Kapitalizmin iki zamanı

Kapitalizmin iki zamanı

Her şeyin hemen olup bitmesini isteyen piyasanın, beklemeye hiç mi hiç tahammüllü yok. Parayı hemen istiyor. Bu durumda iki ayrı’ zamandan; ‘doğal zaman (tavuğun normal büyüme süresi) ve ‘ekonomik zamandan (kimyasal ve antibiyotik desteği ile 42 günde büyütülmesi) söz etmek gerekiyor. Yani, ekoloji ile ekonomi arasındaki büyük zaman çatışması, iki yapı arasındaki savaşın temelini oluşturuyor. Bu savaş bazen de zamanın uzatılması için ortaya çıkabiliyor. Buna genellikle tüketim ürünleri için, raf ömrünün uzatılması da diyebiliriz. Yeni şirket kapitalizmi bir yandan tabiî üretim süreçlerini ortadan kaldırarak, bir şeyi en kısa sürede üretip satmak istiyor, diğer yandan ise ürettiği bu ürünlerin sonsuza dek bozulmadan rafta kalmasını arzu ediyor. Bunun için ayranı yoğurttan elde etmek yerine, yoğurt sürecini atlayarak süt ayrana dönüştürüyor. Yapısı gereği üç beş günde bozulması/ ekşimesi gereken ayranın aylarca bozulmaması için de, içine şeytanın bile aklına gelmeyecek katkılar ekliyor. Ürünün ambalajına yüzde 100 doğal ayran yazarak şeytan ve işbirlikçilerinden öğrendiği hileye müracaat etmekten de geri kalmıyor.

Kapitalizmin iki zamanı

Görülüyor ki, ekonomik sistem önemli ölçüde bireyci bir çıkar sistemidir. Gücün ahlâkı işler. Şayet güç, ahlâktan yoksun ise, genellikle zayıf yok olmaya mahkûmdur. Bize büyüme dedikleri şey, büyük oranda tabiî sermayenin yağmalanıp kâr hanesine yazılmasından ibarettir. Yine görüleceği üzere büyüme; çözüm değil, problemin ta kendisidir. Teknolojiye yatırım yaparak, belirli bir noktaya gelebilir ve bunu gelişmişlik olarak gösterebilirsiniz. Lâkin ağaçları yok etmişseniz, yaşamı yok etmişsiniz demektir. Ağaçları yok ettikten sonra, dünyanın en iyi testerelerini üretseniz ne işe yarar? Bu çarpık düzeni, ünlü Kızılderili şefi Seattle, “En son nehir kuruduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son balık tutulduğunda, beyaz adam paranın yenecek bir şey olmadığım anlayacak” cümlesiyle özetler.

Âdemi ve şeytanî dönemler

19. yüzyılın sonlarına doğru geliştirilen katkı maddeleri ile başlayan süreçte, tohum ve toprak insanlığın ortak mülkü olmaktan çıkartılıp, şirketlerin mülküne dönüştürüldü. Bu dönemi bir milat kabul edersek, Hz. Âdemden (a.s.) gıda katkı maddelerinin keşfedildiği 19. asra kadar geçen dönemi, ‘tabiî dönem’ veyahut ‘Ademî dönem’ olarak adlandırabiliriz. Hâlen de devam eden ikinci dönem, tohumun hibrit ve GDO’lu hale getirildiği genetik dönemdir ki, bu döneme ‘petro-kimya dönemi’ veyahut ‘şeytanî dönem’ de denilebilir. Ayrıca, genetik döneme, hızla yaklaşan nanogıda, nanotıp ve nanonükleer ürünlerin hâkim olacağı ‘nano dönem’i de eklemek gerekiyor.

Hz. Âdem ile milattan sonra 1900’e kadar Âdemî dönem 1900’lerde başlayıp halen devam eden Şeytanî dönem Tabiî dönemin yok edilişi ile başlayan süreç, ahlâkî bir iflas döneminin de inşasını doğurmuştur. Bu savaşı kazananlar aslında, evrenle birlikte kendilerinin de yok oluşlarını hazırlıyorlar, ama onlar bunu kendilerinin kurtuluşu sanıyor.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir