Sağlıklı 4 Kent

Sağlıklı 4 Kent

Başarılı ve sağlıklı 4 kent. Pandeminin bizi eve hapsettiği dönemde, kentlerin nasıl sağlıklı hale dönüştürüleceğine dair çözümler geliştirildi. Sonrası ise bazı kentler, hayat normale dönerken pandemi süreci yaşam alışkanlıklarından vazgeçmedi. Aralarından dört başarılı kenti seçtik…

Dört Başarılı Kent

ALEV RIGEL / PARA ; DÜNYA Sağlık Örgütü WHO (World Health Organization), müjdeyi verdi ve Covid-19’un “sona ermekte” olduğunu açıkladı. Ancak “sona erdi” demedi. Biz yine tedbirli olmaya devam edelim. Bu salgın, insanlığa çok şey öğretti. Özellikle kent planlamacılar, daha sağlıklı yaşamamız için seferber oldu. Ama bunu kaç kentin belediyesi başardı acaba?

Pandeminin bizi evlere hapsettiği dönemde, kentlerin nasıl sağlıklı hale dönüştürüleceğine dair bazı çözümler geliştirildi. Sadece yayalara ayrılan yollar, bisikletlerin kullanılacağı şeritler, otoparklara kurulan sabit büfeler, kentlerin yeşillendirilmesi projeleri, en yaygın çözümlerdi. Bunların doğrudan ekonomik etkinliklerle çok fazla ilgisi yoktu, ama sağlık açısından işe yarayan çabalardı. Bu kentler, hayat normale dönerken, pandemi sürecindeki yaşam alışkanlıklarından vazgeçmedi. Size sürpriz gelebilecek dört başarılı kenti sıralıyoruz:

Yaşamı Şekillendirecek 8 Trend

1- PARİS (FRANSA)

Pandemi öncesinde bile Paris, yaya dostu bir kent olma yolundaydı. Bu nedenle salgında çok fazla zorlanmadı. Kent merkezine gelen motorlu araçların sayısı zaten kısıtlanmıştı. Özellikle Seine Nehri ve çevresi, 2016’da yayalaştırılmıştı. 2018’de yayalardan başka motorlu araçların Seine yakınına girişi tamamen yasaklandı. 2020’de Belediye Başkanı Anne Hidalgo, tekrar seçildiğinde, (daha önce de söz ettiğimiz) “15 dakikalık kent” projesini hayata geçirmek için büyük değişiklikler yaptı.

Bu projeye göre, her Parisli, evinden işine, bakkala, okula, sanat merkezine, sadece 15 dakikalık yürüyüş veya bisiklet yolculuğuyla ulaşabilecekti (Montmartre dışında Paris düz bir kent).

Bunda da büyük ölçüde başarı sağlandı. Pandeminin kasıp kavurduğu dönemde bu çabalar daha da arttı. İnsanlar, otobüslere, metroya, trene maskesiz binemiyordu. Kentte maskesiz dolaşmanın tek yolu, ayakları kullanmaktı. Bu yöntem sağlıklıydı da. Eiffel Kulesinin etrafındaki bütün yollar yayalaştırılmış durumda. Hidalgo, projesi için Covid-19’u kullanmayı iyi bildi. Paris’in üç şerit gidiş, üç şerit geliş, toplam altı şeritli geniş bulvarları, giderek daha çok bisiklet trafiğine açıldı.

Bazı yollarda motorlu araçlara tek şerit ayrıldı. Halen 2026 yılı için konan hedef, 180 km bisiklet yolu yapmak ve 175 bin bisiklettik park yeri oluşturmak, kenti de 170 bin ağaçla donatmak. Böylece başkentin yaz aylarında serinlemesi de sağlanacak. Çünkü her yaz, aşın sıcaklardan onlarca kişi hayatını kaybediyor. Paris, 2024 yılında Olimpiyatlarda ev sahipliği yapacak.

Belediye, bu fırsatı da iyi kullanmayı planlıyor. İki yıl sonra, onlarca cadde veya sokak da motorlu araç trafiğine kapanmış olacak. Kentte motorlu araç trafiğinin azalması, insanları daha rahat, daha sakin bir ruh haline sokuyor. İçinde egzoz gazı oranı son derece düşük bir havayı soluyorlar. Bu da sağlık masraflarının giderek azalacağı anlamına geliyor. Hatta suç oranları bile azalıyor.

sağlıklı 4 kent
Sağlıklı 4 kent

2- BOGOTA (KOLOMBİYA)

Kolombiyalıların güçlü bir bisiklet kültürü var. Bu da başkent Bogota’yı bisiklet kenti yapmaya yetiyor (Nairo Quintana, And-rcw Aııacona, Ferııando Gaviria, Esteban Chavcs, Rigobcrto Uran, Sergio Henao gibi dünyaca ünlü Kolombiyalı bisikletçiler, Avrupa’nın değişik parkurlaımda yarışıyor). 2020’de Belediye Başkanı Claudio Lopcz, kentin 550 km’lik bisiklet parkuruna, 84 kilometre daha ilave etti. Bogota halen, bisikletçilere ayrılan yolları, cn uzun kent.

Paris bile, bisiklet yolu açısından Bogota’nın eline su dökemiyor. Kentte yasayan Avrupalılar, Bogota’nın bisiklet yolu açısından, Amsterdam ve Kopenhag’ı fersah fersah geçtiği konusunda hemfikir. Kentin hangi saatte neresinde olursanız olun, onlarca bisikleti bir arada görmeniz mümkün. Pazar ve bayram günlerinde ise bisikletçilerin tam bir egemenliği söz konusu. Motorlu araç trafiğine ayrılan yollar bile bisikletçilerle, jogging yapanlarla ve yayalarla dolu.

“Ciclovia” (Bisiklet yolu) adı verilen bir program sayesinde, motorlu araçlar, kendilerine ayrılan yollara bile çıkmaya cesaret edemiyor. Merkez nüfusu 8 milyon olan kentte, 1.5 milyondan fazla bisikletli yollara dökülüyor. Toplu taşıma yapan belediye otobüsleri bile ya elektrikle ya da doğalgazla çalışıyor. Bu durum, kent havasını temiz tutmakla kalmıyor, ulaşımı daha güvenli, daha sakin yapıyor.

Kentte yaşayan Batılıların, Facebook, Tnstagram, e-posta hesaplarmda konuyla ilgili hiçbir olumsuz ifade yer almıyor. Mesajlarda 400 yıl önce kentin doğmaya başladığı La Candelaria ve çevresinden, insanların yaya gelip yiyecek, el sanatları, müzik ürünleri satın alabildiği Usaquen Parkı’ndan övgüyle söz ediliyor.

En Güzel Avrupa Kasabaları Hangileriymiş?

3- MİLANO (İTALYA)

İtalya, pandemide en çok zarar gören ülkelerin başında geliyordu. Ucuz olsun diye Çinli işçi çalıştıran bağ ve peynir imalathanesi sahipleri, arka arkaya hayatlarım kaybetti. Tıklım tıklım hizmet vermeye çalışan belediye otobüsleri, salgının yayılmasına neden oldu. Bunun üzerine 2020’nin yaz aylarında kapsamlı bir plan hazırlandı.

Halk, en azından alışverişlerini açık pazarlarda yapabilmeli, yemeklerini bahçeli restoranlarda yiyebilmeliydi. İlk aşamada 35 km yol şeridi, bisikletlilere ayrıldı. Park vc bahçe alanları genişletildi, mcvcutlara yenileri eklendi. Henüz başarılamadı ama her Milano’lu “15 dakikalık kent” kavramını çok sevdi. Konuyla ilgili internet siteleri kuran Luisa Favaretto, “Bu benim, 10 yıl önce tanıdığım Milano değil. Kolej günlerimden çok farklı.

Bugün insana, motorlu araçlardan daha fazla önem veriliyor. Daha yasanır, bir kentin parçası olmaktan son derece mutluyum” diyor. Milano, dünyanın en geniş “motorlu araçlardan arındırılmış alana” sahip kenti değil. Ama Avrupa’nın bu konuda birincisi (Milano, dünyanın ünlü motorlu araç üreticisi Alfa Romeo’nun merkezi). Kentte dolaşmak isteyen bisikletlilerin, “Aracımı nereye bırakacağım?” gibi bir endişesi bulunmuyor. Bisiklet park alanları, bisiklet sayısını katlıyor. Kentte, 300 bisiklet park alanı bulunuyor. Üstelik bu alanlar hem klasik hem de elektrikli bisikletlere ayrılmış.

4- SAN FRANCİSCO (ABD)

Amerikalılar, özel araçlarına bağımlıdır. Bir sokak öteye bile yürüyerek gitmezler. Ama bu alışkanlıkları değişmek üzere. Hem de yürüyüşe elverişli olmayan tepelere kurulmuş San Francisco gibi bir kentte. Programlarının adı, “Yavaş Sokaklar”. Uygulama son derece basit. Pahalı da değil. Sadece belli noktalara bariyer koyarak trafiği yavaşlatıyorlar. Ama son derece etkili olmuş.

Motorlu araç trafiği yüzde 50 azalmış, yaya trafiği yüzde 17 artmış, bisiklet trafiği de yüzde 65 gibi inanılmaz bir oranda artış göstermiş. Belediye, halkla ortaklaşa hareket ediyor. Çoğu noktada halkın istekleri de göz önüne alınıyor. Kent sakinlerinden Leith Steel, “Yayaların ve bisikletlilerin yolları paylaşmasını görmek harika bir duygu. İçlerinde motorlu araç olmaması ise hayal ve tarif edilemez bir manzara. Aileler yürüyor, çocuklar oyun oynuyor. Herkesin göremeyeceği bir deneyim bu” diyor.

Belediye’nin aldığı pratik önlemler yetmiyor. Planlamada, yeni bisiklet yollan açılması için bütçe ayrılması da bulunuyor. Fakat kentin yaya dostu olabilmesi için yapılacak çok şey var. Doğal afetler büc kentin dönüşümüne katkıda bulunmuş. 1989’daki deprem nedeniyle sahildeki motorlu araç yolu kullanılamaz hale gelmiş. Yetkililer. “Embarcadero” denen sahil şeridini yayalaştırmak zorunda kalmışlar.

Not: Dünyada kent tanımı, genelde “100 bin ve üzeri nüfusa sahip yerleşim birimi”dir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OLCD ile Avrupa Komisyonunun ortaklaşa çalışmasına göre dünyada bu tanıma uyan 10 bin civarında kent bulunmaktadır. Buna göre dört kent yeterli olmasa gerek.

Termal Otellerden Faydalanmak

ALEV RIGEL / PARA




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir