Enerji içecekleri

Enerji içecekleri

Enerji içecekleri

İlk olarak 1987de Avusturyada ve 1997de Amerika ve diğer ülkelerde satılmaya başlanan enerji içeceği, bugün 140 ülkede 200den fazla isim altında satılıyor. Bu içecekleri tüketen insanların ve özellikle de gençlerin sayısında büyük bir artış söz konusu. Amerikada yapılan bir araştırma, 12-17 yaş arası gençlerin yüzde 31’inin düzenli olarak enerji içecekleri içtiklerini gösteriyor. Fortune dergisinde 2006 yılında yayınlanan bir rapora göre; enerji içecekleri pazarı Amerikada, 2000 yılından beri yüzde 700 oranında büyümüş ve yıllık satış rakamları 5,4 milyar dolara ulaşmış durumda.

Enerji içecekleri

Enerji İçecekleri Tebliği kapsamında üretilen enerji içecekleri; etil alkol, taurin, glukuronlacton, naisin, riboflavin, pantoteknik asir, potasyum sorbat, sodyum benzoat, kafein, sitrik asit, sodyum sitrat, bazılarında yılan yağı ile sakkaroz, sükroz, glikoz vb. tatlandırıcılar gibi katkı maddeleri içerir. Özellikle bazı yaş grupları için çok büyük tehlikeler içeren bu içecekleri;

• Çocuklar ve 18 yaş altı kişiler,

• Yaşlılar,

• Diyabet/şeker hastaları,

• Yüksek tansiyonu olanlar,

• Gebe ve emzikli kadınlar,

• Metabolik hastalığı olanlar,

• Böbrek yetmezliği olanlar ile Kafeine hassas kişilerin tüketmemesi ve bu bilgilerin ürün üzerine yazılması gerekir. Yine mevzuat gereği, bu içecekten günlük 500 miden fazla tüketilmemesi ve alkol ile karıştırılarak veya beraber tüketilmemesi gerektiğinin ambalajlarda yazılması gerekiyor.

Enerji İçecekleri Tebliğinde sık yapılan değişikliklerle, tebliğdeki ‘18 yaş altı kişilere satılamaz’637 hükmü maalesef, Tarım Bakanlığının tek taraflı kararı ile ortadan kaldırılarak, bu denli tehlikeli ürünlerin çocuklara satışı bile serbest bırakılmıştır. Bu’enerji içeceklerinin, İsveç’te 15 yaşından küçüklere satılması yasak. Norveç’te sadece eczanelerde satılmasına izin veriliyor. Avustralya ve Yeni Zelanda gibi çok sayıda ülkede ise satış ve üretimi tümüyle yasak. Dünyada, enerji içeceği tükettiği için öldüğü belirtilen çok sayıda vaka var. Bunun en son örnekle ‘inden biri de, Türkiye’de yaşandı. KTÜ’de okuyan Avni Fidan, iki kutu enerji içeceği içtikten sonra aniden fenalaştı, hastaneye kaldırıldı ama hayatını kaybetti.

Drug and Alcohol Dependence dergisinde yayınlanan bir araştırmada, bu içeceklerin bağımlılığa ve kafein zehirlenmesine yol açtığı, vakaların her geçen gün artarak devam ettiği ortaya çıkmıştır. Chicago’daki bir zehirlenme merkezine, son üç yılda kafein zehirlenmesi sebebiyle 250’den fazla başvuru olduğu belirtiliyor. Bağımlılık yapan, uyku bozukluğuna, beslenme dengesinin kaybedilmesine ve davranış bozukluğuna neden olan enerji içeceklerinin, çocuklar için yasaklanıp yasaklanmaması tüm dünyada tartışılıyor. Bazı ilaçlarla birlikte alındığında, tehlikeli sonuçlara yol açabileceği ortada iken, hiçbir ihtiyaç olmayan bu tür içecekler için hâlâ içilebilir diyenler varsa, o zaman bu kişiler ancak iyi niyet yoksunu olabilirler.

Enerji içecekleri sorununda başka bir iddia da, diğer gıda maddelerindeki gibi ‘kafein eklenmesidir. Ercüment Özer’in belirttiğine göre: “Gıda mevzuatları, başta Amerika olmak üzere birçok ülkede belli bir felsefe ve prensiplerle yazılır. Ürünlerine daha fazla kafein koyabilmek için mevzuatımıza ‘Türk Kahvesinde daha çok kafein var’ şeklinde yapılan saldırılar en yumuşak tanımıyla ‘bilgisizce’ yapılmış bir çıkıştır. Çünkü gıda mevzuatları prensipleri açısından, başta ABD olmak üzere dünyanın genelinde gıdalarda doğal olarak bulunan maddeler ile gıdalara dışarıdan eklenen maddeler mevzuat açısından ayrı kategorilerde değerlendirilirler.

Çünkü biri insan tasarımıdır. Yani bir maddeyi ekleyip eklememek insanın inisiyatif indedir. Diğeri ise doğanın tasarımıdır. Enerji içeceğine kahve koymuyorsunuz ki, kafein koyuyorsunuz! Kaldı ki mevzuat yazma prensiplerine göre, insan tasarımı bir gıdaya eklenecek katkı ‘katılma amacını aşar miktarda olamaz. Kafein ya ağrı kesici ilaçların içinde ne arıyor? Ağrı kesiciye tat mı veriyor, kıvam mı, yoksa renk mi? Netice olarak enerji içeceği tasarlayacak mühendis şunu bilmelidir ki kafein öncelikle vücutta bulunan mevcut enerjiyi harcatarak insanın kendini zinde ve enerjik hissetmesini sağlar (o yüzden af-rodizyak olarak bile satılır – ama bu yüksek dozda alındığında ölüme sebebiyet verir). Bu enerji tükenince çöküş başlar ve eğer doz yüksekse buna paralel olarak psikolojik yan etkiler görülür, bu yan etkiler bazen asabiyet ve sinirlilik şeklinde kendini gösterir.

Enerji içeceklerinde kafeinin yanısıra taurin de sık görülen bir katkı maddesi. Aşırı taurin kullanımında kısa süreli hafıza kaybı ve CNS (Merkezi Sinir Sistemi) depreşyonu dışında pek bir yan etki beklenmiyor ama bu kafeinle birleştiğinde toplam etkisi konusunda net bir belge ve bilgi yok. Bu toplam etki lineer bir şekilde birleşmiyor, yani birbirlerinin yan etkilerini daha fazla arttırıyor olmaları da incelemeye değer bir olasılık. Bundan daha da kötüsü, dünya genelinde bu sektörün sağladığı pazarlama avantajlarından dibine kadar yararlanmak isteyen bazı girişimcilerin ‘diyet’ enerji içecekleri gibi bir uygulamaya doğru yönelmesi.”

Görülüyor ki günümüz fıkıhçıları, bu tür ürünler hakkında, sözü eğip bükmeden, yeni sorunlar doğurmayan sağlam fetvalar vermek zorundadırlar.




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir