Hava kirliliği alerji veya astım yapar mı?

Hava kirliliği alerji veya astım yapar mı?

Hava kirliliği, günümüzdeki astım artışından sorumlu olduğu düşünülen en önemli çevresel etken olarak kabul ediliyor. Gün geçtikçe daha fazla çocuğun yaşamak zorunda kaldığı şehir ortamı, maalesef artan trafiği de beraberinde getiriyor. Endüstriyel atıkların yol açtığı genel hava kirliliğine çoğu zaman trafik ve egzoz dumanı da katkıda bulunuyor.

Egzoz dumanı içindeki dizel parçacıkları, alerji yapıcı maddeleri bağışıklık sistemine taşımada önemli bir rol üstleniyor. Normalde alerji yapmayacak bir madde dizel egzoz parçacıklarıyla birleşerek solunduğunda bağışıklık sistemi tarafından o maddeye alerjik yanıt oluşturulma olasılığı artıyor. Dolayısıyla trafiğe yakın oturan çocuklarda alerji ve astım daha fazla gözleniyor.

Hava kirliliği alerji

“Dizel egzozu var olan alerjiyi mi alevlendiriyor, yoksa genetik olarak hiç risk altında olmayan bir kişide bile alerji mi oluşturuyor?” Son zamanlarda sıkça sorulan bu soruya halen bilim çevreleri yanıt arıyor. Bu noktada alerji gelişiminden ne tek başına hava kirliliğinin ne de genetiğin sorumlu olduğunu iddia edemeyeceğimizi belirtmek gerekir.

Her ne kadar altta yatan mekanizmayı net olarak bilemesek de hava kirliliğinin alerji ve astım gelişimine katkıda bulunduğu bir gerçektir. Epigenetik adı verilen gen-çevre etkileşimi günümüzde alerjinin artmasını açıklayan varsayımlardan biridir, işte bu noktada hava kirliliğinin pasif konumdaki alerji ve astım genlerini aktif hale getirmesi üzerinde durulmaktadır.

Genetik yatkınlık olmasa bile trafiğe ve endüstriyel alanlara yakın yaşam alanlarında oturmamak, alerji ve astımdan korunmak adına iyi bir adımdır. Benzer şekilde ev içi hava kirliliğine neden olan sigara dumanı, kimyasal buharı ve rutubet gibi bizim kontrolümüzde olan bazı çevresel etmenleri düzeltme yolunda atılacak küçük adımlar, çocuğumuzun sağlığı ve kendi sağlığımız için atılmış büyük adımlar olacaktır.

Buraya kadar alerjik hastalıkların temelinde bağışıklık sisteminin anormal çalışmasının yattığından söz ettik. Gebeliğin zorunlu olarak alerjiye yatkın bir bağışıklık sistemi gerektirmesi, temelde bütün çocukların alerjik bir vücut yapısıyla doğmasına neden oluyor, bunu biliyoruz. Artan alerjik hastalıklar yeni jenerasyon anne babaların daha çok alerjik olmasına ve dolayısıyla çocukların da genetik olarak daha fazla alerjik vücut yapısıyla doğmasına neden oluyor, bunun da farkındayız.

Evet, hangi genlerle dünyaya geleceğimizi seçemeyiz. Ancak doğarken beraberimizde getirdiğimiz her gen hastalık yapacak diye bir kural yoktur, işte bu noktada kaderimizi değiştirmek için yapılabilecek bir şeyler var mıdır?




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir