Tükenmişlik sendromu nedir, belirtileri nelerdir?

Tükenmişlik sendromu nedir, belirtileri nelerdir?

KAMUOYU bu kavramı ilk olarak oyuncu Meryem Uzerli’nin dizi oyunculuğuna ara vermesi vesilesiyle öğrendi. Uzerli, ‘tükenmişlik sendromu’ denilen bir rahatsızlık yaşadığım duyurdu. îlk başta bu açıklama ‘artist kaprisi’ olarak değerlendirildi mütebessim ifadelerle. Ama uzmanların bilgilendirmeleri neticesinde göz ardı edilemeyecek ciddi bir modern çağ hastalığı olduğunu öğrendik. Yoğun tempolu iş hayatı, aşırı iş yükü, iş yerinde adaletsizlik, mükemmeliyetçilik, stres, yaşam şartları, büyük şehirlerdeki trafik, hava kirliliği ve gürültü gibi pek çok faktörün neden olduğu tükenmişlik sendromu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından mesleki deformasyon olarak kabul ediliyor.

Çağımızın hastalığı olarak tanımlanan tükenmişlik sendromunun belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, unutkanlık, dalgınlık, karamsarlık, kalp çarpıntısı ve özgüven kaybı yer alıyor. Ağırlıklı olarak sağlık, eğitim ve hizmet sektörlerinde çalışan bireylerde görülen sendrom, tedavi edilmediği takdirde ruhsal ve fiziksel pek çok ciddi hastalığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Uzmanlar, iş stresiyle karıştırılan bu durumun önemine dikkat çekiyor ve mutlaka önlem alınması gerektiğini belirtiyor. İnsan kaynakları şirketleri ise bu konuda işverenlere büyük sorumluluk düştüğünü söylüyor. Tükenmişlik sendromu nedir, belirtileri nelerdir, bu sendromu yaşayan kişi ne yapmalı, işverenlere düşen görevler nelerdir sorularının cevabını aradık.

“KÜÇÜK SİNYALLERLE BAŞLIYOR”

Memorial Şişli Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psikolog Gizem Mine Çölümlü, tükenmişlik sendromunu iş gereği yoğun duygusal taleplere maruz kalan kişilerde görülen fiziksel bitkinlik, uzun süreli yorgunluk, çaresizlik ve umutsuzluk hislerinin, yapılan işe ve diğer insanlara yansıması olarak tanımlıyor. “Çağımızın hastalığı olarak da bilinen tükenmişlik sendromu, özellikle insan ilişkilerinin yoğun olarak yaşandığı çalışma alanlarında kendini gösteriyor” diyen Çölümlü, bu durumun bireyin enerji kaynaklarının, stres yapıcı koşullar altında azalmasıyla çalışma hayatının değişik evrelerinde ortaya çıkabildiğini belirtiyor. Sendromun aynı zamanda devam eden kronikleşmiş stres ve iş doyumsuzluğuyla karakterize olduğunu ifade eden Çölümlü, “Günümüzün karmaşıklaşan iş dünyasında, tükenmişlik küçük sinyaller vererek başlar. Bu uyarı sinyalleri; duygu patlamaları, rahatsız edilmeme isteği, düşük performans, ilaç ya da alkol kullanımı şeklinde olabilir. Sinsi bir şekilde ilerlemesi nedeniyle hastaların çoğu sağlık kuruluşlarına başvurmaya gerek duymaz. Ancak mevcut yaşam koşulları ve stres devam ettikçe belirgin semptomlar ortaya çıkar” diyor.

Yoğun iş hayatı ve stresin, hastalığın nedenleri arasında ilk sırada yer aldığına dikkat çeken Çölümlü, “tş yaşamında zamanla yarışan, baskıya maruz kalan, küçük detaylar gerektiren işlerde çalışan kişiler, tükenmişlik sendromuna yakalanma konusunda diğer bireylere oranla daha yüksek risk taşıyor” diyor. Bunun yanı sıra idealist, mükemmeliyetçi, sorumluluk sahibi, rekabetçi ve tez canlı kişilik özelliklerine sahip kişilerin de yüksek risk grubunda olduğunu dile getiriyor. Bunlara ek olarak çalışma ortamındaki ilişkilerin, iş yerinde geçirilen sürenin, bireyin işte kendini gerçekleşti-rememesinin, iletişim problemlerinin ve yönetim yetersizliğinin de tükenmeyle sonuçlanabileceğini anlatıyor. Tükenmişlik sendromunun, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından ‘Uluslararası Hastalıklar Sınıflandırması’ listesine alındığına da değinen Çölümlü, bu sendromu yaşayan bireylere şu tavsiyelerde bulunuyor:

“Bu, başlangıçta kişinin iş yaşamında ve sosyal hayatında yapacağı küçük düzenlenmelerle kendi kendine iyileşebilen bir durum. Ancak tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Yaşanan yoğun stres sonucu azalan iş doyumu ve iş yapma düzeyi, psikolojik ve fizyolojik sağlık durumlarında bozulmalara, iş bırakmaya ya da işten atılmaya neden olabilir. Bu durumun bir uzman tarafından değerlendirilmesi tedavi başarısı açısından büyük öneme sahip.”

“STANDART BİR TEDAVİSİ YOK”

Avrasya Hospital Psikiyatri Uzmanı Dr. Burak Berber, tükenmişlik sendromunun ortaya çıkmasında iş hayatında yaşanan gerilimlcrin, belirsizliğin ve kontrolün kişinin elinde olmamasının etkili olduğuna dikkat çekiyor. “Kişi, bu durumlarla başa çıkamadığında zamanla kişisel tatminsizlik hisseder, isteksizleşir . ve duyarsızlaşır. Sonuç olarak durumla baş edemez ve tükenir” diyen ^

Berber, sendromun öfke, ‘ depresyon, anksiyete ve panik bozukluk gibi sorunları açığa çıkarabileceğini vurguluyor. Bu durumun ev hanımlarında da gözlemlenebildiğini ifade eden Berber, “Temel mesele, mevcut koşulların ortaya çıkardığı stres ve onunla baş edebilme gücünü kaybetmek. Bunun yanı sıra herkesin derdine koşmaya çalışan, hayır diyemeyen, fedakar, hassas ve mükemmeliyetçi kişilerde de görülür. Meslek bazında ele alındığında ise sağlık ve eğitim sektöründe çalışan kişilerde çok sık rastlanır” açıklamasını yapıyor. Sendromun kişinin günlük ve iş hayatına yansımalarını ise şöyle anlatıyor: “Sürekli yorgun hissetmek, daha önce keyif aldığı aktivitelere ilgisini kaybetmek, kişinin daha da mutsuzlaşmasına, sosyal çevresinden uzaklaşmasına ve izole bir hayat yaşamasına sebep olabilir. Özellikle depresyonla birleştiğinde çok daha ciddi ruhsal çöküntülere yol açabilir. Yüksek tansiyon, kronik ağrılar gibi fiziksel ağrılara neden olabilir. İsteksizlik zamanla sosyal anksiyeteye dönüşebilir.”

Tükenmişlik sendromunun standart bir tedavisi olmadığını söyleyen Berber, “Genellikle kişilere tükenmişlik sendromuyla ilgili bilgiler verilerek içinde bulunduğu durumu anlamaları sağlanır. Ayrıca ilaç tedavisi ve psikoterapi tedavisi eş zamanlı olarak yürütülebilir” diyor. Bu durumla karşı karşıya olanlara tavsiyelerde de bulunuyor: “Tükenmişlik sendromuna yol açan stres kaynağından olabildiğince uzaklaşılmah, kişiler kaldıramayacağından fazla sorumluluk almamalı, gerektiğinde hayır diyebilmeli, ev veya iş yaşamında kişiyi mutsuz eden unsurlar değiştirilmeli, mükemmel olmak için çabalanmamalı, kişi kendi sınırlarını bilmeli, başkalarına da bu sınırları kabul ettirmeli, yeni uğraşlar ve hobiler edinilmeli.”

“KADINLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR”

Davranış Bilimleri Enstitüsü (DBE) Birey Çift ve Aile Terapisti Feryal Tükel, tükenmişlik sendromunun aniden ortaya çıkmadığını söyleyerek başlıyor sözlerine. “Belirtiler dikkate alınmadığında sorunu çözmek güçleşir” diyen Tükel, öfke, sinirlilik, dikkat eksikliği, unutkanlık, kaygı, çökkünlük, düşük özsaygı, bitkinlik, yeme ve uyku düzeninde bozulma, bedensel ağrılar, solunum güçlüğü, erteleme, hata yapma, işe geç kalma-gitmeme, motivasyonda azalma ve performans düşüklüğü gibi belirtilerin gözlenebileceğini ifade ediyor. Sendromun evrelerinin dört aşamada incelendiğini belirten Tükel, bu evreleri şöyle özetliyor: “İlki idealistlik evresi. Bu evrede kişi çok fazla çaba gösterir. Karşılayamayacağı beklentiler içine girer. Çalışma temposu yoğun biçimde artar. İkinci evre durgunluk. Bu evrede kişi beklentileri karşılayamayacağının farkına varır. Başarısızlık korkusu ve diğer kaygılar görülür. Üçüncü evre engellenme. Burada kişi hayal kırıklığı içinde çaresizliği yaşar. Sorunların artarak süreceğine inanır. Dördüncü evre apati. Bu evrede ’ de çevreye karşı duyarsızlık, içe kapanıklık, kabul edilen değerlere karşı inançsızlık, fiziksel ve duygusal belirtiler, işi aksatma, istifa düşüncesi gibi semptomlar gözlemlenebilir.”

Tükel, tükenmişlik sendromunun özellikle sağlık, eğitim, hizmet sektörü gibi iş stresinin yoğun ve iş yükünün ağır olduğu sektörlerde çalışanlarda, ağırlıkla iyi çalışan verimli iş gücünde daha çok görüldüğünü söylüyor. “Göğüs hastalıkları uzmanları arasında yapılan bir araştırmada kadınların yüzde 63, erkeklerin ise yüzde 38’inin tükenmişlik yaşadığı rapor edilmiş” diyen Tükel, sendromun kendi başına ortadan kalkmayacağına ve tedavi edilmezse kalp hastalığı ve diyabet gibi fiziksel ve depresyon gibi psikolojik hastalıklara yol açabileceğine dikkat çekiyor.

“İSTİFA KAÇINILMAZ OLABİLİYOR”

ERA insan Kaynakları Kurucusu ve Genel Müdürü Gökhan Aracagök ise, tükenmişlik sendromunu sıkça karşılaşılan ancak son aşamaya kadar görmezden gelinen bir durum olarak değerlendiriyor. “Çalışanın duygu durumuna duyarsız kalıp yüksek performans almaya odaklanan sistemler, kişinin iş yerinde kendisini ifade edememesi ve yönetici-çalışan iletişiminde ortaya çıkan problemlerden kaynaklı örneklerle sıkça karşılaşıyoruz” diyen Aracagök, çalışanların bir yere kadar durumu tolare edebildiklerini . ancak bir noktadan sonra iş arayışlarının ya da istifaların kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Son dönemde bazı kurumların çalışan bağlılığı ve deneyimi gibi konularda çalışmalar yapmaya başladığını dile getiren Ajracagök, “Öncü kurumlar durumun ciddiyetinin farkında. Ancak çalışma hayatının genelinde iyileşme sağlanması için kurumların konuyu toplumsal bir sorun olarak ele alması gerekiyor” diyor. Ajracagök, bu konuda işverenlere düşen görevlerle ilgili ise şu açıklamayı yapıyor: “Çalışanlara üstesinden gelebileceği kadar sorumluluk vermeli, hiyerarşik yapı daha yatay ve iletişime acık olmalı, çalışanların kendilerini ifade edebilecekleri iş yeri kültürü oluşturulmalı ve gerekli durumlarda uzmanlardan yardım alabilecekleri imkanlar sunulmalı” diyor.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri

■ Uyku düzeninde bozulma

■ Yorgun uyanma

■ Enerjide düşüş

■ Bağışıklık sisteminde zayıflama ve sık hastalanma

■ Sindirim sisteminde bozulma

■ Solunum güçlüğü ve kalp çarpıntısı

■ Mide problemleri

■ Unutkanlık ve dalgınlık

■ Karar verirken zorlanma

■ Çabuk sıkılma m Keyifsizlik

■ Çabuk sinirlenme

■ Özgüven kaybı

■ Hayal kırıklığı

■ Kendini önemsiz ve değersiz hissetme

■ Tatminsizlik

■ Olaylara ve kişilere karşı yabancılaşma

■ Duygusal tükenmişlik hissi

■ Bedensel tükenmişlik hissi

■ Karamsarlık B İşten soğuma

■ Basit işleri bitirmede zorlanma

■ Baş, boyun, bacak ağrıları

■ Kabızlık, ishal

■ Dikkat dağınıklığı

Müge YALÇIN / MY Executive Kurucu Ortağı
“Çalışana önemli ve değerli olduğu hissettirilmeli”

Tükenmişlik sendromunun temelinde stres yer alıyor. Çalışanlar için stresin nedenlerine baktığımız zaman yoğun iş temposu, iş sonuçlarının hedeflerine ulaşmaması ve özellikle büyük kentlerde yaşanan trafik sorunu gibi sebepler öne çıkıyor. Bunun yanı sıra büyük şehirlerdeki gürültü ve hava kirliliği, ofislerin havasız olması, sıkışıklığı ve elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik dalgalar diğer sebepler arasında gösteriliyor. Tükenmişlik sendromu, duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarıda düşme hissi olarak üç alt boyuttan oluşuyor. Duygusal tükenme boyutundaki bir çalışan için ertesi gün yeniden işe gitme zorunluluğu büyük bir endişe kaynağıyken duyarsızlaşma boyutunda çalışan, hizmet sunduğu kişilere ve çalıştığı kuruma karşı mesafeli, umursamaz ve kinayeli bir tavır sergilemeye başlayabiliyor. Kişisel başarıda düşme hissi boyutunda ise çalışan, işinde ya da etkileşim içinde bulunduğu insanlarla ilişkilerinde yetersizlik ve başarısızlık hissetmeye başlıyor.

İşveren, Öncelikle çalışanın stresini azaltmalı ve şirket için ne kadar önemli, değerli olduğunu ona hissettirmeli. Bunların yanı sıra şirket organizasyonunda çalışan memnuniyeti araştırmaları, detaylı ve çift yönlü performans değerlendirmesi görüşmeleri gibi sistemler de düzenli olarak uygulanmalı. Çalışanların motivasyonunu artırıcı kurum içi etkinlikler, ödüller önlem olarak kabul edilebilecek çalışmalar arasında yer alıyor. Ofisteki fiziksel şartların iyileştirilmesi, rahat ulaşım imkanlarının sunulması gibi adımlar da genel önlemler arasında görülebilir.

ŞEBNEM CAN KILINÇARSLAN




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir