Değişim İçin Yeni Fırsat

Değişim İçin Yeni Fırsat

Yeni yıl denince aklıma hep o meşhur, içinde bol “yeni yıl” geçen, “Bizlere kutlu olsun / sizlere mutlu olsun!” diye devam eden şarkı gelir! Bu şarkı gibi olmalı bence yeni yıl dileklerimiz; basit ve tempolu.

Neden bu sene çok daha güzel ve çok daha sağlıklı olmayalım? Kendimize vereceğimiz en güzel yılbaşı hediyesi, sigara, şeker ve katkı mad-deli yiyecekleri hayatımızdan çıkarma kararı! Daha sağlıklı ciğerler, fazladan yaşayacağımız yıllar demek! Pis kokmayan giysiler bile sigarayı bırakmak için büyük bir sebep! Sağlıklı beslenmenin en güzel tarafı gözle görülür olması! Abur cuburlara vermekten vazgeçtiğimiz paralarla daha faydalı yatırımlar yapabilir, üstelik bir türlü sığamadığımız o pantolonlara eteklere sığabiliriz. “Çok hoş olmuşsun” iltifatları da cabası! Spor denilince hep zamansızlık bahane edilir, aklımıza kocaman spor salonları gelir. Aslında kısa mesafeli yerlere araçla gitmeyi bırakmak, bir durak önce inip yürümek, düzenli bir sporun başlangıcıdır. “Yan etkisiz antidepresan” diye nitelendirilen yürümek, psikolojik sağlığımız için de çok faydalıdır, hele müzik dinleyerek yürümek insanı ekstra mutlu eder.

Akşam iş dönüşü tıkanan trafikte arabanın penceresinden gördüğümüz, gitmeyi hep ertelediğimiz müzeler, parklar vardır ya, aylar yıllar geçer de bir türlü o iki – üç saati bulup gidemeyiz. Okunmayı bekleyen kitaplar, izlemek istediğimiz filmler, vakit ayırmak istediğimiz hobilerimiz vardır, ama zamansızlık bahanesiyle yapamadığımız bu şeyler hayatımızla ters orantılı olarak birikir de birikir… Kitap okumaya karar verdiğimizde mutlaka telefonumuza bir mesaj gelir ya da telefonumuz çalar, sonra hazır telefonu elimize almışken şu sosyal medyaya da bir bakayım dersiniz, bir bakmışsınız saatler geçmiş… Bu sene artık bir organımız haline dönüşmüş olan akıllı telefon ve bilgisayarlarımızı her gün iki saat pasif duruma getirelim diyorum. O vakitlerde elimize kitabımızı alıp üst sokaktaki parka gidelim, hep istediğimiz o filmi izleyelim, aylardır görmediğimiz ama bit bit mesajlarla iletişim halinde olduğumuz arkadaşımızla tiyatroya gidelim, örgü örelim, balkonumuza küçük bir bahçe yapalım! Teknolojiden uzak bir yere gittiğimizde hep deriz ya, zaman ne yavaş geçiyor diye… Zaman yavaşlamaz, sadece bizden çaldığı saatleri geri verir. Telefonumuzu iki saat elimize almayıp o vakti kendimize hediye etsek kıyamet kopmaz, aksine daha mutlu oluruz.

Kendi yaşam koçumuz olalım

Ruhsal başlangıçlar için de bir vesile yılbaşı. “Yeni bir enerji, yeni bir ruh” lazım bu seneye. Hepimizin vardır “Ah ben niye böyleyim?” dediğimiz huyları. “Neden bu kadar kendime her şeyi dert ediyorum, neden bu kadar kaygılıyım, niye bu kadar vericiyim, niye her şeye yetmeye çalışıyorum, neden bu kadar mutsuzum?” gibi yüzlerce niye ve nasıl. Hepsine çözüm bulmak çok zor, ama en azından en çok muzdarip olduklarımız önceliğimiz. Kendi yaşam koçumuz olabiliriz! İlk önce şu soruyu soralım ruhumuza: “Sen bu kadar ağır duygusal yükleri kaldırabiliyor musun?” Cevap hayır ise bir veda töreni düzenleyelim. Yazmak kadar kolay değil elbet, ama hamallık yapmaktan daha kolay olduğu kesin. Bahar temizliği gibi fazlalıkları atıp dip köşe bir temizlik yapalım. Bencil olduğunu hiç anlayamayacak devamlı talep-kar olan kişilikleri, marifetmiş gibi her durumdan mutsuzluk çıkaran acı bağımlılarını, şükür bilmeyenleri, devamlı ilgi bekleyen, “ben ben” diye dolaşan, dinlemeyi hiç deneyimlememiş, em-patiyi kendini anlatmak sanan kişi ve kişilikleri halı çırpar gibi silkeleyelim. Karmaşa ve ağırlık yapan enerjimizin yerine aşkı koyalım. Mutsuzluğun yerine kendimize şefkati, korkularımızın yerine kendimize inanmayı koyalım.

isteklerimiz, hayallerimiz hep olacak, olmalı da. Ama en güzel başlangıç, yaşadığımız her sağlıklı saniyeye, sevdiklerimizle olduğumuz her ana, zorluklara rağmen yaşama gücümüze şükretmek. Elimizde olanı fark etmek, fark ettiğimizi dönüştürmeye niyet etmek, yeni mutlulukların ilk adımı!

Zeynep TEMEL




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir