Eşini Cezalandırmaya Çalışma

Eşini Cezalandırmaya Çalışma

– Bunu da nerden çıkardınız? Onu cezalandırdığım falan yok. Ayrıca böyle bir şeyi istesem bile benim onu cezalandırmaya gücüm yeter mi?

– Yaradan, erkeklere açık güçler, kadınlara da gizli güçler vermiş. Erkekler hükümetse, kadınlar gizli devlet. Yöneten erkekler, yönlendiren kadınlardır. Kadın güzel bir yönlendirme yolu bilmiyorsa, istekleri, beklentileri olmayınca ceza yolunu tutabilir.

Eşini Cezalandırmaya Çalışma

– Başka kadınlar ne yapıyor, bilmiyorum; ama ben kocamı hiç cezalandırmaya çalışmadım.

– Mesele de burada zaten. Pek çok kadın yaptıklarının adına ceza demez, kendi kendine bile itiraf etmez. “O bana öyle davrandığı için, benim içimden de başka türlü davranmak gelmiyor.” der. Fakat çoğu zaman yaptığı, kocasını cezalandırmaktan başka bir şey değildir.

– Örnek verin o zaman, bakalım yapıyor muymuşum…

– Kocasını cezalandırmaya karar veren kadının yüzü gülmez: “Mutlu değilsem mutlu etmem…” mantığı…

Maddi hasar çıkarır, bardak tabak kırar.

Sebzenin, meyvenin en pahalısını alır. Saatlerce telefonla konuşur.

Bakmasa da televizyonu kapatmaz, elektrik borcu artsın diye.

Çocuklara ters davranır. Çok kızgınsa, çocukları döver.

Kendini temizliğe verir, evde gerekli gereksiz ne varsa atar.

Diliyle döver. Laf çakar, iğneler, söylenir, kocasını onunla bununla kıyaslar.

Kocasını sinirlendirmek için elinden geleni yapar.

Çamaşırları vaktinde yıkatmaz, gerekli ütüleri yapmaz.

Kocasının ailesine ters davranır.

– Tamam, yeter… Evet, itiraf ediyorum, bunların bazısını yapıyorum ama hepsini yapmıyorum tabii ki. Ama onu cezalandırmak için değil sadece kendi kızgınlığımı gidermek için yapıyorum.

– Kadınlar yapılanları affetmediği zaman hataları kaydeder ve yüzlerce çeşit gjzli cezalandırma metotlarıyla rahatlamaya çalışırlar. Cezalar kadının karakterine göre değişir, farklılaşır. Tabü sen de kendi karakterine uygun olanı yapıyorsundur.

– Bir arkadaşım da sürekli beddua eder kocasına.

– Bir gün cep telefonuma “İnşallah tekerin patlar, yolda kalırsın.” diye bir mesaj geldi. Bu mesajı bir kadın kocasına göndermiştir de yanlışlıkla bana gelmiştir diye tahmin ettim. Tahminim doğru çıktı.

– Ben beddua edemem, kıyamam Ferhat’a…

– Cezalar bu saydıklarımla sınırlı değil. En çok tatbik edilen cezalardan biri de kadının eşine kahvaltı hazırlamayı bırakmasıdır. Kadın kızgınlık duyduğu kocası için, sabah sıcacık yatağından kalkıp kahvaltı hazırlamak istemez. Uyanık olsa bile uyuyormuş numarasına yatar çoğu zaman.

– Kahvaltı hazırlamayan kadın sabah kocasını da uğurlayamaz.

– Zaten uğurlamak da istemez. Sabah uğurlamaz, akşam kapıda karşılamaz. Çok işi varmış da karşılayamamış havasına girer.

– Bunları yaparken gerçekten de onu cezalandırma niyeti ile yapmamıştım.

– Ben sana bunları yapıyorsun demedim Şirinciğim, herkes için konuşuyoruz.

– Yaptığım için üstüme aldım herhâlde.

– Çok bilinen cezalardan biri de kadının kocasına yatakta soğuk davranmasıdır.

– Yatakta ateşli kadın isteyen erkek de biraz gayret edip karısına iyi davransın, biraz kadın ruhundan anlasın, bir zahmet. Bir kadın da durup dururken bunları yapmıyor herhâlde. Kim bilir ne kadar inciniyor ki böyle davranıyor…

– Haklılık payın var tabii. Karı-koca arasındaki meseleler, çare bulmak için adım atılmayınca, bir dert yumağına dönüyor. Problemi kim fark ederse, diğerinin bir adım atmasını beklemeden derhâl ilk adımı atmalıdır. Mühim olan, arızayı fark etmek…

– Haklısınız. Ben sizinle bu mevzuyu konuşuncaya kadar yaptığımın bir cezalandırma olduğunu fark etmemiştim.

– Erkekler de çoğu zaman karısının onu cezalandırmaya çalıştığını fark etmez, yapılan davranışları karısının huysuzluğuna bağlar. Cezalandırdığının farkında olan hiçbir kadın da çıkıp “Seni cezalandırmak için yaptım…” demez tabii.

– Peki, sizce kadın kocasını cezalandırınca biraz rahatlıyor mu, yani işe yarıyor mu?

– Tabü ki hayır. “İntikam acı yenen bir yemektir.”

– “İntikam soğuk yenen bir yemektir.” değil miydi o sözün aslı?

– Ben, acı kelimesini daha çok yakıştırıyorum bu söze. Soğuk yenen yemek tatsız da olsa insanın karnını doyurur. Oysa acı yemek yakar. İntikam alan kendi de yanar, diye düşündüğüm için öyle söylüyorum. İntikam alan kadının kocasıyla arası iyice kötü olur ve mutsuzluğu kat kat artar. Kadın yüreğini soğutmaya çalışırken, kocasını kendinden soğutur.

– Kocasının açık gücüne karşı, kadın da gizli gücü kullanır, ama başarılı olamaz mı demek istiyorsunuz?

– Rabbimiz, biz kadınlara gizli gücü, kendimizi ve ailemizi mutsuz edelim, yanlış işlerde kullanalım diye vermemiş. Tam aksine, muhabbet ve güzellikler için vermiş. O zaman maksadına uygun kullanmak gerekiyor.

– “Affetmek, kişinin kendine yaptığı en büyük iyiliktir.” diye bir söz okumuştum.

– Çok doğru bir söz. Kin tutarak, intikam alarak hiç kimse mutlu olamaz. Evliliği bir bebeğe benzetebiliriz: Düşün ki bebeğiniz bir uçurumun kenarından aşağı düşmek üzere. İki tarafın da birbirine kızgınlığı var, bu yüzden, “Bebeği diğeri kurtarsın…” diye bekliyor. Veya biri bir adım atıyor, sonra bekliyor, diğeri de bir adım atsın diye. Bu bebek böyle kurtulur mu sence?

– Çok zor… Bu haftadan sonra gözüm kendi üzerimde de olacak. Farkında olmadan hatalar yaptığımı çok iyi fark ettim.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir