getirdiği dijhalleşmeyle birlikte mekan ve uzam algımızın değişmesi; kamusal alanın yeniden tanımlanması; azalmakta olan kaynaklar dolayısıyla ekoloji ve yeni çevre kültürü fikrinin tüm iş yapış biçimlerimize adapte edilmeye başlanması; 80’lerin sonu ile tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleşme fenomeninin yerini Brexit ve ABD’deki gelişmelerle birlikte bir kapanmaya bırakması gibi makro düzeydeki gelişmeler pandemi ile birlikte hızlandı” diyor.

Büyük bütçeli ‘ödünç’ sergiler yerine müze koleksiyonlarının daha görünür olacağı; sanatçı ve küratör, yerel yeteneklerle temasın artabileceğini söyleyen Eren, “Müzeler ziyaretçilerine ulaşmakta yeni metotlar ararken, yeni ve inovatif teknolojilerin yeni iş kolları oluşturacağı aşikar” diyor. Sanat üretimi tarafında mekan-uzam bağlamından bağımsız üretim teknikleri ve yeni teknolojileri kullanan sanatçıların ve Borusan Contemporary gibi sanat kurumlarının bir adım önde olacağını hatırlatan Eren, “Sanat deneyiminin geleceğinin tamamen sanal ortamda olacağına inanmıyorum. Diğer taraftan, fiziki ortam dışında yeni bir estetik üzerine de düşünmek gerekecek. Bizim gibi ayrıcalıklı koleksiyon ve stratejilere sahip kurumlarm esnekliği çok daha fazla. Sanat deneyimi özellikle konvansiyonel medyum’larla üretilen pentür, heykel veya mekanın kendi bağlamı ile ilişki kuran enstalasyon gibi kategoriler için fiziki deneyim bir olmazsa olmaz. Ekran deneyimi, ‘eğer yapıt bizatihi ekrandan deneyimlenmek üzere’ üretilmediyse ancak dökümanter bir etki verebilir” değerlendirmesini yapıyor.

iş BANKASI MÜZELERİ
“YENİ ZİYARETÇİ PROFİLİ OLUŞTU”

Türkiye İş Bankası’nın İş Sanat’a bağlı olarak çalışan İstanbul Eminönü’nde Türkiye İş Bankası Müzesi ve Ankara Ulus’ta İktisadi Bağımsızlık Müzesi olmak üzere iki adet müzesi bulunuyor. Her iki müzede de sosyal mesafe ve hijyen kurallarının alındığını belirten îş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, sık temas edilen dokunmatik ekranların kapalı tutulduğunu, her iki müzede de sosyal mesafenin korunama-yacağı Kiralık Kasalar bölümünü ziyarete kapadıkları bilgisini veriyor. Rehberli turlar ve atölye çalışmalarına da şimdilik ara verdiklerini sözlerine ekliyor. Türkiye İş Bankası Müzesi için eş zamanlı 115 kişi kapasitesi ile sınırladıklarını belirten Üreten, İktisadi Bağımsızlık Müzesi için ise bu rakamın 150 kişi olarak belirlendiğini söylüyor.

Kültür ve sanat kurumlarının analog ile sınırlı kalmadan dijital bir stratejiye de sahip olmasının önemini deneyimlediklerini belirten Üreten, pande-minin etkisinin kültür sanat kurumlarında dijital dönüşümün bir tercih değil zorunluluk olduğunu gösterdiğini söylüyor. Üreten, “Kapalı mekâna gelmek istemeyen, gelse bile uzun süre kalmak istemeyen bir ziyaretçi profili oluştu. Süreç bize kültür sanata olan ihtiyacın büyüklüğünü bir kez daha hatırlattı. Online etkinliklerin pandemi öncesinde olduğundan daha çok ilgi görecek” diyor.

YAPI KREDİ MÜZESİ
“HAZIRLIKLARA DEVAM”

Pandemi döneminin şartlarına çok hızlı bir şekilde adapte olduklarını söyleyerek konuşmasına başlayan Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Genel Müdürü Tülay Güngen, online olarak erişime açtıkları sergilerle İstanbul’a gelip sergiyi gezme fırsatı bulamamış farklı bölgelerden kişilere ulaştıklarının altını çiziyor. Covid-19 salgınına karşı birçok tedbir aldıklarını da ifade eden Güngen, alınan fiziki özlemlerin yanı sıra, sergide temas gerektiren etkileşimli videoları YouTube hesabına taşıdıklarını da sözlerine ekliyor. Böylelikle ziyaretçilere hibrit bir sergi deneyimi sunduklarını belirten Güngen, önümüzdeki dönemde de köklü arşivlerinde yer alan eserlerle çevrimiçi sergilere devam edeceklerinin sinyallerini veriyor.

Kapasite olarak bir katta bulunan ziyaretçi sayısını beş kişiyle kısıtladıklarını söyleyen Güngen, “Hem Sağlık Bakanlığı hem de Kültür Bakanlığı’nın bildirim ve paylaşımlarını takip ederken mekânımızın koşullarını da titizlikle değerlendirerek bu sayıyı en güvenli üst sınırda tutuyoruz” diyor. Pandemi sürecinde çevrimiçi kültür sanat etkinliklerinin yoğun bir ilgi gördüğünü söyleyen Güngen, “Bundan sonra uzunca bir süre kültür sanat aktivitelerinin hem dijital hem fiziksel ortamlarda var olacağını düşünüyoruz. Kimimiz bir süre daha evden konserleri izleyecek, kimimiz aralarındaki mesafeler açılmış olan koltuklarda konser dinlemeye gidecek” diyor. Güvenilir bilgi kaynakları ve araştırma sahaları olmaları açısından online sergilerin sayılarının artmasını olumlu gördüklerini belirten Güngen, ancak fiziksel müzelerin yerini tamamen sanal ortama bırakacağını düşünmediklerini de sözlerine ekliyor. Bu dönemde hem çevrimiçi ortamda yeni etkinlikler yaptıklarını hem de eskiden yapılan etkinliklerin kayıtlarını erişime açtıklarını dile getiren Güngen, “Bir Zamanlar Toroslar’da: Saga-lassos” sergisi “Hoşgeldin Gazi”, “Turhan Selçuk Retrospektifi”, “Tombak”, “Orhan Pamuk ‘Balkon’” ve “İlhan Berk 100 Yaşında” sergilerinin 360 derece sanal turlarını da internet sitelerinde erişime açtıklarını söylüyor. Ayrlca Eylül ayında Yapı Kredi Kültür Sanat binasının müze katında, kendi koleksiyonlarının eserlerden yola çıkarak kurgulanmış bir “Karagöz” sergisi olan “Karagözüm, iki Gözüm” sanatseverlerle buluştu. Ayrıca yine Eylül ayının son haftasında Deniz Gül ve Lale Müldür’ün yapıtlarını bir arada sergilediğimiz “Meydan ve Milat” sergimiz izleyici ile buluştu. Güngen, “Hazırlıklarımız büyük bir heyecan ve hevesle devam ediyor” diyor.

ARTER
“DOLAPDERE’DEKI BİNAMIZ BÜYÜK AVANTAJ”

Arter olarak, ziyaretçilere sağlıklı ve güvenli bir ziyaret ortamı oluşturmak için gereken tüm önlemleri aldıklarını söyleyen Arter Operasyon ve Planlama Direktörü Ayşenur Topçuoğlu, “Ateş ölçümüne, maske kullanımına, sosyal mesafenin korunmasına, tüm binamızın ve servis araçlarımızın hijyenine üst düzey özen gösteriyoruz” diyor. Pazartesi dışında her gün 11:00-17:00 saatleri arasında açık olduklarını, herhangi bir ön rezervasyon sistemi uygulamadıklarının altını çizen Topçuoğlu, “Dolapde-re’deki yeni binamızın çoğu 9 metre yüksekliğindeki galerileri ve geniş arka bahçemiz, bize bu anlamda büyük avantaj sağlı yor” diyor. Her bir galeri için ziyaretçi sayısını ortalama 30 kişi ile sınırladıklarını söyleyen Topçuoğlu, bina ge- i neli içinse 400 kişi ile sınırlandırıldığının altını çiziyor.

Şu anda dünyada müzelerin önceliğinin istihdamı koruyabilmek ve hayatta kalabilmek olduğu görüşü- ’ nü savunan Topçuoğlu, bu anlamda tüm kurumların daha sürdürülebilir gelir ve finans modelleri arayışında olduklarını söylüyor. Yine bu dönemde ve sonrasında işbirliğine dayalı dayanışma ve destek modellerine ihtiyacın artacağını sözlerine ekleyen Topçuoğlu, “Programlama süreçlerinde dijital alanın ağırlığının artması da şimdiden gözlemlediğimiz ve ivme kazanması beklenen bir gelişme” diyor. Müzeler ve sanat kurumlarının yalnızca sanatın deneyimlendiği mekânlar değil, aynı zamanda birer buluşma ve sosyalleşme alanı olduğunu da söyleyen Topçuoğlu, “Bu dönemde müzeler fiziksel mekânlarında sürdürdükleri misyonlarını sanal ortama taşımanın daha yaratıcı yollarını keşfederek bu alanın sunduğu erişim imkânlarından daha fazla faydalanmaya başladılar. Bu eğilimin sürmesi sanatın daha geniş kitlelerle buluşması anlamında da sevindirici bir gelişme olacak” diyor. 10 Eylül’de 5’i yeni, toplam 7 serginin ziyarete açıldığını söyleyen Topçuoğlu, sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Arter Koleksiyonu’ndan Dinleyen Gözler İçin ve Gökcisimleri Üzerine başlıklı grup sergileri, Karbon isimli salonumuzda yer alan, David Tudor tarafından tasarlanan ve CIE. Inc (John Driscoll ve Phil Edelstein) tarafından gerçekleştirilen Yağmur Ormanı V (varyasyon 3) başlıklı etkileşimli yapıt, Alman sanatçı KP Brehmer’in Büyük Resim başlığı altındaki kapsamlı retrospektifi ve Alev Ebüzziya’nm tamamen yeni yapıtlardan oluşan kişisel sergisi Tekerrür ziyaretçiyle ilk kez buluşurken Altan Gürman ve Cevdet Erek sergilerimiz de yeniden ziyarete açıldı.”

“Dünya Diye Bir Yer”

Selma Gürbüz’ün İstanbul Modern’de gerçekleşecek “Dünya Diye Bir Yer” adlı sergisi sanatçının son 35 yıldır devam eden sanatsal üretimine birtakım tematik duraklar çerçevesinde bakıyor. Sanatçının içinde yaşadığımız dünyadan beslenip, kendine has düş alemiyle harmanlayarak oluşturduğu gizemli ve renkli dünyasında insanlığa, doğaya, yaşama dair semboller ve hikayeler hayat buluyor. Sergide, sanatçının resim, yerleştirme, desen, video ve heykel gibi farklı ifade araçlarıyla ortaya koyduğu 100’den fazla yapıtı yer alıyor. Sergi 5 Kasım 2020- 31 Mart 2021 tarihleri arasında görülebilir.

“Ulaşılamayan kesimlere ulaşma fırsatı”

Sabancı Müzesi, digitalSSM projesiyle, koleksiyonları, tüm arşivi, yüksek çözünürlüklü görselleri ve akademik içerikleri online erişime açtı. Kitap Sanatları ve Hat Koleksiyonunu, artırılmış gerçeklik [augmented reality) teknolojisiyle çağdaş bir tasarım ve sergileme anlayışıyla yeniden düzenledi. Google Arts S Culture ile işbirliğin devam ederken, sergilerin djjital bir bakış açısıyla yeniden kurgulanması hedeflendi.

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Dr. Nazan Ölçer, “Bir süre devam edeceği anlaşılan yeni normal yaşam, bizleri kalabalık müze ziyaretlerinden mahrum bırakacağı için binlerce kişiye ulaşacak dijital yolları bir prensip olarak kabullenmek zorundayız. Bu durum şimdiye kadar ulaşamadığımız kesimleri sanatın içine çekme şansı verecek. Ancak sürdürülebilirlik tek başına djjital kanallar ve teknolojik imkanlarla olamaz. Gerçek bir eseri görme, hissetme hazzı bambaşkadır ve nesiller boyunca da böyle olacaktır” diyor.

Yeni bir halka ekledi

Rahmi M. Koç Müzesi, ‘sınırsız müzecilik’ anlayışıyla sürdürdüğü kültürel çalışmalara bir halka daha ekledi. Müzenin zengin koleksiyonunda bulunan lokomotif modellerinden üçü, London Science Museum’da (Londra Bilim Müzesi) sergilenmek için yapılan davet üzerine İngiltere’ye gitti. Science Museum’da sanatseverlerle buluşan “Brass, Steel and Fire / Pirinç, Çelik ve Ateş” başlıklı sergi, 100 yıllık model yapımı ve lokomotif mühendisliğinin hikayesini aktarıyor. 22 Ekim-3 Mayıs tarihleri arasında gezilebilecek sergideki 19 model arasında Rahmi M. Koç Müzesi’nin raylı ulaşım koleksiyonundan üç nadide obje de yer alıyor. Science Museum’daki sergiye https://www.sciencemuseum.org.uk/see-and-do/brass-steel-and-fire linkinden ulaşılabilir.

İki dikkat çekici sergi

“Bir Rüyanın İnşası Arnavutluk Sanatında Toplumcu Gerçekçilik”: 15 Kasım’a kadar, “Minyatür 2.0: Güncel Sanatta Minyatür” sergisi ise 17 Ocak 2021’e kadar gezilebilir.

Pandemi koşullarına bir “acı reçete”

Borusan Contemporary, yeni sezonu: mentalKLINIK sanatçı İkilisinin Kovid-19 koşullarının değişime zorladığı sanat dünyasına acı bir reçete olarak sunduğu AcıReçete #02 sergisi ile karşılıyor. Borusan Contemporary’nin PeriliKöşk’teki ana galeri mekânına kurulan Puff Out yerleştirmesinden oluşan sergi, Borusan Contemporary’nin internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından 7/24 yapılacak canlı yayın aracılığı ile izleyiciyle buluşacak. Sağlık tedbirleri kapsamında ziyarete kapalı olacak PeriliKöşk’teki performatif yerleştirme, hareketli kamera sistemi aracılığı ile koreografik bir video aktarımına dönüştürülerek sanal ortamda tüm dünyadaki sanat izleyicisi ile buluşacak.

360 derece sanal sergi

Eminönü’ndeki Türkiye İş Bankası Müzesi yeniden modellenerek dyital olarak tasarlanan “Evinizin Kasası İş Bankası Kumbarası” başlıklı sergi İssanat. com.tr üzerinden online olarak ziyaret edilebiliyor. Ayrıca, “İftiharla Sunar” ve “İstiklal” sergileri de sanal ortamda 360 derece gezilebiliyor. “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, Milli Mücadele’nin isimsiz kahramanlan olan Anadolu insanını bir kez daha saygı ve minnetle anmak üzere hazırlanan sergi; “On Yıllık Savaş”, “Mütareke ve İşgal”, “Direniş ve Kuvayı Milliye”, “Düzenli Ordu ve Sathı Müdafaa”, “Hukuk ve Taarruz”, “İstiklal ve Cumhuriyet” olmak üzere altı bölümde bilgi ve belgeleri ziyaretçilere aktarılıyor.

Özalp BİROL / Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü
“Her adım ve aşama titizlikle denetleniyor”

Hijyen ve sosyal mesafeyle ilgili önlemleri aldık. Ofis çalışanlarımız ya evden çalışıyor ya da dönüşümlü olarak işe geliyor. Ziyaret saatlerini daralttık, yeni ziyaret saatlerimiz Salı-Cumartesi 11.00-18.00, Pazar 12.00-18.00 oldu. Müze binamızın içine yeni duruma özgü yönlendirme işaretleri koyduk. Ziyaretçilerimizi müze binası girişine konuşlandırılmış, ayakkabı altını dezenfekte eden özel paspas üzerinden ve kapı tipi güvenlik detektöründen geçirerek içeri alırken müze güvenliğine ve resepsiyon bilgisayarına bağlı özel bir kamerayla kişinin ateşini uzaktan ölçüyoruz. Ateşi yüksek ziyaretçiyi en yakın sağlık birimine yönlendiriyoruz. Ateşi normal ancak maskesiz ziyaretçilerimiz ise, elektronik sistem ve görevlilerimiz tarafından nazikçe uyarılıyor. Bu ziyaretçilere güvenlik görevlilerimiz ve resepsiyonistlerimiz tarafından maske veriliyor. Girişte, resepsiyonda, kafede ve katlarda el dezenfektanları var. Binada bir defada en fazla 80 kişiyi konuk ediyoruz. Sergi salonlarımızda kişi başına yaklaşık 20 metrekarelik yer ayırdık. Müzenin iç mekânları, başta tuvaletler olmak üzere, saat başı dezenfekte ediliyor. Tuvalet kapıları, musluklar, sabunluklar, hepsi elektronik algılayıcıyla çalışıyor. Asansörlerimizi, iki kişiden fazla ziyaretçi almamak koşuluyla ve saat başı dezenfekte ederek kullanıyoruz.

Pera Cafe’de bir defada en fazla 20 kişi ağırlıyoruz. Konuklarımıza maskeli, siperlikli ve eldivenli garsonlar hizmet veriyor. Ziyaretçilerimiz masadan kalktığında, oturdukları masa ve koltuklar antiviral bir solüsyonla dezenfekte ediliyor ı ve o masaya ancak 15 dakika sonra ziyaretçi alınıyor.

Tek kullanımlık menü kullanıyoruz. Varsa, temassız kredi kartını tercih ediyoruz. Nakit söz konusu olduğunda pleksi kaplar kullanıyoruz. Aldığımız ve verdiğimiz para UV sterilizasyon sistemiyle, pleksi kaplar ise hipokloröz asitle dezenfekte ediliyor. Pasta, çikolata, kurabiye gibi ürünleri paketli olarak sunuyoruz. Arzu edene sterilize edilmiş metal çatal, bıçak, kaşık ve cam bardak; arzu edene tek kullanımlık tahta çatal, bıçak, kaşık, kağıt bardak veriyoruz. Bu süreçte menümüzü de güncelledik; örneğin salata servisini kaldırdık, yalnızca pişmiş ürünler servis ediliyor.

Meşher’de yeni dönem

Vehbi Koç Vakfı’nın çarpıcı sergi alanı Meşher’in 7 Şubat 2020’de açılan ikinci sergisi “Alexis Gritchenko -İstanbul Yılları” Covid-19 sebebiyle Mart ortasında ziyarete kapatılmıştı. Tüm sağlık önlemleri alınarak, 1 Eylül itibariyle sergi kaldığı yerden devam edecek. Güvenli bir ziyaret için, Meşher’in binası ofis katı dahil olmak üzere, nano gümüş-iyon teknolojisi ile düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Yeni dönemde müze, 11:00-17:00 arasında ziyaret edilebilecek. Bu dönemde aynı anda kabul edilecek ziyaretçi sayısı toplam 60 ile sınırlandırıldı. Meşher’de belirsizlikler sebebiyle, sergi takvimi, lojistik, eser kullanım izinleri ve etkinlik gibi operasyonların yeniden ele alınması ve planlanması gerekti.

Bu süreçte, Meşher ekibinin odağında, dijital kanallara özel bir içerik programı hazırlamak ve planlanan etkinliklerin online ne taşınması yer aldı. Bu sayede, izleyiciyle djjital platformlar üzerinden diyaloğa devam edilmesi sağlandı.

Sergiyi henüz ziyaret edememiş olan sanatseverler için Instagram IG TV’de kısa video serileri üretildi. Sergi süreci ve öne çıkan temalarla ilgili küratör ve konukların sohbetlerinden oluşan podcast bölümleri Meşher’in Spotify hesabına, videolu versiyonları ise Youtube kanalına taşındı.

“Alexis Gritchenko -İstanbul Yılları” sergisi UkraynalI sanatçının 1919-1921 yılları arasında yaşadığı İstanbul’u konu alan eserlerini yeniden buluşturuyor. Sergi, sanatçının çoğu suluboya olmak üzere, guaş, karakalem ve yağlıboya eserlerinden oluşuyor. Gritchenko’nun, İstanbul’u ziyaretinden 100 yıl sonra, sanatçının o dönemde ürettiği 150’den fazla eseri günlüğünün ışığında, ilk kez bu sergi için bir araya getirildi. Sergi, 1 Kasım 2020’ye kadar izlenebilir.

MERVE YILMAZ




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir