Düşük Yapan Kadınların Psikolojisi

Düşük Yapan Kadınların Psikolojisi

Bir milyon kişi AYNI SORUNU YAŞIYORSA, konu hakkında devamlı konuşuyor olmamız GEREKMEZ MİYDİ?

Ancak haberlerde, arkadaş sohbetlerinde ya da sosyal medyada bu konudan bahsedilmiyor. Hiç tanışmadıkları bebeklerini, bir uyarı ya da açıklama olmadan aniden kaybeden binlerce anne adayı için sağır edici olan tek bir şey var: Sessizlik.

Bu sessizliğin ilkve asıl sebebi, aslmdabu konu için kullandığımız tabir. New York’taki Montefiore Sağlık Merkezi’nin Erken ve Tekrarlayan Bebek Kaybı Ünitesi’nin Başkanı Zev Williams, “Düşükyapmak kavramı, kadının bebeği taşıyamadığına dair bir algı yaratıyor” diyor. Birden fazla bebeği kaybetmiş bir kadın için ise tekrarlayan düşük terimini duymak daha da üzücü.

Sonuçta kadınlar sessizliğe itiliyor… Williams, “İnsanlara sıklıkla, hamileliğin sağlıklı geçtiğinden emin oldukları ana kadar hamile olduklarını saklamaları söyleniyor” diyor. Bu, dışarıdan bakıldığında kadını korumaya yönelik bir tavsiye gibi gözükse de, kadına düşük yapmanın utanılacak bir şey olduğu mesajını veriyor.

dusuk-yapan-kadin

Los Angelas’tan Klinik Psikolog Jessica Zucker, “Kadınlar, düşükyapma konusunda konuşmanın diğer insanları rahatsız ettiğini düşündükleri için de sessiz kalmayı seçiyorlar” diyorve kendi düşüğünden sonra insanların sanki bulaşıcı bir hastalıkmış gibi ondan uzak durduklarını ekliyor. Belki de kendi kayıpları hakkında konuşmayı tercih eden Beyonce ve Jay Z ya da Priscilla Zuckerbegr gibi ünlülerin bunu ancak başarılı bir hamilelik döneminden sonra yapmasının sebebi de budur.

Konu hakkında çok fazla yanlış anlaşılma ve efsane var. Amerika’da insanların yüzde 55’i hamileliklerin üçte birinin değil, sadece yüzde altısının düşükle sonuçlandığına inanıyor. Ötekiler ise ağır kaldırmanın düşüğe sebep olacağı düşüncesine sıkı sıkıya sarılmış durumda. Doktorların bile kafası karışık. Herhangi bir sorun teşkil edeceğine dair bilimsel bir kanıt olmasa da hâlâ birçok doktor, ilk üç ayda masaj yaptırılmasına bile karşı çıkıyor (diğer sayfadaki “Doğru Bilinen Yanlışlar” kısmmabak).

Bu kanıtlanamayan “gerçekler” sadece hamileliğin var olan stresinin daha da artmasına sebep oluyor. Böyle bir durumda düşük yapan kadınların neredeyse yarısının kendisini suçlu hissetmesi pek şaşırtıcı değil. Düşüklerin büyük bir çoğunluğunun annenin hareketleriyle bir bağlantısı olmamasına rağmen, kadınların yüzde 41’i yanlış bir şeyler yaptığını düşünüyor.

Tabii başka düşünceler de var: New Yorklu Psikiyatrist Amanda Itzkoff, “Başarısız bir hamilelik, kadının kendini eksik görmesine sebep olabilir” diyor. Kadınlar kendi davranışlarını da yargılıyor. Bebeğini altı haftalıkken kaybeden bir kadın, bebeğini altı aylıkken kaybedene göre daha az üzülmesi gerektiğini düşünebiliyor; bir başkası ise yeteri kadar üzülmediğini düşünüp suçluluk hissedebiliyor.

Bütün bunlar, kadınların şokta ve yalnız hissettiği, bazılarının yıllar sürecek bir depresyona sürüklendiği gizli bir kardeşlikbağmı oluşturuyor. Ancak artık farklı bir tür kardeşlik oluşturmanın vakti geldi: İhtiyacımız olan, düşük yapmayı olduğu gibi -evet içimizi parçalayan ama asla utanmamamız gereken, karmaşık ve doğal bir süreç- kabul eden yeni bir kardeşlik bağı.

İçeriğe Ait Başlıklar

Neden Oluyor

Sebebi belli olmayan embriyonik gen aksaklıkları, düşüklerin asıl ve en önemli sebebi. Bunun dışında bazen doktorlar bile nedenini anlayamıyor. Ancak aşağıdaki faktörlerin de etkisi olduğuna inanıyorlar.

YAŞ

Yaşı 40’ın üzerinde olan kadınların yüzde 40’ı, yumurtalarının daha çok zarar görmüş olmasından dolayı düşük riski altında.

Ne yapabilirsin: Gebelik öncesinde her şeyin incelenmesini sağla. Eğer daha önce düşük yaptıysan, doktorun yaşla alakalı hormon azalmaları için test yaptırmanı ve tedavi olmanı isteyebilir.

SİGARA

Sigara içenlerin düşük riski, içmeyenlere göre iki kat daha fazla. Özellikle ilk üç ayda -içtiğin her sigara bu riskin çoğalmasına sebep oluyor. Nedeni şaşırtıcı olmasa gerek: Nikotin ve sigaranın içerdiği diğer zehirler, plasentaya zarar verip kanamaya sebep olabiliyor.

Ne yapabilirsin: Sigara içmeyi bırak ve pasif içicilikten de kaçın.

KAFEİN

Büyük çaplı bir araştırma, günde 200 miligramdan fazla kafein almanın (günde iki orta boy kahveden daha fazlası) plasentadaki kan akışını hızlandırarak riski arttırdığını söylüyor.

Ne yapabilirsin: Çay ve çikolatada da kafein olduğunu unutma. Günde maksimum bir bardak kahve ya da kafeinsiz kahve iç.

ALKOL

Alkol bebeğin gelişimine zarar veriyor. Hamileliğin ilk 20 haftası içinde haftada dört veya daha fazla kadeh içki içmek, düşük riskini 2,7 kat arttırıyor.

Ne yapabilirsin: Bütün büyük sağlık kuruluşları en güvenli yolun alkolden uzak durmak olduğunu söylüyor ama yine de doktorunla konuş. Bazıları arada sırada bir kadeh şaraba izin verebiliyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir