Suların özellikleri

Suların özellikleri

Suların özellikleri

Renksiz, kokusuz, tatsız bir madde olarak tanımlanır. Hâlbuki gerçekte rengi de, kokusu da, tadı da vardır. Suda akıl almaz sırlar gizlidir. Su, bulunduğu bölgedeki madenlerin yapısından etkilenir ve o madenin özelliğini de taşır ve vücutta onun etkisini gösterir. Günümüzde artık neredeyse, her evde, belediyelerin sağladığı sular vardır. Bu sular çeşitli işlemlerden geçirilseler de sağlıklılıkları hep tartışma konusudur.

Suların özellikleri

Mennan Aysan Kuzanlı içtiğimiz suyun kalitesinin sağlığımıza etkileri hakkında şunları söylüyor: “Sağlıklı olmamız, önemli ölçüde suyumuzurı sağlıklılığına da bağlı. Hücrelerin beslenmesi ve fonksiyonlarının yerine getirilebilmesi için, hücre içi ve çevresinde yeteri derecede sodyum, potasyum, kalsiyum ve magnezyum iyonlarının bulunması ve uygun polariteye sahip olması gerekir. Çünkü suyun polaritesi çok ilginç ve yaşamsal bir özelliktedir. Suyun içinde bulunan pozitif (+) yüklü alkali minerallerin (soydum ve potasyum mineralleri) dengesi, yaşam dinamizmimiz için son derece önemli bir faktördür. Bu dengenin kaybolması, hücre yeteneklerinin hasara uğramasına neden olabilir. Temiz ve sağlıklı su içmenin, hücre yenilenmesi ve yaşlanma ile çok yakın ilişkisi var. Sağlıklı su, meselâ alkali-su içerek hücre beslenmesi ve hücre yenilenmesini sağlayarak, hastalıklardan korunabileceğimiz gibi, bize verilen ömrün sağlıklı olmasına da katkıda bulunabiliriz.”

Su kirlilikleri özellikle, yaz aylarında daha da artar. Yaz ishallerinin önemli bir kısmı, içme sularındaki kirliklerden kaynaklanır. Birleşmiş Milletler verilerine göre; 1996 yılında dünyada su kirliliği yüzünden ölenlerin sayısı yaklaşık 2,5 milyon kişidir ve bunların çoğu çocuktur. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde görülen enfeksiyon hastalıklarının yarıya yakını ve ölümlerin önemli bir kısmının nedeni kirli içme sularıdır. İçme sularında bakteri, virüs ve parazitler görülür.

Endüstrileşme ve sanayileşmenin çevreye verdiği zararlardan en çok etkilenenlerin başında içme suları gelmektedir. Tarım kimyasalları, fabrika atıkları ve askeri malzeme kalıntıları suların kirlenmesine ve milyonlarca kişinin susuz kalması veya hastalanmasına neden olmayı sürdürmektedir. İçme sularının sağlıksızlığı ve suları temizlemek için eklenen yeni kimyasallar, tüketicileri damacana sularını kullanmaya, bir kısmını ise arıtma sistemleri satın almaya itmiştir.

Evrendeki su sirkülâsyonuna insan aklı henüz tam anlamıyla muttali olabilmiş değil. Yeryüzündeki sular, bitkilerden okyanuslara uzanan süreçte, müthiş bir dolaşımdan sonra buharlaşarak atmosfere yükselir ve sonra yağmur, kar veya dolu olarak yeryüzüne döner. Yeni yıkadığınız aracınızın, bir yağmur sonrasında ne denli bir kirlenmeye maruz kaldığını görürüz. Bu, bulunduğumuz bölgenin ve suların ne kadar yoğun bir kirlenmeye maruz kaldığının en bariz göstergesidir. Kuzanlı, dünyadaki su çevrimine ilişkin şu bilgileri veriyor: “Bahçemizdeki tek bir ağaç, sadece bir yaz mevsiminde, iki bin 275 litre su kullanır. Dünyamızdaki bitkilerin gövdelerinden, her yıl yaklaşık 25 bin kilometreküp su geçmektedir ki, bu miktar tüm nehirler tarafından, denizlere ulaştırılan suyun miktarına eşdeğerdir. İnsanlarsa günlük ihtiyaçlarında, bu kadar suyun sadece yüzde birini kullanırlar. Bu yüzde birin, yüzde 98’i sanayide, yüzde 2’si ise beslenmede kullamlır.,,sn İşte insan, bu kadar suyun içerisindeki yüzde birlik kısmını bile temiz tutmak ve korumaktan aciz durumdadır.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir